İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatroları’nın, 2022-2023 sezonu repertuvarı 19 Eylül 2022 Pazartesi günü saat 11.00’de Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.
Toplantıya İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşegül İşsever, İBB Kültür Daire Başkanlığı Koordinatörü Figen Ayhan Karakelle, Şehir Tiyatroları Müdürü Ceyhun Ünlü, Müdür Yardımcıları Oytun Askeroğlu, Mehmet Karaosmanoğlu, Genel Sanat Yönetmeni Yardımcıları Can Başak, Emrah Özertem, CRR Genel Sanat Yönetmeni Murat Cem Orhan’ın yanı sıra birçok sanatçı ve gazeteci katıldı.
İşsever, İBBŞT’nin kuruluşundan bu yana, 108 yıldır, sanatı ve sanatçıyı destekleyen, İstanbul’un kültür sanat ve tiyatro sahnesinde öncü rolünü benimseyen bir anlayışla hareket ettiğini anımsatan İşsever, “ Şehrin her bölgesinde seyirciyi tiyatronun seçkin örnekleriyle buluşturmayı hedefliyor. Tiyatronun klasikleri, büyük prodüksiyonlar ve müzikallerin yanı sıra, yeni ve çağdaş metinleri de seyirciyle buluşturuyor. Bu yıl repertuvarımızı yine bu doğrultuda hazırladık ve yeni oyunlarımızı seyircimizle buluşturacağımız için büyük bir mutluluk ve heyecan içindeyiz.” dedi. Yeni sezonun ana temasını, “İstanbul Klasiklerle Buluşuyor” olarak belirlediklerini açıklayan İşsever, “Yerli ve yabancı klasikleri seyircimizle buluştururken, yeni yazarlar ve oyunları da repertuvarımıza dahil ediyoruz. Bugüne kadarki repertuvarımıza baktığımızda, bugün klasikleşmiş birçok yazarın ilk oyunlarının Şehir Tiyatrosu’nda seyirciyle buluştuğunu görürüz. Bugün de bu misyonumuzu titizlikle sürdürüyoruz. Bir anlamda geleceğin klasikleşecek eserlerine yer vermek istiyoruz.” Diye konuştu.
“GENÇLERİ SAHNELERİMİZE BEKLİYORUZ”
İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşegül İşsever, şöyle devam etti:
“İstanbul büyük bir metropol. Nüfusunun önemli bir bölümünü de gençler oluşturuyor. Aynı zamanda bir üniversite şehri olan İstanbul, 70’in üzerinde özel ve kamu üniversitesiyle Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen gençleri de tiyatroyla buluşturuyor. Bu buluşmanın ilk akla gelen adresi de İstanbul Şehir Tiyatroları oyunları. Bu yıl, Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda gerçekleştirdiğimiz Yaz Oyunları’nın 75. yılını kutlarken, 35.000’e yaklaşan seyirci sayımızın çoğunluğunu gençler oluşturuyordu. İstanbullu gençlerin oyunlarımıza ilgisi bizi fazlasıyla memnun etti. İstanbul’un genç nüfusunun yoğunluğu ve tiyatroya ilgisi, bu sezon repertuvarımızı belirlerken hep aklımızdaydı. Klasikleri seçerken, gençleri de düşündük. Yeni sezonda ve sonrasında da gençlerimizin birbirinden değerli klasik eserleri seyretmesini istiyoruz. Bu eserlerle tanışmanın onlara farklı bakış açıları kazandıracağını biliyoruz ve sanatın ışığının onlara sağlayacağı faydanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz.
İSTANBUL İÇİ TURNELERE DEVAM
İŞSEVER, geçen sezon kendi sahnelerindeki gösterimlerin yanı sıra, İstanbul’un birçok farklı bölgesine şehir içi turneler gerçekleştirdiklerini anımsatarak, “Şehrin Tiyatrosu İstanbul’un Her Noktasında” temasıyla başlattığımız, 14 ilçede gerçekleştirdiğimiz bu turnelerde 15 bin İstanbullu tiyatrosever ile buluştuk. İstanbul içi turnelerimize yeni sezonda da devam edeceğiz. İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun tiyatroyu şehrin her noktasına götürme misyonunun bir devamı olarak, bu geleneği şehir içi turnelerle, şehrin merkeze uzak noktalarına götürdüğümüz oyunlarımızla yaşatacağız” diye ekledi.
ÇEVRECİ BİR TİYATRO
Şehir Tiyatroları Müdürü Ceyhun Ünlü de tiyatronun; İBB’nin “İstanbul Senin” aplikasyonunun içinde çok kısa zaman içinde yer alacağını müjdeleyerek, “Şehrin farklı yerlerine yerleştireceğimiz kiosklarımızla seyircilerimizin daha kolay bilet alabilmesini sağlayacağız. Seyircilerimiz kredi kartıyla daha rahat bilet alabilecek, internetten aldıkları biletlerini basabilecekler” bilgisini verdi. Ünlü, İBB Atık Yönetim Müdürlüğü’nün “İleri Dönüşüm Atölyesi”ni anımsatarak, “Bizler, Genel Sanat Yönetmenimiz ve tasarımcılarımız bu atölyeyi ziyaret ettik. Birkaç çocuk oyunumuzun bütün her şeyini geri dönüşüm atölyesinden dönüştürülen malzemelerle üreteceğiz. Yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli kullanımına yönelik çalışmalar da yapıyoruz. Fizibilite çalışmaları yapılan sahnelerimizde çatısı uygun olanlara güneş panelleri koyacağız. Burada üretilen elektriği kullanarak Şehir Tiyatrosu’nun karbon salınımını azaltmaya katkıda bulunacağız” dedi.
2022-2023 REPERTUVARI
HAMLET: Yazan: Shakespeare / Yöneten: Engin Alkan
TARTUFFE: ( İKSV Tiyatro Festivali’nde prömiyer yapacak) Yazan: Moliere (doğumunun 400. Yılına özel) / Çeviren: Orhan Veli /Yöneten: Yiğit Sertdemir
CADI KAZANI. Yazan: Arthur Miller / Yöneten: Yiğit Sertdemir
BİR HALK DÜŞMANI: Yazan: Henrik Ibsen / Yöneten: Orhan Alkaya
FOSFORLU CEVRİYE. Suat Derviş’in romanından Gülriz Süruri’nin uyarlaması müzikal / Yöneten: Yelda Baskın
GODOT GELDİ… : Yazan: Miograd Bulatoviç / Yöneten: Ragıp Yavuz
ÇİNGENE BOKSÖR: Yazan: Rike Reiniger
GÖZLERİMİ KAPARIM VAZİFEMİ YAPARIM : Yazan: Haldun Taner
KUĞUNUN ŞARKISI : Yazan: Anton Çehov
KOMİK PARA: Yazan: Ray Cooney / Çeviren: Haldun Dormen
OSCAR: Yazan: Claude Magnier
ÇOCUK OYUNLARI: Benim Küçük Yıldızım / Fındıkkıran / Kış Kraliçesi / Küçük Bir Aile Tatili / Bir Gece Masalı
2 YILLIK REPERUVAR
İbşşt bu kez 2 yıllık repertuvarı açıkladı. 2023-2024 yılı için planlanan (henüz kesinlik kazanmamakla birlikte) oyunlar şöyle: Ggypsy (çingene) müzikali, Deli İbrahim, Uçurtmanın Kuyruğu, Savaş ve Barış, Ağrı Dağı Esanesi, Ben Medea Değilim, Sivrisinekler, Struma ve Gök kubbe.
GÜZELLİKLER EVİ’NDE PERİ BİR YÖNETİCİ…
Yaklaşık 1 saat süren basın toplantısı sonrası Ayşegül İşsever’in etrafı bir anda sarılıyor. Kimi eski dostları, meslektaşları, medya mensupları tarafından. Kendisiyle uzun bir röportaj yapmak için önceden başvurmuştum ama laikin kalabalığı görünce önce bir umutsuzluğa kapılıyorum, röportaj olamayacak diye. Ama kurumun basın bölümü çalışanları Emine ve Tülay hanımlar sağolsunlar kibarca beni oyalıyorlar. Neyse epey bir sürelik beklemenin ardandan, 16 milyonluk şehrin, 108 yıllık (zamanın Dârülbedâyi’si) tiyatrosunun genel sanat yönetmeninin (gsy) odasındayım artık. Ayşegül hanım bekletmek zorunda kaldığı için özür ve nezaketler karşılıyor beni, “inanın sabah 6’da kalktım, öğlen oldu hala konuşuyorum, misafirler ağırlıyorum” diyor yorgunlukla.
7 AY EVVEL 7. PERİ
Ben de kendisini kısaca bir 7 ay evveline davet edip, bu göreve atandığını duyduğundaki tepkisini soruyorum. Diğer röportajlarında olduğu gibi ‘ev’ metaforuyla yanıtlıyor; Evimin anahtarını yeniden teslim almışım gibi hissettim…
Zira kendisi ŞT’da gelenekten gelen ilk kadın sanat yönetmeni. Bu nedenle çok gururlu ve onurlu. “7. peri olarak girdiğiniz bir yerde böyle bir konum atladığınız zaman çok mutlu oluyorsunuz” deyince, 7. Perinin ne olduğunu soruyorum, yanıtlıyor: “33 yıl önce bu köklü kurumda oynadığım ilk roldü. Palyaço Prens adlı çocuk oyununda 7. Periydim. Zaten benim bu kurumdaki lakabım da budur.”
Ayşegül hanıma altını ısrarla çizdiği ŞT’nin köklü geleneğinin ne olduğunu soruyorum. Özetlemeye çalışıyor: “Mesela acaba günümüz yöneticileri şunu düşünüyorlar mı ki 1914'te kurulmuş, Cumhuriyet’ten eski bir tiyatronun bu kadar zaman ayakta kalması nasıl mümkün olabilmiş diye. Bence düşünmeleri gerekir. Burada bir usta-çırak ilişkisi ile gelen bir bağ vardır ve bu bize direnme gücü verir. Bizim 108 senedir belli sabitlerimiz var ki bunlar sayesinde ayakta kalmışız.”
Ayşegül İşsever, Gencay Gürün’in gsy dönemini diğerlerinden ayrı tutuyor: “Gencay hanımın başarılı olduğu söylenir. Diğer gss’ler de başarılılardı ama Gencay hanımda zirveyi gördü. Diğer arkadaşlarımın işi zordu, hiçbirine haksızlık etmek istemem çünkü zihniyet farklılığı olan insanlarla çalışmak zorunda kaldılar. Benim avantajım bu. Aynı düşünce yapısına sahip insanlarla çalıştığım için derdimi anlattığımda sağ olsunlar hemen önümü açıyorlar. Çok şükür özgürce işlerimizi yapıyoruz.”
“KİRACI GİBİ DAVRANANLAR OLMUŞ”
Ayşegül hanıma bu kez de göreve gelmiş bulunan diğer gsy’lerin bu gelenekten bihaber olup olmadıklarını soruyorum. Bu konuda dertli epey. Biraz sert bir ses tonuyla yanıtlıyor: “Şimdi siz bu gelenekleri bilmeden buraya atandığınızda mesela birden şöyle bir cümle kurabiliyorsunuz; ‘Acaba 20.30 oyun için doğru bir saati mi? İstanbul çok büyüdü, biz bunu 19.30 yapalım.’ Bu, öyle ha deyince değiştirilebilecek bir şey mi? Bizim büyüklerimiz ölçmüşler biçmişler deneyip buna karar vermişler. Çok akıllı insanlarmış ve buraya çok değer vermişler, kendilerinden çok ödün vermişler. İşte bütün bu geçmişi geleneği belli sabitleri buranın değerlerini bilmeyen bir gss buranın kıymetini de bilmiyor. Bazıları buraya Airbnb kiracısı gibi davranmış. Ama ev sizin olunca kıyısına köşesine temizlemek istiyorsunuz, güzel olsun istiyorsunuz.”
“Peki ya bu gelenekler değişime açık olmanın önünü kapatıyor mu?” diye sorduğumda Ayşegül İşsever şu yanıtı veriyor: “Bu önemli soru. Benim bugün 2022'de yapmak istediğim bu. Gencay Hanım'ın diğer gsy’lerden daha başarılı olmasının sebebi gelenek ile çağdaşlığı aynı anda götürüp uygulayabilmesiydi. Bazen teoride harika planlarsınız ama pratikte başarılı olamazsınız. Kendisi hem güzel şeyler planlamış -ki biz ona vizyon diyoruz- aynı zamanda uygulamasına da çok iyi yaptırmış. Ben onun zamanında bu tiyatroya girmiş ve ondan çok şey öğrenmiş bir insanım. Benim tiyatromun gelenekleri görenekleri önemlidir, sabitleri değerlidir. Bunlar öyle birilerinin isteğiyle değiştirilemez ama şunu da söylemiyorum. Çağın gereksinimlerine göre sahnenin/tiyatronun dilinin yenilenmesi gerekir. Bunu da göz ardı etmeyeceğiz.”
“Ayşegül hanım, röportajımızın başından beri bu geleneklerin altını özellikle çiziyorsunuz. Bunları değiştirmeye yönelik baskılar filan mı yaşandı ki bu kadar vurgulama ihtiyacı duyuyorsunuz?” soruma, Ayşegül İşsever’in yanıtı şöyle oluyor: “Biz bunları mecburen korumaya aldık. Çünkü biz belediyeye bağlı bir tiyatroyuz. Bir zihniyet farklılığınız olduğunuzda ters düşebiliyorsunuz çünkü oraya gelen herkes kendi kurallarını getirmek istiyor. Halbuki demin de dediğim gibi dönüp bir geçmişe bakmaları lazım. Biz bu sabitlerimizi her dakika korumak zorunda kalıyoruz. Ama öte yandan da ama biliyor musunuz ki ben hep şey diye düşünmüşümdür, koruma içgüdüsü fazla gelişmiş insanlar antipatik olurlar. Bu bakımdan tiyatronun da bu bakımdan antipatik olduğunu düşünüyorum başkalarının gözünde yani.”
HEM SAHNE HEM OFİS
33 yıllık oyunculuk kariyeri boyunca 19 oyunda rol alan Ayşegül İşsever, artık bir koltukta iki karpuzu taşıyacak; hem gsy’lik yapacak, hem oyunculuğa devam edecek. “Bu ikisi nasıl yürüyecek?” diye sorduğumda ise yanıtı net: “Bal gibi yürüyecek. Bundan hiç kaçış yok. Ocaktan itibaren mutlaka sahneye çıkacağım. Eğer oynayamayacağımı hissedersem bu bu görevi bırakmak zorunda kalırım çünkü ben bir oyuncuyum ve önceliğim. Bu bir bayrak yarışı. Ben bir müddet devam ederim, sonra içimizden sonra bir başkası alıp bu bayrağı devralır. İsimler önemli değil. Yeter ki sistem yerine otursun. Bozulmuş bir sistem var şu an. Şu günlerde bir yönetmelik çalışmamız var, önemli yol katettik. Bu gerçekleşirse bu sistem oturursa, burası gelenin gidenin arka bahçesi olmaktan kurtulur.”
“KADINLARA POZİTİF AYRIMCILIK YAPMAM”
Darülbedayi’nin (Güzellikler Evi) kurulduğu 1914'ten beri pek çok gsy gelip gitmiş fakat sadece ve sadece 3 tane kadın bu göreve gelebilmiş. Yani 108 senede cam tavanı delebilen 3 kadın olabilmiş. Ayşegül hanım anlatıyor: “Kadınlar biraz daha ayrıntıcı ve dikkatliler. Hiçbir şeyi es geçmiyorlar. İnatçı oluyorlar, şevklerini kırmak öyle kolay olmuyor. Kadın eli değmiş denir ya bu güzel bir şey bence. Ben bir yerin yöneticisi kadın olduğu zaman ‘Ay bu da beceriksiz mi acaba’ diye düşünmem. Ama erkek egemenliği olan bir iş hayatında tabii ki kadınlar biraz hırpalanıyorlar. Burada arkadaşlarım sağ olsunlar el üstünde tutuyorlar, hiç hırpalanmıyorum.”
Ayşegül hanıma son olarak kadınlara özel bir proje düşünüp düşünmediğini soruyorum. “Bizim belediye ile sosyal sorumluluk projesi olarak ortak çalıştığımız kadın projelerimiz var Çağdaş Gösteri Sanatları Merkezi yapısı altında. Ben burada kadın bir yönetici olarak kimseyi kadın-erkek diye ayırt etmem. Pozitif ayrımcılık bile yapmam.”
KADIKÖY SEYİRCİSİ SAHNESİZ KALMADI
Röportajımızı Kadıköy’e bağlayarak sonlandırıyoruz. Malumunuz üzre, Haldun Taner Sahnesi tadilatta. Ne zaman biteceğini öğrenmek istiyorum. Ayşegül hanım, o konuda bazı aksaklıklar olduğunu ancak 1.5 sene sonra kendilerine teslim edileceğine inandığı söylüyor ve ekliyor:
“O sahneye de ihtiyacımız var çünkü bizim çok ciddi bir seyircimiz var. Geçen haziran’da Harbiye açıkhavada 2 seanstan 3 oyunu tamı tamına 22000 seyirci izledi. Ağustos ile beraber toplam izleyici sayısı 35 bin. Herkes iyice duysun bu rakamı. Kadıköy’de neyse ki Müze Gazhne var. Ekrem İmamoğlu'na her gördüğümde teşekkür ediyorum bize oradaki iki sahneyi ayırdığı için çünkü başta moralimiz bozulmuştu Kadıköy seyircisi ne olacak diye. Şimdi neyse ki Sevda Şener ve Meydan Sahnesi olmak üzere iki sahnede oyunlarımızı sahneliyoruz. Ayrıca Meydan Sahnesi, 2023'te Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılı anısına “100. Yıl Deneme Sahnesi’ olarak açılacak. Bizim bir deneme sahnemiz eksikti açıkçası. Tüm gençlere, bizim genç yazar/oyuncularımıza kendilerine özgürce ifade edebilecekleri bir alan sunacağız.”
İŞSEVER KİMDİR?
20 Eylül 1962 Ankara doğumlu. İlk ve ortaokulu İstanbul’da Yıldız Koleji’nde, liseyi Nişantaşı Kız Lisesi’nde bitirdi. 1984’te İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’ne girdi. Bu dönemde çeşitli özel tiyatrolarda (Hadi Çaman Yeditepe Oyuncuları, Dormen Tiyatrosu, Ali Atik-Ayşegül Atik Çocuk Tiyatrosu vs.) yer aldı. Konservatuvardan mezun olduktan sonra İstanbul Şehir Tiyatrosu’na kadrolu sanatçı olarak girdi. Oyunculuğun yanı sıra kurumda disiplin kurulu üyeliği de yaptı. 2010-2016 arasında İŞTİSAN (İstanbul Şehir Tiyatroları Sanatçıları Derneği) yönetim kurulu üyeliğinde bulundu. 2014-2017 yılları arasında Haliç Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı. İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda 33 yıldır aktif olarak oyunculuk yapmakta olan Ayşegül İşsever oyunculuk görevine ek olarak 2019’da Sahne Direktörlüğü görevini üstlendi. Şubat 2022’de İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği görevine atandı.