Çocukluğundan beri müziğin içindeydi. Sonra eğitimi de aldı. Yıllardır Kadıköy’deki kültür merkezlerinde gönüllü olarak sahne alıyor. Şimdi de Seyhan Müzik etiketiyle yayınlanan "Pamuktan Kalp" isimli ilk tekli çalışmasının heyecanını taşıyor.
Gelin müzisyen müzisyen Semanur Demirci’yi daha yakından tanıyalım.
1985 yılında Ankara'da doğdum. Çocukluğumdan itibaren duyduğum müzik sevgisiyle ilkokulda okul korosuna girerek müzik yolculuğuna başladım. Ortaokul ve lisede de okul korolarında solist olarak yoluma devam ettim. Müzikle olan yakınlığım beni bugüne kadar getirdi.
2002 yılında Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde Türk Müziği eğitimi aldım. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Türk Müziği Bölümü'nü kazanıp 5 yıl boyunca eğitim aldım. Bu süreç içinde çeşitli müzik gruplarıyla ve İstanbul Üniversitesi, ilçe belediyelerinin kültür sanat faaliyetlerinde ve çeşitli organizasyonlarda sahne aldım. 2015 yılında kendi parçalarımdan oluşan bir maxi singel çıkarmaya karar verdim. 3 yıl kadar, şarkılarımın altyapılarına çalıştım. Aynı süreç içinde farklı besteler üzerinde de çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum.
Türk Müziği'ni seçmemde ailemin büyük etkisi olduğunu söyleyebilirim. Dayım, Kültür Bakanlığı Klasik Türk Müziği Korosu Ses Sanatçısı'ydı. Ailem de musikişinas insanlar olması da ailemiz bir araya geldiğinde konu müziğe gelir, geldiğinde de Türk Müziği söylenirdi. İçinde buluna buluna Türk Müziği'nin tadına vardım. Bunun üzerine de eğitimimi de bu alanda almayı tercih ettim.
Gönüllü çalışmalarım üniversite hayatımda başlayan ve devam eden bir süreç oldu. Kadıköy Belediyesi’ne ait Gençlik Korosu başta olmak üzere Müzik Gönüllüleri’nin oluşturduğu Moda, Fenerbahçe ve Caddebostan Gönüllülerinin çalışmalarında ve konserlerinde solist olarak sahne aldım. Gönüllü çalışmalara ilk olarak 2005 - 2006 yılında Moda Gönüllüleriyle tanışarak başladım.
Bu saydığım korolar; gönüllülük esasına dayalı ekipler yaptıkları çalışmalar bu bağlamda çok güzel ve başarılı onlarla birlikte gönüllü olarak bu çalışmalarda yer aldığım için gönüllülük esası ve söylemi önem taşıyor.
Bir şairin de dediği gibi:
"Hüzün ümidin kardeşi kadardı,
Hüzün ümidi her şey yapandı."
Fakat tabi ki hareketli parçalar da okuyorum. Hatta sahne aldığım yerlerde Türk Müziği'yle dans edip eğlenen insanları görmekten de çok mutlu oluyorum. Yani benim için sahnede olmak, bulut gibi olmak demek. Kah çekiliyorum önünden güneş açıyor, kah hüzünleniyorum yağmur yağıyor.
“MÜZİK BİR BÜTÜN”
Müzik sektörünü bir bütün olarak düşünüyorum. Bu bütünün parçalarından biri evde tek başına şarkılar söylemekse, bir diğeri sokakta söylemek, bir diğer parçası sahnede bir diğeri de albüm çıkarmak.
İnsan hemhal olduğu şeydir. Haliyle alakadar olduğunuz konu ile alakalı, uygun zaman ve koşullar ortaya çıkıyor, Yenal Yıldız’la ortak bir arkadaşımız sayesinde tanıştık, ‘Pamuktan Kalp’ beni bekliyormuş. (gülümsüyor) Doğru olduğuna inandığınız ve hissettiğiniz zaman şarkı ortaya çıkıyor. Bu bir ekip işi. Çok değerli arkadaşlarım katkıda bulundu, destek oldu.
Demin dediğim gibi müzik bir bütün. Her haliyle, her şekliyle size gelen, sonrasındaysa sizde olanın yansımasıyla ortaya çıkan bir şey. Bir gün rap de söyleyebilirim, arabesk de...
Son dönemlerde her şeyde olduğu gibi müzik de evrildi. Eskiden albümler varken şimdilerde single parçalar çıkıyor. Ben de bu sürecin içinde olan biri olarak single çıkarmayı tercih ettim. İleriye dönük olaraksa albüm çalışmam da olabilir. Zamanın neler getirdiğini hep birlikte göreceğiz...
Şarkıyı herkes dinleyebilir ve dinleyenler kendinden bir şeyler bulabilir. Aşk, dostluk, arkadaşlık ilişkilerinde yaşadıkları anılar onların bu parçayı tekrar tekrar dinlemelerini sağlayabilir. Yani her şarkıda olduğu gibi birilerinin hatıralarına çok yakın olacak ve yakın olanlar tarafından sevilecek diye umuyorum.
Geri dönüşler oldukça ümit verici. Konser teklifleri de alıyorum. Fakat süreci doğru yönetebilmek adına gerekli adımları attıktan sonra bunları değerlendirmeyi daha doğru buluyoruz.
İyi şarkılar yaparak/söyleyerek dinleyicilerimle farklı sahnelerde bir araya gelip onlarla şarkılar söylemek diyebilirim.
“KADIKÖY BİR ŞARKI GİBİ…”
Öncelikle Moda'yı çok seviyorum. Çünkü büyüdüğüm yer Moda. İlkokulu Bahariyede okudum birçok hatıram var. Ailem 1970 yılında Bahariye'ye taşınıyor. Kırk dokuz yıldır yani yarım asırdır da Moda'da yaşıyorlar.
Moda, bir semtten ziyade bir yaşam tarzı, bir kültür. Benim için İstanbul'daki tek semt Kadıköy gibi. Şiir gibi bir ilçe diyebilirim. Tarihi sokaklarıyla, sanatıyla, kültürü ve yaşantısıyla bir şarkının güftesi gibi bir ilçe Kadıköy. Moda diyince Barış abi gelir ya akla, Barış Manço'yla aynı semtte oturmak zaten manevi olarak müthiş bir güzellik. Onun gezdiği sokaklarda olmak, onunla aynı iklimde olmak, bestelerini yaptığı yerlerde olmak bana hep manevi bir huzur vermiştir. Yani benim için Kadıköy, sıcacık bir yuva.
Çok güzel bir fikir. Belki zamanı gelince böyle bir çalışma yapabilirsem Kadıköylü olarak, çok mutlu olurum. Katıldığım müzik çalışmalarında da Kadıköylü olduğum için Kadıköy şarkılarını bana söyletirlerdi. Umarım bir gün, sunduğunuz bu güzel fikri hayata geçirme fırsatı yakalarım ve bu beni çok mutlu eder.
Bu sorudan sonra daha fazla düşüneceğim muhakkak... Kadıköy baştan başa bir şarkı, iskelesine yanaşan vapurlar şiir gibi… Moda burnu –bana hep aşıklar tepesi gibi gelir- ile ilgili ve balıkçılar çarşısının o kendine has şıkır şıkır coşkulu havasını yansıtan şarkılar yapmayı düşündüm, halen düşünüyorum. Kim bilir belki bir gün...