Sanat mı? Tasarım mı?

37 sanatçı/tasarımcının sanat-tasarım alanına dair eserleri Kadıköy’de bir araya geldi. Cevap vermek değil soru sormak olan sergi izleyiciyi kafa karışıklığına davet ediyor.

25 Nisan 2018 - 15:45

Sanatın ve tasarımın sınırlarının belirginsizleştiği günümüz sanat/tasarım dünyasında, Kadıköy’de geçtiğimiz günlerde açılan bir sergi, bu anlaşılmazlığa yeni sorular ekliyor. Adından mütevellit ‘’Muğlak Alan’’ sergisi sanat- tasarım arasındaki muğlak ilişkiyi sorguluyor. Sergide heykel, enstalasyon (yerleştirme), performans, takı, video art alanlarında 37 sanatçı ve tasarımcının 32 işi/eseri yer alıyor. Kimi çocuk gelinleri simgeleyen gelinlikli yorgan işiyle; kimi kadınların ayakta kalma iradesini ifade eden kırmızı ayakkabılarla katılıyor.

10 Mayıs'a dek açık kalacak sergide Ali Atmaca, Aras Yazıcı, Ayşe Nahide Yılmaz, Ayşegül Sağbaş, Ayşen Karakaya, Beksultan Oğuz, Berna Karaçalı, Ceren Emre, Eda Çığırlı, Fazilet Kendirci, Güler Aşık, Gülşen Berber, Hülya Küpçüoğlu, Hüsnü İyidoğan, İlhami Tunç Gençer, Kerem Ariş, Leyla Taranto, Maide Bulak, Mehmet Çetiner, Mekan Space (İpek Kuran- Zeynep Burcu Kaya, Ali İhsan Tokatlıoğlu, Selen Lun), Oral Ünlü, Özkan Işık, Özlem Köse, Rafet Arslan, Sabahat Çıkıntaş, Sada Uslu, Şefik Özcan, Şenol Yorozlu, Tanıl Çokşenim, Umut Altıntaş, Yıldız Doyran,Yücel Kale, Zeynep Dilek Çetiner ve Bubi'nin işleri yer alıyor.

Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi Sanat Galerisi’nde, 19 Nisan’daki açılış günü ziyaret ettiğimiz sergiyi, küratörü Nilgün Yüksel’e sorduk.

  • Bu sergiyi nereden hareketle kurguladınız?

Biz görsel alanlarla sürekli kuşatılmış durumdayız. Aslında oradan yola çıktım. Bu görsellik bombardımanında aslında etrafımızdakileri nasıl es geçtiğimizle ilgili bir fikirdi bu.

 Bir de tabi ki disiplinlerarası’lık çok fazla tartışılan bir mesele son 15-20 yıldır. Mesela bir galeride müzik performansı dinleyebiliyor yahut bir belgesel izleyebiliyorsunuz. Ben sanat tarihçisiyim. Bizler de bu alanda çalışma yaparken biz birçok alanı da göz önünde bulunduruyoruz. Tasarım ve sanat; malzeme anlamında da üretim ve düşünsel boyutta  birbiriyle çok etkilenen, etkileşen yaratıcı alanlar. Hayatımız tasarım oldu. Yani ille de böyle muhteşem bir koltuktan, vazodan bahsetmiyorum, en basitinden plastik bardak da bir tasarım.

Özetle bu sergiyle insanlar hem görmekle ilgili bir şeyleri sorgulasınlar istedim. Hem bizdeki kafa karışıklığına yeni sorular eklemek… Amacım kesinlikte cevaplar vermek değil, bilakis yeni sorular sormak…

  • Amacınız izleyicinin kafasını karıştırmak, öyle mi?

Evet, kesinlikle öyle. Ne kadar çok soru sorarak ve kafası ne kadar fazla karışık çıkarsa bu sergiden, o kadar mutlu olacağım!

  • Peki sergide işi olan sanatçı ve tasarımcıları neye göre seçtiniz?

Sanatçıları tanıyordum tabi ki, tasarımcıların da işlerini biraz biliyordum. Buradaki bazı işleri özel olarak aldım ben sanatçılardan. Yani telefon edip, yıllar önce atölyesinde gördüğüm bir eseri istedim mesela. Ayrıca bir açık çağrı yaptım. O açık çağrıya da başvurular geldi, özellikle genç kuşaktan. Tabi çok memnun oldum sonuçtan çünkü çok güzel insanlarla, çok iyi çalışmalarla karşılaştım.

  • Muğlak Alan sergisindeki eserlerin ortak teması nedir?

Ortak bir temadan bahsedemeyiz. Zaten özellikle bir konu bütünlüğü olsun diye kurgulamamıştım. Sergi biraz da kendi kendini oluştursun diye düşündüm. Öte yandan birbirlerine denk gelen işler oldu. Mesela sergi alanın girişindeki eserler kadın temalı. Çocuk gelinler, tacizler, kadının kimliği, kadının kişiliği vb. Mesela hem iki sanatçıdan hem de bir tasarımcıdan toplam üç ayrı sandalye işi geldi, bu da ilginç bir tesadüf oldu.  Aslında biz bugün ne yaşıyorsak sergide de biraz o oldu.

  • Bu sergiyi 15 Nisan Dünya Sanat Günü kapsamında kurguladınız, değil mi?

Evet. O konu önemli çünkü Sanat Günü, Türkiye’den dünyaya yapılmış bir öneriydi. Bedri Baykam, Leonardo Da Vinci’nin 15 Nisan doğum günü olan 15 Nisan, Dünya Sanat Günü olsun diye çağrı yapmıştı. Bu kabul gördü, şu an dünyada başka ülkelerde de kutlanıyor.  Bu sergi de Dünya Sanat Günü’ne hoş bir saygı duruşu oldu.

  • Sizce bu serginin cazip yanları neler? Yani, mesela şuranda kapının önünden geçen biri neden içeri girip de bu sergiyi ziyaret etsin?

Bir insan herhangi bir sergiye niye gitmeli? Bunu düşünmek gerek önce. Sergi gezmenin kafayı açtığını düşünüyorum. Ruhumuzu zenginleştirmesi de var elbette ama zekamızı da geliştiriyor bence. Bir de görsel sanatların şöyle bir durumu var; sessizce izliyorsunuz. Bu nedenle de sürekli bir şey düşünmek zorunda kalıyoruz. Bir sergi gezmek sizi rutinin dışına çıkartır.  Zihin egzersizi yapmayı sevenleri bu sergiye davet ediyorum.

  • Yani bu sergiyi gezmek için illa sanatla ya da tasarımla alakalı olmaya gerek yok diyorsunuz.

Hayır kesinlikle gerek yok. Bence bir sergi gezmek için çok ilgili olmaya da gerek yok. Bazen insanlar ‘Anlamıyoruz’ diyerek çekingenlikle geziyorlar. Ben hep şunu derim; gelip bakmak, düşünmek bile yeterli. Hatta bazen, aylar önce gördüğünüz bir sergideki bir şey, sizde aniden bir çağırışım yapıp, bir ışık yakabilir.

KADIKÖY’ÜN SERGİ ALANLARI

  • Kadıköy’de yaşayan biri olarak ilçenin sanat hayatı ve sanat izleyicisine de aşinasınızdır. Gözlemleriniz neler?

Kadıköy tiyatro, sinema açısından hep zengindir zaten. Ama sergi anlamında eksiklik vardı. Sergi ziyaretleri için karşı yakaya gidilirdi.  Neyse ki son zamanlarda yeni galeriler açıldı. Yeldeğirmeni’nden başlayıp Şaşkınbakkal’a kadar giden hat üzerinde bir hareketlilik başladı. Daha da artmasını isterim. Bir de Kadıköy’de hareket kolaylığı var. Gün içinde bir sergi izleyip, sonrasında tiyatroya ya da sinemaya, gece de konsere gidebilirsiniz.


ARŞİV