“Rock'n Roll’u hissedebildiğiniz tek yer Kadıköy”

Berk Kuruçay tarafından yazılan, Emirhan Perker tarafından resimlendirilen “Yalnızlar Rıhtımı”, bu topraklarda yeşeren rock müziğin tarihini çizgilerle yansıtmaya çalışıyor

04 Ağustos 2017 - 14:26

Müzikleri, şarkı sözleri, giyim tarzları ile bir döneme damga vuran müzisyenler; Erkin Koray, Barış Manço, Cem Karaca, Fikret Kızılok, Yavuz Çetin, Moğollar ve daha niceleri... Rock müziğin küçüklü büyüklü efsaneleri bir kitapta bir araya geldi. Genç yazar Berk Kuruçay’n yazdığı, karikatürist Emirhan Perker’in çizgileriyle yer aldığı “Yalnızlar Rıhtımı – Çizgilerle Türk Rock Tarihi” geçtiğimiz aylarda Karakarga yayınları tarafından basılarak, raflarda yerini aldı. Kitapta 1958’de Barış Manço tarafından kurulan “KAFADARLAR”dan, son yıllarda kurulan “Son Feci Bisiklet”e kadar geçmişten günümüze yerli rock müzik türünde eser vermiş pek çok sanatçı nokta atışı bilgiler ve çizgilerle anlatılıyor. Kitabın bir başka güzelliği ise her sayfanın sol üst köşesinde bulunan QR kodlar. Bu sayede söz konusu grupların müziklerini dinleme şansı elde ediyorsunuz. Rock deyince Kadıköy’ü es geçmek olmaz. Kitabın bir çok bölümünde Akmar Pasajı ve bir çok grubun kurulup dağıldığı Kadıköy’e de atıf yapılıyor. Biz de kitabın yazarı Berk Kuruçay’la kitabı “Yalnızlar Rıhtımını”nın oluşum sürecini ve Kadıköy ile rock ilişkisini konuştuk.

BERK KURUÇAY KİMDİR?

Kitabın genç yazarı Berk Kuruçay’ın kendisi için hazırladığı biyografi: “Kapıdan baktırmayan bir Mart gününde Beyoğlu’nda doğdu. Çocukluk yılları Kurtuluş’ta geçti. Ne gariptir ki gençlik yıllarını da Kurtuluş’ta harcadı. 12 yaşından itibaren mizah dergilerine ilgi duymaya başladı. İlk olarak Leman, ardından KaraKarga Dergi ve sonrasında da OT Dergi’de yazıları yayınlandı. Biraz müzikten anladığını farkettiği an, müzik yapmaya başladı. Leonard Cohen, Bob Dylan, Tom Waits ve Chris Cornell hakkında dört adet kitap yazdı. Üniversiteden arkadaşlarıyla birlikte bir börekçi masasında kurdukları  “KA-FA 1500” isimli grubuyla albüm çalışmalarına devam etmekte ve çeşitli mekânlarda sahne almaktadır. Halâ Kurtuluş’ta yaşamakta, gerçekleştirdiği astral seyahâtlerle başka semtlere de uğramaktadır…”

“ŞARKILAR İŞİMİZ OLSUN İSTEDİK”

Böyle bir kitap çıkarma fikri nasıl oluştu?

Zaten başka işlerle uğraşırken sürekli arka fonda çalan şarkıların, uğraştığımız işin bir parçası olması gerektiğine karar verdik. Uzun bir araştırma süreci oldu. Bilgileri teyit etmek epey bir zamanımı aldı. Sıkı bir araştırma süreci ve ardından gelen “hadi, yapıyoruz!” gazıyla projeye başladık.

Alternatiflerinden farklı olarak kitapta Türkiye'nin rock tarihi çizgilerle anlatılıyor. Neden bu yöntemi seçtiniz? 

Ben mizah dergileriyle büyüdüm. O yüzden de hayatımın her evresinde çizgi vardı. Bu müziği de mizah dergilerindeki abilerimizden öğrendik. Emirhan abi ile tanışıklığımız ve çalışma arkadaşlığımız uzun yıllar öncesine, Leman yıllarına dayanıyor. Onunla beraber bulduk fikri ve zaten fikir ortaya çıktığı an çizgili bir proje olmasına karar verdik. Böylelikle okura daha eğlenceli ve açıklayıcı bir şekilde ulaşabildik...

“ROCK, RUHU SOKAĞA AİT OLAN BİR MÜZİK”

Bu konuda çalışmış bir yazar olarak, Türkiye'de rock müziğin köklenmesi, büyümesi ve şu anki durumu hakkında ne düşünüyorsun? 

Rock müzik, istese de istemese de herkesin hayatında yer edinmiş bir müzik türü. Hiç alakası, tarzı olmayan biri bile rock müzik dinlemiştir. Sokaktan gelen, ruhu sokağa ait olan bir müzik... O yüzden rock müziği tanıtmak için ekstra bir çalışma yapılması gerektiğine inanmıyorum. Geçmiş yıllarda kısıtlı imkanlarla yapılan muhteşem işlerin aksine, teknolojinin gelişmesiyle müzik biraz ruhunu kaybetti. Pop müziği eleştiren müzisyenler bile artık tek düze, loop içeren ve sürekli aynı temayı işleyen şarkılar yapıyorlar. Tabii ki de bütün müzisyenleri bu eleştirinin içine sığdırmak hata olur. Hala aynı kalitede ve özgünlükte üretmeye devam eden bir sürü müzisyen ve grup var. Bu ve benzeri dönemler, geçmişte de müzik camiasının başına gelmiş tanıdık durumlar. İkon denilen sanatçılara rastlayamadığımız ve yeni şeylerin üretilmediği, yeni simalara rastlayamadığımız bu dönemler ise elbette geçici...

Kitapta senin için diğerlerine göre daha özel olan isimler var mı? Varsa hangileri?

Elbette ki kitapta yer alan her grubun hayatımda belli başlı bir yeri var. Ama özel olan isimler de var elbette. Hayko Cepkin benim için farklı bir yerde. Bir kere, aynı semtin çocuğuyuz; Kurtuluş… Cem Karaca, öncü tavrı ve yaptığı dünya çapında işlerle bana bambaşka bir bakış açısı kazandırmıştır. Athena ise çok kolektif bir çalışmanın ürünü ve hiç bitmeyen enerjileriyle kendilerini her geçen gün yeniledikleri için hep taze... O yüzden Hayko Cepkin, Cem Karaca ve Athena diyebilirim.

Kitapta çizilen ve hikayesi anlatılan rockçılardan geri dönüş aldınız mı?

Teoman, Nejat Yavaşoğulları, Bilge Kösebalaban, Ali Ece, Genç Osman Yavaş, Kurban, maNga ve daha şu an sayamadığım birçok grup...

İSTANBUL AYAĞI; “KADIKÖY”

Rock deyince akla ilk gelen merkezlerden biri Kadıköy. Bu ilişkiyi nasıl açıklıyorsun?

Rock müziğin sokaktan geldiğini ve ruhunun hala sokağa ve yollara ait olduğundan bahsetmiştik. İstanbul'da gerçekten hayatta hissettiğiniz, anda ve şimdide kalabildiğiniz nadir yerlerden birisi Kadıköy... Taksim'in hali malum, Beşiktaş ise gün geçtikçe tükeniyor. Sokağın canlı olduğu ve canlı kalmaya devam edebileceğine inandığım bir yer Kadıköy... Geçmiş dönemde bu enerjinin toplandığı ve herkesin bir şeyler paylaştığı güzide bir yere de sahipti; Akmar. Akmar Pasajı'nın, satanist eylem ve olaylarla adının anılmasından sonra önemini kaybetmesi Kadıköy'ün rock müzik ile olan ilişkisini derinden yaralasa da şu aralar hala rock'n roll hissedebildiğiniz tek yer sanırım Kadıköy... O yüzden rock müziğin İstanbul ayağı için Kadıköy çok önemli bir rol oynuyor.

Kadıköy'den çıkan grup ve sanatçılardan bahseder misin?

Pentagram, MFÖ, Whisky, Athena, Radical Nöise, Nekropsi, Kesmeşeker ve şuan adını hatırlayamadığım onlarca grup, müzisyen... Kadıköy çıkışlı olmasa bile yolu Kadıköy'den geçmiş, Kadıköy ile bir şekilde bütünleşmiş bir sürü grup ve müzisyen de var. Son zamanlarda ortaya çıkan, indie ve alternatif ağırlıklı olan "Kadıköy Sound" ise tadından yenmeyecek güzellikte... O yüzden, Kadıköy'ün bu müziğin gelişmesinde ve bu kültürün yayılmasında oynadığı rolü anlatmaya kalksam saatlerimizi alır. Dediğim gibi; Kadıköy sokakları sanki nefes alıyor, yaşıyor. Ve ne olursa olsun, yaşamaya devam edecek...


ARŞİV