Şarkıların içten ve hüzünlü sesi

Genç müzisyen Manuş Baba, “Ruhani kanatları takıp, Tanrı’ya bir el edip, tekrar yeryüzüne gelmek gibi bir şey benim için müzik…” diyor

03 Aralık 2015 - 16:15
Gökçe UYGUN
Gerçek adı Mustafa Özkan. Tarsus doğumlu, Antalya sahnelerinin tozunu yutmuş, şimdi de İstanbul’a taşınıp ilk albümünü çıkarma hazırlığındaki genç bir müzisyen. Ama herkes onu “Manuş Baba” takma adıyla tanıyor. Özellikle Nazan Öncel şarkılarına yaptığı coverlarla büyük beğeni toplayan Manuş Baba, müziğini anlatıyor…
Öncelikle sizi biraz tanıyalım. Zira müzik dünyasında adınız yeni yeni duyulmaya başladı…
86 yılı Tarsus’ta dünyaya gelmişim. Annem, kıştı, çok soğuktu der o gün için. Bundandır sanıyorum, en çok sonbaharı ve kışı sevmişimdir. Daha yoğun, yüklü bir hikâyesi var bu mevsimlerin bana göre. Evin karşısında bir bahçe, içinde incir, limon, dut ağaçları; bir de annemin nergisleri vardı. Ev, bahçe, Tarsus Tren Garı ve okul arasında bir çocukluktu. Gara simit, şalgam satmaya giderdik mahalleden çocuklar ile. İstanbul’a yerleşeli henüz iki ay oldu. Mevsimin ve şehrin orta yerinde, Tarsus, Antalya’dan, sonra İstanbul’da aramaya devam ediyorum bir şeyleri.
Müziğe ilginiz babanızın size gitar alışıyla başlamış. Bugünlere nasıl ulaştı? Mesela eğitim aldınız mı, müzik için neler yaptınız şimdiye dek?
Tarsus’tan Antalya’ya göç ettiğimiz dönemler zor bir alışma süreci geçirdik. Babamın lisedeyken edebiyat hocası gitar çalarmış sınıfta. Onunda ukde kalmış içinde, kendisi sahip olamayınca, bana almış. Kendimi o enstrümanda buldum. Müzik ile bir şeyler anlatmaya, kendimi ifade etmeye küçük yaşta başladım. Müzik eğitimimi Akdeniz Üniversitesi Klasik Gitar bölümünde sürdürüyorum. Dipsiz bir kuyu müzik, öğrenmem gereken daha çok şey var. Piyasa içinde devam edip, eğitime yoğunlaşmak oldukça güç. Ben yine de elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Bir müzisyen olarak tanınmaya başlamanız bu yıl içinde oldu. Sosyal medyadaki coverlarınız epey dikkat çekti. Nasıl bir hissiyat içindesiniz bu duruma dair?
Antalya’da birkaç yıl kulüplerde sahne aldım. Bu süre içinde evde, odamda kendi amatör kayıtlarımı da yapıyordum. Zamanla bunları paylaştıkça, bazı bestelerim ve coverlarım ile oldukça önemli bir dinleyici dönüşü oldu. Aynı hissiyatı, yoksunluğu, sevinci paylaştığımız dostlar ile bir araya geldiğimizi düşünüyorum. Heyecanlıyım. Birlikte şarkılar söylemek için gizli bir coşku besliyorum. Bunu da paylaşmak için konserlerde buluşmak inanılmaz bir duygu.
Özellikle Nazan Öncel coverlarınız pek meşhur. Nedir bu Nazan Öncel sevgisi?
Türk pop müziğinin gerçek deli kadınıdır Nazan abla. O kadar gerçek ki şarkılarıyla, sözleriyle etkilenmemek mümkün değildi benim için (gülümsüyor).
Cover yapmakta sizi çeken şey ne? Şarkıları nasıl seçiyorsunuz?
Nazan Öncel, Neşet Ertaş, Sezen Aksu, Ahmet Kaya, … O şarkılar, o adamlar, o kadınlar hep oralarda bir yerlerde varlar benim için. Yıllarca severek, anlam yükleyerek dinlediğim şarkılar, türküler çoğu. Yeniden yorumlamak cesaret isteyen bir şey. Şarkılar, türküler hayatımın her alanında varlar ve ben şarkı söylemeyi seviyorum. Yeniden yorumlama aşamasında içimden geldiği gibi davranmayı tercih ediyorum.
Biri sizin için ekşisözlük’te “dünyaya orijinalinden iyi olan coverlar yapmak için geldiğine inandığım müzisyen adam” demiş. Ne dersiniz bu yoruma?
Ne güzel böyle yorumlar duymak, feyz alıyorum. Buradaki iyi sözü biraz endişe verici benim için. Müzik dışında hayatın tam ortasında kendin olarak iyi kalabilmek çok güç. İnsanın mayasında var. Hatalarımızla büyüyoruz. Her zaman iyi kalmaktansa, daha az kötü biri olmayı tercih ederim.
Kendi bestelerinize dair neler söylemek istersiniz?
Anlatabilmenin, anlaşabilmenin en rahat yolu benim için müzik. Yeni bir şarkı yazarken inanılmaz bir ruhani boşluk ve rahatlık hissediyorum. Günümüzde pop olarak görünse de kent türküleri olarak yorumluyorum ben.
Siz, müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Şehre erken inmiş bir karanlık bazen. İnceden yağan bir kar. Yalnız bir yatak. Son bir duble. Nereye çekersek oraya gider bu konu…
Manuş Baba isminin nereden geldiğini sormasam olmaz…
Manuş adını anneannemin küçüklükten yakıştırdığı, takıştırdığı bir isim olarak taşımaya devam ediyorum. Babam hayatımın en önemli rolünü üstlendi hep hayatım boyunca. Ayrıca dünyaya ilk kez baba diyerek seslenmişim. Böyle bir anlamı var Manuş Baba’nın.
İstanbul’a, müzik sektörüne fiziken de yakın durmak için mi taşındınız?
İstanbul’da müzikle uğraşan biri sektörün merkezinde ya da çevresinde yer alıyor zaten. Herkes burada çünkü. Antalya’dan bunu yürütmek güç oluyordu benim için. Bu nedenle İstanbul’a taşındım.
İstanbul adında bir şarkınız var. Bu şehre dair hislerinizi sorsam…
Buram buram ilham veriyor bana. Çıkıp deli gibi bilmediğim sokaklarda dolaşıyorum şu ara. Daha önceleri birkaç günlüğüne iş ya da tatil amaçlı geliyordum. İki ay oldu taşınalı. Henüz alışmaya çalışıyorum diyebilirim. Bu şehirde yaşamak ilginç bir deneyim.
Müzikal anlamda varmak istediğiniz bir üst nokta gibi bir amacınız var mı? Yani nasıl ilerlemek arzusundasınız bu yolda?
Müzik benim için çok önemli bir konu ama hayatımda daha önemli başka değerlerim de var. Erdemli, anlayışlı, ahlaklı biri olmak, hor görmemek, doğayı korumak… Hiçbir an birbirine benzemediği kadar aldığımız nefes bile değişiyor. Kendimi en iyi şekilde ifade etmeyi istiyorum. Bunu da en iyi müzikle yapabildiğim için sonsuz bir evren şimdilik önümdeki zaman.
Etiketler; Manuş Baba

ARŞİV