Ruhi Su 100 yaşında!

Bu topraklardan çıkan ezgileri, gür sesiyle ve farklı yorumuyla kitlelere sevdirmiş sosyalist ozan Ruhi Su’nun 100. yaşı çeşitli etkinliklerle kutlanacak.

16 Şubat 2012 - 11:25

1912’de Van’da doğmuş olan usta ozan Ruhi Su bu yıl 100. yaşını geride bırakıyor. Ruhi Su’yla birlikte, ustanın 1975’te kurduğu Ruhi Su Dostlar Korosu da 37. yaşını kutluyor. En uzun soluklu korolardan biri olan ve hala çalışmalarını sürdüren Ruhi Su Dostlar Korosu (RSDK), Su’nun 100. yaşını yurt içinde ve yurt dışında çeşitli etkinliklerle kutlayacak. Bunun için çalışmalarını yoğunlaştıran RSDK, ilk etkinliğini 24 Şubat Cuma akşamı Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleştirecek. Sevgison Sualp’in sunacağı gecede, yazarlar Bertan Onaran ve Zeynep Oral’ın konuşmalarının ardından şef Berktay Akyıldız yönetimindeki Ruhi Su Dostla Korosu sahne alacak. Saat 20.00’de başlayacak gecede ayrıca sanatçılar Yusuf Başaran, Sadık Gürbüz, Ufuk Karakoç, Sabri Ejder Öziç ve İsmail Hakkı Demircioğlu, ustaları Ruhi Su ve onu sevenler için türküler söyleyecekler.

 
ASKERİ LİSEDEN MÜZİK OKULUNA
 
Ruhi Su, 1912 yılında Van'da doğdu. Kendi deyişiyle: “Birinci Dünya Savaşı’nın ortada bıraktığı çocuklardan biriydi”. Anne ve babasını hiç tanıyamayan Ruhi Su, çocukluğunu yoksul bir ailenin yanında Adana’da geçirdi. On yaşında Adana Öksüzler Okulu’na gitmeye başlayan Su, 1926 yılında dönemin Savunma Bakanı Recep Peker tarafından “bütün öksüz çocukların zorunlu olarak askeri liselere gideceği” bildirisi yayınlanınca, İstanbul Halıcıoğlu Askeri Lisesi’nde okumaya başladı. Ancak askeri okulda okumak değil, müzik eğitimi almak istiyordu. Askeri liseden zorla “çürük” raporu alarak ayrıldı. Müzik okuluna giremeyen Su, tekrar Adana Öksüzler Okulu’na geri döndü. Müzik tutkusu içinde giderek büyüyen Su, Ankara Müzik Öğretmen Okulu sınavını kazanmayı başardı. Bu arada evlendi; Güngör adında bir oğlu oldu.
Ruhi Su, 1935'te Ankara Riyaseti Cumhur Orkestrası’na (Cumhurbaşkanlığı Orkestrası) seçilerek, çalışmaya başladı. Aynı zamanda müzik öğretmeni olarak da, “İkinci Ortaokul” ve “Hasanoğlan Köy Enstitüsü”nde dersler verdi. Daha sonra Devlet Operası’nda çalışmaya başladı. 1952 yılına dek “Bastien Bastienne”, “Madam Butterfly”, “La Boheme”, “Fidelio”, “Maskeli Balo”, “Yarasa”, “Figaro’nun Düğünü”, “Rigoletto” gibi operalarda sahneye çıktı.
 
‘BASBARİTON RUHİ SU TÜRKÜLER SÖYLÜYOR’
 
Bu arada radyoda da “Basbariton Ruhi Su Türküler Söylüyor” anonsuyla sunulan bir radyo programı yapmaya başladı. Büyük ilgi gördü programı. 1950 yılında yolu Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ndeki koro çalışmaları sırasında Sıdıka Umut ile keşişti. Türkülere duydukları sevginin yanı sıra aynı dünya görüşünü de paylaşıyorlardı. 26 Ekim 1951’de tarihe “1951 TKP Tevkifatı” olarak geçecek tutuklamalar başladı. Yüzlerce kişi tutuklanmıştı. 1952 yılının Kasım ayında tutuklanma sırası onlara gelmişti. Cezaevindeyken evlendiler. Beşer yıl hapse çarptırılmışlardı. Arkasından sürgün yılları başladı.
1959 yılında oğlu Ilgın doğdu. Emniyet nezaretinin bitimine yakın Atıf Yılmaz, Ankara'ya gelerek, Ruhi Su’dan Adana’da çekeceği “Karacaoğlan'ın Karasevdası” filminin müziklerini yapmasını istedi. Bu film, yaşamında yeni bir dönüm noktası olacaktı.
Ruhi Su, film bittikten sonra İstanbul’a geldi. Taksim Gazinosu’nda sahne almaya başlayan Su, 1960’da eşi ve oğlunu da İstanbul’a getirdi. 1960’lı yıllardan başlayarak, gazino ve kulüplerde sahne alan Ruhi Su’nun, 60’lı yılların ortalarından itibaren albümleri yayınlanmaya başladı. Önceleri 45’lik, daha sonra longplay olarak yayınlanan plaklar elden ele dolaşmaya başlarken, türküleri de dillerden eksik olmuyordu. 1975 yılında kurduğu Dostlar Korosu’nda yüzlerce sanatçı yetiştirdi. 1980’lere doğru çıkardığı kasetlerle, türküleri bütün ülkede çalınmaya, söylenmeye başlamıştı. Konserler, geceler, mitingler artık Ruhi Su'nun türküleriyle renkleniyordu...
 
12 EYLÜL OLDU, TÜRKÜLER SUSTU
 
İlk ve son pasaportunu 1977’de aldı. Yurt dışında birçok konser verdi, etkinliklere katıldı. Prostat kanseri olduğunu öğrendiğinde tek tedavi şansının yurt dışında olduğunu biliyordu ancak 12 Eylül yönetimi, gerekçe gösterme gereği bile duymadan pasaportunu uzatmadı.
20 Eylül 1985’te 73 yaşında öldüğünde, postallar altında ezilen halk duyduğu öfkeyi bastıramadı ve cenaze töreni 12 Eylül sonrası ilk büyük kitle gösterisine dönüştü.
 
Semra ÇELEBİ

ARŞİV