"Seyirciyi tokatlıyorum"

Hayata ve gündeme dair sivri eleştirilerde bulunan ‘’Han-gi Şeyler?’’ oyunuyla sahnelerde olan ilk kadın meddahlardan Neslihan Ekim, “Gerçekleri duymak isteyen buyursun gelsin…” davetinde bulunuyor

14 Aralık 2023 - 11:05

Geleneksel ortaoyununun, Batılı anlamdaki tiyatro ile karışımından meydana gelen bir tiyatro dalı olan tulûat tiyatrosunun modern temsilcilerinden yazar, yönetmen ve oyuncu Neslihan Ekim, ‘’Han-gi Şeyler?’’ oyunuyla sahnelerde. Kel Hasan Efendi geleneğinden gelen kadın meddah olarak sahneye çıkan Ekim, ‘orantısız güldürü’ tarzındaki oyunda, geleneksel Türk sahne sanatlarını modern seyirciyle buluşturuyor. 

Kadıköy Emek Tiyatrosu’nda 18 Aralık’ta sahne alacak olan Neslihan Ekim, sorularımızı yanıtladı. 

  • Tiyatro geçmişiniz nedir, sizi tanıyalım.

1988’de İzmir'de doğdum. Tiyatroya Bursa'da Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosunun çocuk ekiplerinde başladım. İstanbul'a geldiğimde ilk önce Müjdat Gezen'in asistanlığı yaptım, daha sonra Kadir Has Üniversitesi Oyunculuk bölümünü kazandım fakat maddi imkansızlıklar nedeniyle devam edemedim. O dönemde Yıldız Kenter'in kurmuş olduğu Akademi Kenter adlı okulda, Kenter ekolünden yetişmiş değerli hocalarla çalışma fırsatım oldu. Eş zamanlı olarak Ferhan Şensoy'un Nöbetçi Tiyatro sınavını da kazanmıştım. 2007-2008 arası, iki büyük ustanın kanatları altında geçen, iki farklı tiyatro biçimini öğrendiğim bir dönemdi. Sonra Ortaoyuncular'a alındım. O yıllarda alternatif mekanlar, postmodern tiyatro denemeleri yeni yeni başlamıştı. O rüzgârın etkisiyle, ustamdan destur alarak kendi tiyatromu kurdum. Bir taraftan da çocuk tiyatrosu yapmaya, yazmaya ve İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturgi Bölümü’ndeki eğitim hayatıma devam ettim. 

  • Oyunun tanıtımındaki  “ilk kadın meddah” iddialı bir tanım. Bunun sağlamasını nasıl yaptınız? 

Tanımda hata var. Ben hiçbir zaman ''ilk kadın meddahım'' demedim. Meddahlık çok eski bir gelenek. Orta Asya şaman törenlerinden evrilerek ozan/aşık geleneğine, oradan da hikâye anlatıcılığı olarak bildiğimiz günümüzdeki anlamına ulaşan bir tanım. İlk kadın meddah olmam zaten mümkün değil. Fakat meddahlık geleneğinin farklı temsiliyetleri var. Kel Hasan Efendi geleneğinden, yani o temsil biçiminden gelen ilk kadın meddah evet benim. Ustam Ferhan Şensoy çünkü...

“STAND-UP, ASLINDA MEDDAHLIK”

  • Meddahlık geleneğinin, güncel tiyatrodaki yeri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sanatın Batı merkezli algılanmasına karşıyım. Kendi geleneklerimizin devam etmesi, kendi içinde gelişmesi gerekli. Meddah, Karagöz, Ortaoyunu, Köy Seyirlikler, Taziye Törenleri gibi tiyatronun ruhuna ve yapısına ilişkin çok zengin bir geleneksel alt yapımız var. Globe Theatre nasıl Shakespeare'e sahip çıkıyorsa bizim de kendi tarihimize, sanatçılarımıza sahip çıkmamız gerek. Stand-up dedikleri şey de meddahlık özünde. Neden İngilizce tanım kullanma ihtiyacı? Bir anlatıcı ha meydanda anlatmış hikâyesini, ha sahnede, ha barda... Meddahlıktır bunun adı. 

  • “Han-gi Şeyler?’’oyununuzun tek kişilik bir oyundan farklı olarak meddahlığı yansıtan hangi özellikleri var? Yani kendinize neden oyuncu değil de meddah diyorsunuz?

Dramaturgi yapısını meddahlık formunda tasarladım çünkü. Şaman ayini ile açılıyor sahne, klasik meddah girizgahı ile devam ediyor. Beyoğlu'nda yaşayan Hangi Hanım seyirciye, seyircinin hikayesini anlatıyor. Bendir ve kopuz gibi geleneksel enstrümanlar kullanıyorum, ozan/aşık formunun bir yansıması olarak. Neslihan Ekim olarak evet, ben bir oyuncuyum. Fakat bu oyunda oyunculuk anlamında bir karakter yaratımı söz konusu değil. Belirli tiplemeler, taklitler var. Meddahlığın gerekliliklerini uyguluyorum.

“GERÇEKLERİ DUYMAK İSTEYEN GELSİN”

  • Seyirci oyununuzda ne bulacak/görecek/hissedecek mesela?

Bir tiyatro oyunu izlemeyecekler. Karşılıklı dertleştiğimiz bir oyun. Ortak dertlerimizin, sancılarımızın altında yatan nedenleri anlatıyorum. Genelde ülkedeki siyaseti tek yönlü görmek ve taraf olmak gibi bir sorunumuz var. Atatürk'ün ilkelerinin bile içi öylesine boşaltılmış durumda ki kavram karmaşalarının içinde geneli göremiyoruz. Milliyetçiliği, ırkçılıkla karıştırıyoruz örneğin. Hangi Hanım geneli gördüğü bir yerden ironiler yaratarak anlatıyor hikâyesini. Ve en önemlisi hiç kimsenin dokunmaya cesaret edemediği din meselesi, kimlik sorunu gibi olgular da var. Gerçekleri duymak, gerçekler üstüne düşünmek isteyen buyursun gelsin…

“TEK SORUN EKONOMİ DEĞİL”

  •  Meddahlık geleneğinin kurucusu Kel Hasan aslında imkansızlıklar nedeniyle sahneye tek başına çıkmış ilk olarak. Peki ya siz? Bu soruyu ülke şartlarında tiyatro yapan bir kadın tiyatrocu olduğunuz için özellikle soruyorum…

Benim sahneye çıkma nedenim artık bu sistemin içinde derdimi anlatacak bir yol arayışımla ilgili... Ülke şartlarında tiyatro yapmak hep zordu ama asıl zorluk maddiyatla ilgili değil. Evet, o konuda da çok zorlanıyorum. Çocuk tiyatrosundan kazandığımı bu oyuna yatırıyorum. Seyirci az. Ekibimin yevmiyesini, sahne kiramı cebimden veriyorum. Kolay değil evet ama şikayet de edemem. Bu mesleğin doğası bu. Kimse bana ''tiyatrodan zengin olacaksın'' demedi. Tiyatrodan zengin olan da yoktur. Tiyatrocuların çoğu, tiyatrodan kazandığını yine tiyatroya yatırır. 

  • O halde neyde zorlanıyorsunuz asıl?

Asıl zorluk ülkenin üstüne sinen karanlık... Sanat, otosansür ve sansürle yapılır hale geldi. Seyirci de azalıyor bu yüzden. Çünkü zaten, sosyal mecralarda istediği gibi konuşamayan seyirci, gelip izlediği oyunlarda biraz olsun onun söylemek isteyip söyleyemediği şeyleri duymak ve rahatlamak istiyor. Bu ülkedeki tiyatronun katarsisi politik olandaydı. Şimdilerde katarsisi prodüksiyon tiyatrolarında yani görsel estetik hazda arayan bir seyirci yarattık. O yüzden seyircim olsa da olmasa da direnmeye ve oynamaya devam edeceğim. Oyundan çıkan seyircilerin genel yorumu ''Gülemedik bile, çok sert geldi'' oluyor. Güldürmek için çıkmadım çünkü sahneye, gülünecek halimiz kalmadı çünkü. Biraz tokatlıyorum diyelim. Ofansif, orantısız, sansürsüz bir güldürü diyorum ama kahkaha yumruk olup oturuyor. Seyircinin o tam gülecekken aldığı nefesi duymak benim için çok kıymetli. Ortak bir nefes alma ihtiyacımız var. Tek zorluk keşke ekonomi olsa... 

  • Meddahlık deyince akla kavuk geliyor.  Malum en Şevket Çoruh’ta. Peki neden kadınlara verilmiyor bu kavuk hiç? Ne düşünüyorsunuz bu konuda?

Bedia Muvahhit' e kadar zaten kadınların sahneye çıkması yasaktı. Sonra uzun süre vesika ile çıkmışlar. Türkiye'de kadın olmak başlı başına bir konu iken, kadın meddah olarak kavuk beklemek biraz absürd olur. Ferhan hoca çok istiyordu kavuğun bir kadına verilmesini. İlla erkeğe verilecek diye bir kaide yok çünkü ama kavuklu olmak için pişekarınızın da olması lazım. Meddah kendi başına bir gelenek, kavuk başka bir gelenek aslında karıştırmamak gerekli. Kendi tiyatronuzun olması, şehri komik olmak, politik olmak gibi bir sürü şartı var kavuğun. Şevket Çoruh kavuğu daha yeni aldı. O devretmeye karar verdiğinde ben nerede ne yapıyor olurum bilemiyorum ama benim de gönlümden geçen -ben veya bir başkası fark etmez-, kavuğun bir kadına devredilmesi...

  • Son söz olarak ne söylemek istersiniz?

Her oyunda haftalık gündemleri yorumluyorum. Seyircilerimiz, karşılarına çıkan her türlü saçma haberi tiyatrovira2023 Instagram sayfasına gönderebilirler.

 

ARŞİV