Kadıköy Belediyesi tarafından düzenlenen ‘’Sahnelenmiş Eserlerden Fotoğraflarla Opera-Bale’de Türk Bestecileri’’ sergisi açıldı
Kadıköy Belediyesi tarafından düzenlenen ‘’Sahnelenmiş Eserlerden Fotoğraflarla Opera-Bale’de Türk Bestecileri’’ sergisi açıldı. Süreyya Operası’ndaki sergi, Türk bestecilerin icra edilmiş eserlerinin sahne fotoğraflarından oluşuyor
Bundan önceki yıllarda Kadıköy Belediyesi’nce Süreyya Operası fuayelerinde, Türkiye’de opera sanatının gelişimini yansıtan üç sergi düzenlenmişti. Birincisi “Türkiye’de Milli Opera Kurumu Devlet Opera ve Balesi’nin Kuruluşu”nu’; ikincisi “Opera ve Bale Afişleri” aracılığı ile bu sanatların repertuvarının ülkedeki oluşumunu; üçüncüsü ise sahnelenmiş eserlerin “Dekor Resimleri”ni belgeler, fotoğraflar ve orijinal örneklerle izleyicilere sunuyordu.
Geçtiğimiz günlerde açılan ‘’Sahnelenmiş Eserlerden Fotoğraflarla Opera-Bale’de Türk Bestecileri’’sergisi de serinin dördüncü etkinliği olarak öne çıkıyor. 19 Türk bestecisinin 55 eserinin değişik sahnelenişlerinden örnekleri, fotoğraflarla izleyiciye sunulduğu sergi, Devlet Opera ve Bale Genel Müdürlüğü’nün ve Ankara, İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Samsun operalarının yardımlarıyla kurgulandı.
Özgün eserler…
Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası Genel Sanat Yönetmeni Murat Katoğlu, Türkiye’nin sanat ve sosyal hayatında operanın son derece ‘genç’ bir müzik ve sahne türü olduğunu anımsatarak, yerleşik ve sürekliliği olan milli bir opera topluluğu ancak 1940’larda ülkenin hayatına girdiğini söyledi. Katoğlu, bu müzik sanatının 19. yüzyılda İstanbul’da zaman zaman icra edildiğinin bilindiğini ancak icracılar tamamen yurt dışından, genellikle İtalya ve Fransa’dan, gelen gezici topluluklar olduğunu belirterek, ‘’Yani tamamen ‘ithal malı’ idi. Bir milli opera kurumu/topluluğu oluşturma ve elbet yerli opera eseri besteciliğini özendirme, yani; müzikte bu alandaki yaratıcılık düşünce ve iddiası tamamen Cumhuriyet Türkiyesi’nin uygarlık projesinin unsurudur. Türk Operası bütünüyle bir Cumhuriyet çocuğu olarak 1940’da doğdu ve icra becerisinin yanı sıra yaratıcılık; yerli eser meydana getirme yolunda da küçümsenemeyecek mesafe aldı’’ dedi. Murat Katoğlu, bir ülkede özgün bir sanat, müzik hayatının varlığının ilk şartı yerli eserlerin yaratılmasının, repertuvarının zenginleşmesi olduğunu vurgulayarak, ‘’Yaklaşık yetmiş/seksen yıllık dönemde Türk kompozitörleri altmışı aşkın opera ve bale eseri bestelemişler ve bunların önemli bölümü sahnelenip izleyiciye sunulmuştur. Artık Türkiye’de evrensel ölçütlere uygun opera ve bale sanatı icra edilebilmekte ve özgün eserler bestelenebilmektedir. Yaratıcılığın bundan sonra daha genişleyerek, telif eserlerin serpilerek gelişeceğini tahmin edebiliriz’’ diye konuştu.
Sergi, 26 Haziran’a dek haftaiçi 10:00-18:00; Cumartesi ise 10:00- 14:00 arasında gezilebilir.