Hem uluslararası arenada hem de ülke çapındaki projelerde yer alarak sanatseverlerin beğenisini kazanmış opera sanatçısı Cenk Bıyık bir yanda; tiyatro oyunlarının, televizyon yapımlarının ve sinema filmlerinin aranılan oyuncusu, aynı zamanda eğitimli tenor Atılgan Gümüş diğer yanda… Ortada ise “Two Turkish Tenors” adlı bir gösteri…
Konservatuar arkadaşı bu iki ismin müzikal atışmasında; biri diğerinin şarkıları yorumlamasını laubalice bulurken, diğeri de onun tarzını abartılı ve snop olarak yorumluyor. Ve ortaya müzikal bir düello çıkıyor. Sahnedeki bu yetenek sergileme yarışı, öğrencilik yıllarına ve özel hayatlarına dek uzanan sataşmalarla müzikal bir hesaplaşmaya dönüyor. İnteraktif şovda seyirci de bir nevi ‘jüri’ oluyor.
Bu eğlenceli gösteriyi sık sık Kadıköy’deki Baba Sahne’de sergileyen Cenk Bıyık ve Atılgan Gümüş ile buluştuk, düello gibi çekişmeli ve gülüşmeli bir röportaj yaptık.
Cenk: İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera-Şan Bölümü mezunuyum. Tenorum. Şu anda İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde sözleşmeli sanatçı olarak görev yapıyorum. Tartışmacı arkadaşlara başarılar diliyorum (gülümsüyor).
Atılgan: Biz aramızda ona ‘şakacı tenor’ diyoruz… Ben de Cenk’in aynı okuldan (Tiyatro Bölümü) 21 yıllık arkadaşıyım.
Cenk: Aramız çok iyiydi. Ama tek sıkıntı şu; Ati (öyle hitap ediyorum Atılgan’a) ile aramızda 2 yaş var. 21 yıl önce bu özel bir duruma tekabül ediyor doğal olarak. Bir abi olarak her şeye karışırdı.
Atılgan: Kötü oluyordu birader, Allah Allah!
Cenk: Gördüğünüz gibi o yaş farkı zaman içerisinde kapandı, birader olduk.
Atılgan: Bir 10 sene kadar görüşemedik. Zira beyefendi Avrupalarda meşhur olunca unuttu bizi! Ama ben haberlerini alıyordum.
Cenk: Allah Allah bak şimdiii. Sen de Türkiye’de meşhur oldun, unuttun beni.
Atılgan: Kardeşlik temeli sağlam atılınca, yıllar da girse araya bir araya geldiğinde kaldığın yerden başlayabiliyorsun.
Cenk: Artık nasıl özlediysek birbirimizi, 3 yıl önce Atılgan’ın bir konserinde bir başladık, o gaz devam!
Atılgan: Tabi en büyük tatlı rekabetler kardeşler arasında olur.
Cenk: Atılgan da bu rekabeti taşıyan bir müzikal gösteri projesi olduğunu söyleyince, Krema Production yapımı ile bugün karşınızdayız.
Cenk: Farklı disiplinlerden iki tenorun kendi tarzlarını sergilerken, seyirciden iyi olan tarzı belirlemesi için jüri olmasını beklemek.
Atılgan: Tek cümleyle özetleyeyim; Düelloda her şey mubah… Tüm kirli çamaşırlar dahil!
Cenk: Düşünün 21 yılda ne şarkılar ve ne kirli çamaşırlar birikmiştir.
Atılgan: İster ‘varyete’, ister ‘şov’, ister ecnebinin deyimiyle ‘happening’ densin. Bu, sorunuzun içindekilerin hepsi var!
Cenk: Spoiler vermeyelim (gülümsüyor)
Atılgan: Yabancılar ‘Gerçekten Türk müsünüz?’ diye soruyor. Yerli seyirci ise ‘Kendimizi Las Vegas’ta hissettik’ diyor. Ama ikisi de bana acı veriyor.
Atılgan: Evet. Bizlere karşı önyargılarını yıkmaya çalıştık ve başardık.
Cenk: Ülkemizi temsil etmek her zaman gurur verici.
Atılgan: Tabi Cenk, bireysel olarak yıllardır ülkemizi yurt dışında temsil ediyor. Ancak bir müzikal şov ile hem de -deyim yerindeyse- ‘tereciye tere satmaya gittiğiniz’ bir ülkede, ‘Bu gösteriyi burada yapmanız lazım” gibi talepler alınca huzur dolu bir nefes alıyorsunuz.
Cenk: Elbette! En çok yapmak istediğimiz şey bu. Şu anda planlamalar yapılıyor, bakalım...
Cenk: Olacak ve olmalı. Ama destek lazım. Basın mensuplarından tutun iş insanlarına ve hatta devlete kadar herkesten desteğe ihtiyaç var.
Atılgan: Cenk’e kesinlikle katılıyorum. Bir sanatçı yaratır, sahneler, bu vücuda getirdiğini görünür kılmak için basına, ortada iyi bir iş varsa yatırıma ve bu yatırımın dünyaya açılabilmesi için devlet destekli kültür politikalarına ihtiyaç duyar.
Cenk: Ben doğma büyüme Modalıyım. Doğal olarak aram iyi (gülüyor).
Atılgan: 19 Aralık ve 23 Ocak’ta Baba Sahne’de olacağız. Bu 2 ayda birer gösterimiz olacak. Ama diğer aylarda, ayda iki Salı günü perde açacağız. Yani sürekli Kadıköy’de olacağız. Her yaştan izleyiciyi gösterimize davet ediyoruz.