Tiyatro tutkunlarından oluşan Direklerarası Seyircileri, şehrin tiyatrolarındaki oyunları kendi ‘haz kriterleri’ne göre değerlendiriyor. Halk jürisi, 18 yılda 1200’ü aşkın seyircinin kişisel değerlendirmesiyle onlarca tiyatroya yüzlerce teşvik ödülü verdi.
Her an her tiyatroda olabilirler, bilemezsiniz. Çünkü İstanbul’un her noktasındaki tiyatroları ziyaret ediyorlar. Oyunları dikkatlice izleyip notlar alıp raporlarını hazırlıyorlar. Sonra da bir araya gelip, haz kriterini ölçüt alarak eleştirel olmayan seyirci bakış açısıyla ‘sezonun en iyilerini’ belirliyorlar.
Tam 18 yıldır hiç aksatmadan, bilfill devam eden Direklararası Seyirci Ödülleri’nden bahsediyoruz. XVIII. töreni 15 Nisan’da Kozyatağı Kültür Merkezi’nde yapılan bu oluşumda, jüri, ‘tiyatro profesyoneli’ değil ‘sıradan seyirci’. Bu seyirciler sezon boyu oyunları izleyip, seyir sırasında aldıkları haz duygusunu ölçüt alarak, eleştirel olmayan seyirci bakış açısıyla değerlendirme ve ödüllendirme yapıyorlar.
Adını 19. yüzyılda eğlence, kültür, sanat etkinliklerinin merkezi olan Şehzadebaşı’ndaki ‘Direklerarası’ndan alan Direklerarası Seyirci Ödülleri, ‘sanat iltifat gördüğü toplumlarda gelişir’ anlayışını benimsiyor. Kurucusu, Kadıköylü tiyatro tutkunu Ömer Şahinbaş’la görüştük.
İktisatçıyım, 1999’da emekli oldum. Opera, bale, tiyatro severim, 53 senelik ‘sahne seyretme’ hayatım var. Ödül almış bir tiyatrocu arkadaşım bir gün bana geldi ve bu işlerin hep ahbap- çavuş ilişkisiyle yürüdüğünden yakındı. Sen bir halk jürisi kursana’ demesiyle başladı her şey. “Halk jürisi” ya da “seyirci” olgusu ile oyunları değerlendirme ve ödüllendirme sistemi Türkiye’de ilk ve tek kurum olarak “Direklerarası Seyircileri” başlatılmış oldu. O gün bugün, 18 yıl oldu.
Tiyatronun gelişmesine katkı sunmak… 2007'den beri Anadolu'da ödül verdiğimiz hiçbir tiyatro kapanmadı. Bu ödüller belki bir ‘Oscar’ ödülleri değil, bunlar teşvik ödülleri. Diğer tiyatro ödülleri, genel olarak sanat kurumları, ticari kuruluşlar ve aileler tarafından veriliyor. Bizimkisi ise tiyatro profesyonellerinin değil, seyircinin/halkın gözünden gelen ödüller.
270 OYUN İZLENİYOR
Ortalama 80 kişilik bir seyirci ekibimizle (ki öğrencisinden ev kadınına dek farklı yaş ve meslek gruplarından tiyatroseverlerden oluşuyor) bir sezonda ortalama 270 oyun izliyoruz İstanbul’da. Türkiye genelinde ise bu rakam 400’lere çıkıyor. Bir oyunun değerlendirmeye alınabilmesi için en az 16 üyemiz tarafından izlenmiş olması gerekiyor. Direklerarası seçici kurul üyeleri, sahne sanatları ile doğrudan emek, eğitim ve ticari ilişki içinde bulunmayan tiyatro tutkunlarıdır.
Bize künyesini/programını gönderen, bilet fiyatı konusuna anlaşmaya vardığımız tiyatroları oyunlarını izliyoruz. Oyunların tarihleri bize ulaşınca ilan ediyoruz, isteyen istediği oyunu izlemeye gider. Şunu vurgulamak isterim ki Direklerarası Seyircileri sadece popüler oyunları izlemiyorlar. Sezon boyunca İstanbul’ da sahne açan tüm oyunları seyretme gayreti içinde olurlar. Genel Kategorilerde değerlendirmeler yanında genç yetenekleri, yenilikçi yaklaşımları, ümit veren genç ekipleri, özgün oyunları, farklı metinleri keşfetmeye çabalarlar.
Devlet Tiyatrosu ve Şehir Tiyatrosu’nun bilet fiyatlarının ortalamasını alıyoruz. Özel tiyatroları da o fiyattan izliyoruz. Yani bunu kabul eden tiyatroların oyunlarını izliyoruz.
2007’den itibaren İstanbul dışındaki tiyatroları, 2010’dan itibaren KKTC tiyatrolarını, 2014 yılından itibaren de yurt dışındaki tiyatroları (takip edilebildiği ölçüde) kapsıyoruz. Yani Türkçe oyun oynanan her yerde temsilcilerimiz var.
EN AZ 40 OYUN
Jüri üyesi adayları bize [email protected] adresinden bir mail atabilirler. Size bir “Aday Bilgi Formu” dosyasını göndereceğiz. Aramıza katılıp / katılamayacağınıza dair size dönüş yapacağız. Sonra da size oyunları izlerken nelere dikkat etmeniz gerektiğine dair bilgilendirme yapıyoruz. Şunu vurgulamak isterim ki Direklerarası Seyircileri, katılımcılarına ve yakınlarına ucuz oyun seyretme olanağı sağlayan bir topluluk değil! Etkin bir kıyaslama ve değerlendirme yapabilmesi için bir sezon boyunca bir seyircinin en az 40 oyun seyretmesi gerekiyor. İzlediği oyunlarda beğendiği/beğenmediği yönler hakkında tarafsız yorum yapabilmesi, raporlaması, sezon başı ve ortası yapılan istişare toplantılarına ve özellikle sezon sonu değerlendirme toplantısına katılması gerekiyor.
‘’ÇOCUK OYUNU CİDDİ İŞTİR’’
Hazırladığımız “Çocuk Oyunları Deklarasyonu”muzdaki kriterlere uygun olarak yürütüyoruz bu süreci. Amacımız ‘sertifikalı çocuk tiyatroları’nın sahnelerde olabileceği bir alt yapının oluşmasını sağlamak.
Aslında bu fikir benim torunum ve onun arkadaşlarıyla sohbetlerimden ortaya çıktı. Şimdiki neslin algısı ve ilgi alanları çok farklı, çok ileride. Bu zamane çocuklarına didaktik oyunlarla bir şey öğretemezsiniz. Yani evreni, uzayı konuşan bu teknolojik çocuklara, diş fırçalamayı tiyatroyla öğretemezsiniz ki zaten bu tiyatronun değil ebeveynin, okulun görevidir. Bu çocukların kafalarını, ufuklarını açacak oyunlara ihtiyacı var.
Bugün okullarda genelde, Okul Aile Birlikleri'nin para kazanmak için getirdiği kötü oyunlar oluyor. Çocuk oyunları, yeni mezun tiyatroculara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir, tecrübeli oyuncular tarafından oynanmalı. İsveç Norveç Danimarka gibi İskandinav ülkelerinde çocuk oyunlarının oyuncuları 50 yaşın üzerindedir. Oysa bizde kendi çocuğu bile olmayan gençler oynuyor! Oysa devlet ve şehir tiyatrolarının A sınıfı oyuncularının rol alması gerekir. Ama onların egoları çok yükseklerde olduğu için çocuk oyunu oynama istemezler.
Tek bir önerim var tiyatro seyircisine; beklentinizi iyi belirleyin. Yani ne tarz bir oyuna gideceğinizi iyi belirleyin. Komedi isterken dramaya giderseniz beğenmezsiniz tabi. Tiyatro izlemeye başlarken kendinizi tatmin edecek oyunları tercih etmek önemli. Sonra zaten izleyiciliğiniz geliştikçe her türlü oyuna izlersiniz.
Evet. 55’li yıllarda Taksim Sahne’sinde bir oyun izlemiştim. O zamanlar 12-13 yaşlarında bir çocuktum. Oyunun adını hala unutamıyorum; Hayal Dünyası Arsaları… Benim için en güzel oyun oydu…
KADIKÖY SEYİRCİSİ YENLİK PEŞİNDE
Önce şunu belirteyim biz klasik yapılardan ziyade ortaya yeni çıkmış olan alternatif (ben onlara underground diyorum) tiyatroları takip ve teşvik etmeye gayret ediyoruz. Bence oralarda ufuk açısı oyunlar var, klasiklerde bu yok. Mesela Shakespeare, ufuk açmaz, tam tersine durum tespiti yapar.
İşte bu underground tiyatrolardan Kadıköy’de bolca var. İçerik bakımından iyi direniş gösteriyorlar. Fakat çoğu alt katlarda olan bu tiyatroların rutubet ve koku gibi fiziki bir sorunu var maalesef. Buna rağmen kendi seyircilerini de oluşturdular.
Şunu da bilhassa belirteyim ki biz bulvar komedilerine karşıyım. İstanbul'da onlara hiç ödül vermiyoruz. Tek istisnası Kadıköy'de Akla Kara Tiyatrosu. Çünkü onlar doğru yapıyor.
Kadıköy seyircisi elbette ki başkadır. Burada yaşayanın verdiği oy başkadır, gittiği meyhane başkadır, komşuluk ilişkileri başkadır… Burası zaten bambaşka bir yerdir. Kadıköy seyircisi; kitap okuyup film izleyen, açık görüşlü bir kitle olduğu için, onlar bu yeni tiyatroları, yeni akımları sahiplenir. Ve o demin bahsettiğim kokuya rağmen gidip izlerler.
Ayrıca Kadıköy Belediyesi de kendine özel bir tiyatro kurmak yerine bütün tiyatroları desteklemeye çalışarak çok iyi bir iş yapıyor. Mesela yazın yapılan tiyatro festivalinde, halkın farklı kesimlerine hitap edecek, farklı türlerde seçimi oyunlardan oluşan gayet güzel bir program oluyor. Ben çok başarılı buluyorum.