Sahnenin “E-hali”

Online konser ve oyun deneyimleri olan sanatçılar artık izleyici ile buluşmak istiyor

18 Mart 2021 - 10:35

Ansızın çalan cep telefonu yok ama alkış sesi de yok. Fısıldaşma yok ama ilgi ve merakla bekleyen insan yüzleri de yok. Trafik derdi, ya geç kalırsam kaygısı yok ama çalan kapı zili var. 

Pandemiyle birlikte konser veremeyen, oyunlarını sahneleyemeyen oyuncular ve müzisyenler yaralarını bir parça da olsa sarabilmek ve izleyici ile bir şekilde buluşabilmek için online konser ve oyunlar düzenliyor. Sahnenin e-halini deneyimleyen sanatçılar ne hissediyor, nasıl motive oluyorlar, online konser ve oyunlar ekonomik sıkıntılara ne kadar çare oluyor? “Sahte Rakı” grubunun solisti Korhan Kodaman, “Sevgili Arsız Ölüm – Dirmit”in oyuncusu Nezaket Erden ve “Babamı Kim Öldürdü”nün oyuncusu Onur Ünsal ile online oyun ve konser deneyimlerini konuştuk.

NEZAKET ERDEN : “EKSİK BİR DENEYİM OLUYOR”

  • Oyun bittikten sonra alkış duymamak nasıl bir his?

Çok farklı koşullarda oynama deneyimine sahibim aslında. Ama yine de online oynama deneyimi beni çok korkutuyordu. Başlangıçta denemek istemedim hatta ama sonra bir cesaret denedik. Seyirci oyunun büyük bir parçası. Aslında birlikte oynuyoruz. Aynı anda aynı mekanda olmayınca tabi ki eksik bir deneyim oluyor. Ama koşullar belli. O sırada binlerce kişinin aynı anda evinden izliyor olması da büyük bir heyecan ve motivasyon yaratıyor. Çok heyecan vericiydi. Bu koşullarda olabilecek en iyi oyun deneyimi sanırım.

  • Online oyuna hazırlıkta, salonda seyirciye oynamakla arasında ne gibi farklar var?

Teknik bir sürü şey devreye giriyor tabi ki. Mikrofon için ayrı prova, kamera açıları için ayrı bir prova almak gerekiyor. Kameraların durduğu yerleri kollaman gerekiyor vs. Tiyatroda normalde bedenimizi, sesimizi ısıtıp, oyun üzerine belli egzersizleri yapıp çıkıp oynuyoruz. Burada teknik bir takım çalışmalar da gerekiyor.

  • Online oynarken kafanızda nasıl bir izleyici canlanıyor?

Ben seyircisiz oynarken kalbim aynı heyecanla attı. Büyük bir enerji hissettim. Hayalimde bir seyirci yoktu belki ama hissettiğim büyük bir enerji, seyirci enerjisi vardı.

  • Aslında tıkırtı yok, telefon sesi yok, öksürük yok yani sizi uyaran dikkatinizi dağıtan bir şey yok. Online daha verimli gibi görünüyor? 

İlk oynayışımda çok zorlandım. Çünkü oyunu seyirciyle birlikte oynuyormuşuz. Kendimi çok yalnız ve eksik hissettim. Kamera ekibi olabildiğince sessiz olmaya çalışıyor. Oyuna tepki vermiyorlar mikrofondan seyirciye ses gitmesin diye ama bir de kurgu masası var. Anlık karar veriyorlar açılara. Orada bir uğultu oluyor. Çok farklı koşullarda daha önce oynadığım için öyle gürültüler beni etkilemiyor. Anda kalabiliyorum. O yüzden seyircinin varlığıyla oynamak daha kolay.

  • Peki maliyeti? Online oyun maliyeti düşük mü?

Online oyun oynamak maliyetli bir şey. Çünkü bir teknik ekip var. Beş tane kamera, sesçi ve sahne çalışanları. Öncelikle teknik ekibin maliyetini karşılamak gerekiyor. Normalde sahnenin bir bedeli var. Şimdi sahne bedeline teknik malzemelerin, ekibin bedeli de eklendi. Yani gerekli ilgiyi sağlayamazsak ciddi bir zarar da edebiliriz. Bu da bir risk. Fakat hem sahne hem de biz bu riski almak durumundayız.

  • Online oyunlar ekonomik anlamda yaraya ne kadar merhem oldu?

Aylardır hiçbir şey kazanmadan vergi ödemeye devam ediyorduk. Biz sahnesi olan bir tiyatro değiliz ama sahnesi olanların durumu daha da zor. Moda Sahnesi böyle bir alt yapı kurarak aslında hem sahne olarak ayakta kalmayı deniyor hem de tiyatro ekiplerine ev sahipliği yaparak onlara da destek oluyor. Böyle bir şey ne kadar sürdürülebilir bilemiyorum. Şimdilik seyircinin ilgisi var ve aylardır tiyatrodan para kazanmadığımız için ilaç oldu diyebilirim. Ama pandemi ne kadar sürecek, online gösterim yapacak alt yapıya sahip olmayan tiyatrolar yoluna ne şekilde devam edecek bunlar büyük dertler.

KORHAN KODAMAN : "KENDİMİZİ ÇOK YALNIZ HİSSETTİK"

  • Hayali izleyiciye söylemek, hiç tepki olmaması, hiç alkış almamak nasıl bir deneyim?

Biz 2005 yılından beri çalan çok enerjik bir grubuz. Seyirci ile çok iç içe, sürekli dans ettiğimiz, ortak paylaşım ve enerjiyle büyüyen müzik yapıyoruz. Seyircinin reaksiyonundan enerjisinden beslenen tarzda müzik yaptığımız için bizim için çok zor oldu. Kurduğunuz irtibat çok önemli bir şey. Bilirsiniz dijitaldeki ses ayarıyla sahnedeki ses ayarı biraz farklıdır. İçerde monitörlerden kendi sesimizi duyarız, dışarıda seyirciye göre bir ayar yapılır. Ben her konserde acaba ‘sesimiz dışarıya iyi mi geliyor’ kuşkusunu yaşarım. Genelde insanların yüzünden seste bir sıkıntı olup olmadığı belli olur. İnsanların yüzündeki gülüşü, rahatlamayı gördüğüm zaman ben de sahnede kendimi rahat hissediyorum. Canlı yayında ise sürekli o paranoya var. Acaba sesimiz nasıl diye düşünüyorsun. Şarkı arasında seyirciye söyletme, ritme onları dahil etme gibi seyirciyi de sahnenin içine kattığımız şarkılar çok fazla. Özellikle o şarkılarda kendimizi çok yalnız hissettik. O reaksiyonu alamamak büyük eksiklik.

  • Seyircinin varlığı kadar, profili, mekanın özellikleri, ses sistemi repertuvarı etkileyen faktörler. Online konserde öyle bir durum yok. Bu repertuvar seçimini nasıl etkiliyor?

Normal konserlerimizde genelde tüm parçalar seyirciyi işin içine katmaya yönelik bir kurguda ilerliyor. Canlı yayında bu şarkılar çok yalnız kalacağı için onları elemek durumunda kaldık. Daha solo söylediğimiz, müzikalitenin öne çıktığı parçalara ağırlık vermeye çalıştık.

  • Hayalinizde nasıl bir izleyici kitlesi canlanıyor?

Koltuğunda veya yatağında uzanmış elinde telefonla bize bakan insanlar hayal ediyorum. Yayını izleyen yüz kişi varsa iki- üç kişi kalkıp dans ediyordur ama gözümde daha çok oturup izleyen bir dinleyici kitlesi canlanıyor.

  • Kaç canlı yayın yaptınız?

Toplam altı diyebilirim

  • Siz bir yıl içinde normal koşullarda kaç konser verirdiniz?

Her hafta en az bir konserimiz olurdu. Hatta mart- nisan- mayıs aylarında haftada dört veya beş konsere çıkardık. Üniversitelerin bahar şenliklerine katılırdık. Umarım herkesin güvende ve kendini iyi hissedeceği ortamda konser verme şansımız olur.

  • Siz muhtemelen en az yüz konser verecekken en çok altı konser verdiniz ve sanırım biletli yani ücretli değildi. Tencere nasıl kaynadı?

Tamamen ücretsizdi. Benim şahsi şansım müzik dışında uğraştığım başka bir işim ve kazancım var. Bizim grupta bu oran yarı yarıya. Bu anlamda biz biraz daha şanslı tarafta olduk, dayanıştık. Ama müzikten hayatını kazanan arkadaşlarım gerçekten çok zor zamanlar geçiriyor. Çok fazla mağdur insan var. Çok daha organize destek gerekli. 

Finansal sıkıntılar çok ciddi bir sıkıntı ama öte yandan müzik sonuçta iyileştirici bir şey ve iyileşmeye ihtiyacımız var. Ben şarkı söylerken deşarj oluyordum, bizi dinlemeye gelenler de şarkı dinleyip, dans ettiğinde deşarj oluyordu. Şimdi bundan mahrum kaldık. Umarım kısa zamanda bir çözüm bulunur. Çünkü bu iş canlı yayınlarla olacak gibi değil. Bizim bir şekilde insanlara temas etmemiz, yüzlerdeki o gülüşleri görmemiz lazım.

ONUR ÜNSAL: “FİZİKSEL BULUŞMALARDAN YANAYIZ”

  • Tek kişilik bir oyun oynuyorsunuz hem de hayali bir seyirciye oynuyorsunuz. Bu nasıl bir duygu?

Bu oyunu korona döneminde 23-24 kez sınırlı seyirciye oynadım. Yani bir müddet seyirci gördüm. Aşağı yukarı oyunun tepkilerini biliyor gibiydim. Ama hayali seyirciye oynama meselesi tiyatroda bir tuhaf. Sinemada da hayali bir seyirciye oynuyorsun ama bunu bilerek gidiyorsun. Bir mekana gidip o koca mekanın içinde kimsenin olmaması his olarak melankolik bir his. Bir alışma sürecinden sonra oraya uygun da oynayabiliriz gibi geliyor.

  • Oyun esnasında hiçbir tepkinin olmaması nasıl bir şey?

Biraz tuhaf ama benim anladığım kadarıyla bu seyirciye daha tuhaf geliyor. Çünkü tiyatro seyircisi oyuncuyla bağ kurmak istiyor ve bu interaksiyonu da hiç kaybetmek istemiyor. Dolayısıyla bizim için olduğundan daha çok izleyici açısından daha tuhaf bir durum var.

  • Hazırlık açısından herhangi bir değişik var mı?

Ben ilk defa tek kişilik bir oyunda oynadığım için zaten tek kişilik bir oyuna nasıl hazırlanılır anlayamadım. Eskiden ekip arkadaşlarım olurdu onlarla çalışırdık. Tek kişi olunca hazırlanma konusu tuhaf oldu, iş başa düştü.Normalde oyuncu duygu akışının seyirciye geçmesini ister sanırım. Şimdi seyirci ile aranıza bir prodüksiyon ekibi girdi. Hem seyirci hem de siz prodüksiyona güvenmek zorunda kaldınız?

Evet tabii...  Benim yapacağımı yapıp geri kalanı teknikte çalışan arkadaşlarıma emanet etmem gerekiyor. Normal tiyatroda kimse bir şey emanet etmiyor çıkıyor oynuyorsunuz, size bağlı bir performans oluyor. Burada güven meselesi devreye giriyor. Ben doğru oynadığımda onlar tarafından doğru aktarılacağına inanıyorum.

  • Online konser ve oyunlar böyle devam edebilir diyor musunuz?

Demiyoruz. Moda Sahnesi fiziksel buluşmalardan yana. Biz sürecin eskiye dönmesini ve fiziksel buluşarak tiyatro yapmayı sürdürmek istiyoruz.

  • Online oyunların maliyetinin düşük olduğu söyleniyor gerçekten öyle mi?

Tiyatro çok maliyetli bir iştir. Oyuncusu, dekoru, kostümü, mekanı, verdiğiniz vergiler, telifler vb ile maliyetli iştir. Her online oyunda bütün bunların hepsini tekrar tekrar yapıyoruz. Maliyetinden bir şey eksilmiyor.  Bir tiyatro mekanı işletiyorsanız maliyeti hiçbir zaman düşük olmaz. Şu anda hiçbir kazanç bu maliyetin üzerine çıkamıyor. 

  • Oyuncu olarak duygusal yönden sizi nasıl hissettiriyor?

Kaybı elbette çok ama dönemi atlatmak için iyi bir çare olarak görüyoruz. Bu yüzden önyargı ile yaklaşmamaya çalışıyoruz. Farklı kesimlere ulaşabilme yeteneği açısından dijitalde olanaklar olabileceğini düşünüyorum. Dönem sağlıklı bir yere geçtiğinde bizim için de bu fikir herhalde sağlıklı bir yere oturur.


ARŞİV