Sevgi Soysal ve Gülten Akın Kadıköy’de anıldı

Kadıköy Belediyesi ile Türkiye Yazarlar Sendikası’nın düzenlediği “Bir Şair, Bir Yazar” etkinliğinde Sevgi Soysal ve Gülten Akın anıldı

21 Kasım 2025 - 11:26

Kadıköy Belediyesi ve Türkiye Yazarlar Sendikası iş birliğiyle gerçekleşen “Edebiyat Matineleri”, 11 Kasım’da Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde “Bir Yazar, Bir Şair” temasıyla düzenlendi. Etkinlik, Türk edebiyatının kadın özgürlüğü ve toplumsal mücadeleye ses olmuş iki önemli ismi, Sevgi Soysal ve Gülten Akın’ı anmak amacıyla düzenlendi. 

Yoğun katılımın olduğu etkinlikte kitaplardan bölümler okundu, Gülten Akın’ın şiirlerinden bestelenmiş şarkılar seslendirildi.

“EZİLENLERİN SESİ OLDU” 

Etkinlikte konuşan Feridun Andaç, Gülten Akın’ın yaşamı ve şiir serüvenini anlattı. Andaç, Akın’ın şiirlerinin gerçeklerden ve halkın yaşamından beslendiğini şu sözlerle ifade etti: “Gülten Akın, ezilenlerin sesi oldu. Çocukları, kadınları ve yollarda telef olanları yazdı. Antalya’da bir otelin duvarında okuduğum, tarihsel bir destan çalışmasının parçası olan dizeler hâlâ aklımdan çıkmaz: ‘Uyuyan çocuklar uyandı / Uyandı Ahır Dağları / İçindeki su uyandı / Fransız uyandı, Ermeni uyandı…’ okuduğum an, Akın’ın şiirlerinin ne denli derin ve direngen olduğunu bana hissettirdi. Anadolu’yu dolaşması, halkın yaşamına tanıklığı ve gözlemleri, onun şiirlerinin temelini oluşturdu. Bu dönemde yazdığı Rüzgâr Saati, Kestim Kara Saçlarımı, Sığda ve Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı, hem bireysel deneyimlerden hem de toplumsal acılardan besleniyor ve şiirlerini hem evrensel hem yerel kılıyor.”

GÜLTEN AKIN’A MEKTUP

Gülten Akın’ın hayatı ve şiirlerinde Anadolu’yu dolaşarak halkın yaşamına dokunduğunu anlatan Dilruba Nuray Erenler, Akın’a yazdığı mektubu okudu: “Sevgili Gülten Akın şair anam merhaba. Şavşat, Alucra, Gevaş, Haymana, Kumru, Gerze, Maraş ve yeniden yeniden Ankara’yı dolaştınız. Biz oralardan derlediğiniz sözcüklerin ete kemiğe bürünmüş halinden öğrendik ki Alucra'da ellerin kapı tokmaklarına yapışık kaldığını, geceleri okuma yazma bilmeyen sınıflar dolusu kadına gaz feneriyle okuma yazma öğrettiğinizi. Van Gölü kıyısında Gevaş’ta sığdaki şiirlerden Süphan’a karşı Artos Dağı’na yaslı ipek yolu üzerindeki o yerdeki onurlu yoksulu, is kokan çocukları, dil bilmez insanları anlatmıştınız… 1951'de yayınlanan ilk şiirinizden bu yana, bunca yıl boyunca şiir dünyasındaki varlığınız kesintisiz sürmekte. Anadolu'dan gözlemlediklerinizi dışlananlara, ezilenlere, yok sayılanlara, sesini duyuramayanlara, güçsüzlere, ötekilere duyduğunuz yakınlık ve duygudaşlıkla ördünüz… Şiir bizim eski suç ortağımız.” 

“ÖZGÜRLÜK VE ADALETİN SESİ” 

Etkinlikte Sevgi Soysal’ı ise Fatoş Öcal anlattı. Öcal, yazılarından parçalar okuyarak Soysal’ın yaşamı ve eserlerini katılımcılara aktardı. Konuşmasında Öcal, “Sevgi Soysal, baskılara ve tutuklanmalara rağmen yazmaktan vazgeçmedi. Onun eserlerinde özgürlük ve adaletin sesi var, her kelimesi bir direniş ve cesaret taşıyor. Yazıları, düşünsel bir temele dayanır ve hep insanı merkeze koyar. Okuduğumuz öykülerde, kadınların ve ezilenlerin sesi net biçimde duyuluyor. Her cümle, hem kişisel hem de toplumsal bir sorgulama içeriyor. Onu dinlerken hem geçmişi hem bugünü görüyor, yazının gücünü ve cesaretini hissediyoruz.” dedi.

“HER SATIRINDA ADALET ARAYIŞI VAR” 

Öcal, Soysal’ın baskı altında olduğu dönemdeki tavrını ve yazısal duruşunu, eserlerinde anlattığı toplumsal cinsiyet eleştirisi ile özgürlük ve adalet vurgusunu şu sözlerle anlattı: “Sevgi Soysal’ın yazıları sadece edebiyat değil aynı zamanda bir tarih ve hafıza alanı. Onu okumak, dönemin zorluklarını, cesaretini ve mücadele ruhunu hissetmek demek. Soysal, 1970’li yıllarda yaşadığı tutuklamalar, işten çıkarılmalar ve baskılara rağmen yazmaktan vazgeçmedi. Yürümek, Bakmak, Kabul Günleri ve Venüslü Kadınların Serüvenleri gibi eserlerinde bireysel ve toplumsal özgürlükleri, kadınların yaşadığı baskılari ve politik mücadeleyi açık biçimde işledi. Her satırında insanın özgürlüğü ve adalet arayışı var. Her paragrafında bir yaşam öyküsü gizli.”

 


ARŞİV