"Şiir kıskanç bir şey"

Şiirleri ve kitapları birçok dile çevrilen Aba Müslim Çelik’in son şiir kitabı Yeldeğirmeni Süit’i yayımladı. Şiirlerinde Kadıköy’den izler olan Çelik “ Kadıköy’de derin bir tarih var” diyor

08 Aralık 2023 - 15:28

1952 yılında, Erzincan Erân köyünde doğan Aba Müslim Çelik, emekli Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni. Asıl adı Müslüm Çelik olan yazar 2017 yılından sonra ‘Aba’ ön adını kullanmaya başladı. Çelik’in şiirleri, ikisi kitap bütünlüğünde olmak üzere; İngilizce, Fransızca, Arapça, Almanca, Bulgarca ve Çince’ye çevrildi. Biri kendisi tarafından olmak üzere, üç şiiri bestelendi. Yapıtları toplamda 39 kez basıldı. Türkiye Yazarlar Sendikası’nda iki dönem genel sekreter ve Genel Başkan yardımcılığı yaptı ve bir çok ödülün sahibi. Çelik’in son kitabı  ‘Yeldeğirmeni Süit’i  Tekin Yayınevi etiketi ile okurla buluştu. Çelik ile Kadıköy’den bir çok izler taşıyan kitabını konuştuk.

“İÇTEN GELMESE ÜRETMEM”

- Şiir söylemeye başladığında çok küçükmüşsünüz, ayrıca şiir okumak yerine neden söylemeyi tercih ettiniz?

Hatırladığım kadarıyla şiir hayatıma 7-8 yaşlarındayken girdi. Sözlü kültürün etkisinde yetiştim. Biliyorsunuz Anadolu’da sözlü kültür çok yaygındır, ağıt yakılır. Annem de kendiliğinden mâni üretirdi, biz de onlara ‘alagöz’ ya da özellikle Erzincan’da ‘fijenk’ deriz. Annem bana bir ‘ayak’ verin derdi, yani uyak ya da kafiye isterdi ve mâni söylemeye başlardı. Ben de mâni söylüyordum, tabii öyle içten gelmese bir yetenek olmasa üretemem. Sonra yazmaya başladım. 

-İlk şiiriniz ne zaman yayınlandı?

1960’ların ortasında, Antakya Samandağ’da ortaokul öğrencisiyken duvar gazetesinde şiirim el yazısıyla ilk defa yayınlandı, o gece heyecandan uyuyamamıştım. O dönemde Erzincan’dan tek başıma okumaya gitmiştim Samandağ'da, memleket ve anne özlemi duyuyordum, onu kaybetmiştim öksüzdüm. 

Basılan ilk şiirim; harita teknik memuruyken, 1971 yılında Bingöl depreminin üzerine kaleme aldığım, “Bu umut şehrinde sana en acıklı mektuplarımı yazdım” sözleriyle başlayan şiirim Bingöl yerel gazetesinde yayınlandı. Kitabımın yazar hakkında bölümündeki, “Babası Zaza ve Azeri bir anadan doğma, yeşili bol, ela gözlü Keje’sini yitirdi. O gün bugün sapsarı, beline kadar uzun saçları dolanıp kaldı boynuma” sözleri açıklıyor şiiri kime yazdığımı. 

EDEBİYAT İLE YARDIMCI OLMAK

-Haritacılıktan sonra Edebiyat Bölümü’nü okumaya nasıl karar verdiniz?

Bingöl’de yer yüzünü ölçüyordum ama aklımda hep şairlik, edebiyat ve öğretmen olmak vardı. İlkokulda, Köy Enstitüsü mezunu bir öğretmen tarafından yetiştirildim ve ben de insan yetiştirmek istiyordum. Bursa’ya gittim ve Türkiye genelinde, Eğitim Enstitüsü’nün sınavını kazandım, Türk Dili Edebiyatı bölümünü okudum. Hatta Bursa Ahmet Vefik Paşa Devlet Tiyatrosu’nda oyunculuk yaptım, Kenan Işık ve Cihan Ünal da vardı. Başka uğraşlarım da oldu; sesim güzeldi türkü söyledim, boks yaptım ama bana göre değildi. Sonradan öğrendim, şiir o kadar kıskanç bir şey ki roman yazmanızı başka sanat dallarıyla uğraşmanızı bile kıskanıyor, bir bakarsın ki başka bir şey olmuşsun. Şiir kuma kabul etmiyor. O yüzden 1971 ile 1981 arasında şiir yayınlamadım. 

Oyunculuğa devam etmememin sebebi, aktör ünlenince kendini kurtarıyor ama gençliğe öğretmen lazım, edebiyat ile başkalarına yardımcı oluyorsun.  

“20 RESMİN 18’İNE ŞİİR YAZDIM”

-Şiir kitaplarınıza yabancı dil çevirisi teklifi geldiğinde ne hissettiniz?

Şiirin ne kadar başarılı çevrilirse çevrilsin, en başarılı çevirinin bile yüzde 100 olmayacağını biliyorum, ama bu hiç çevrilmesin anlamına gelmez. Daha önce başka şiirlerim, tek tek çevrilmişti ama kitap olarak değil. İlk çevrilen kitabım Aslı’nın Kanat Alıştırmaları İçin. 2013 yılında Aslı Akyüz’ün Kuzguncuk’taki resim sergisine gitmiştim, o bana ilham oldu ve şiirler gelmeye başladı. 20 resmin 18’ine şiir yazdım, tabloların Egemen Berköz tarafından fotoğrafı çekildi ve renkli bir şekilde şiirlerin yayında çeşitli dergilerde yayınlandı, üç sanat bir arada oldu; resim, şiir ve fotoğrafçılık. 

Bu şiirleri kitaplaştırma gibi bir düşüncem de yoktu, yazdım dergilerde yayınlandı, kitap yapmayı hiç istemiyordum. Sonra bir yayıncı çıktı “bu çok masraflı ama ben bunları basarım” dedi, çünkü renkli basmak masraflı. Aradan bir iki sene geçti kitap basıldı, ardından Sakine Erus çıktı ve Almanca’ya çevirmek istedi, sonra da şair Yüksel Pazarlı, “Çevirilere şair gözüyle bakarım” dedi, böylece kitap iki çevirmenle çevrildi. Heyecan ve mutluluk yaşadım. Paris’te Kavala Son Prelüd ise ikinci çevrilen kitabım, Fransızca’ya çevrildi. 

“KADIKÖY’DE TARİH VAR”

-Yeldeğirmeni Süiti nisan ayında ilk basımını yapmış. Şiirlerinizde Kadıköy’den izler ve sokaklar var, şiirlerinizde Kadıköy’ü kullanma motivasyonunuz ya da ilhamınız nereden geliyor?

Ben tematik çalışmayı çok seviyorum, konu bütünlüğü olan tema etrafında şiir oluşturmak. Örneğin İstanbul için; İstanbulotus, Kuzguncuk Bostanı’nda Şiir Okuyan Sincap ve Yeldeğirmeni Süiti olmak üzere şiir kitaplarım var. İstanbulotus, Bizans’tan kalan Suriçi hakkında. Bu kitap İstanbul üzerine yazılan tek şiir kitabı olabilir. Kuzguncuk’ta çok kültürlülüğün izleri var, kilisede çan çalıyor camide ezan okunuyor, aynı durum Yeldeğirmeni’nde de var. Kadıköy’de derin bir tarih var, Khalkedon körler ülkesi. Üçleme yapmayı da seviyorum, Bursa için; adları Bursa Lirikleri, Gölyazı Masalı ve Bursa’da Bir Dalın Güneş’e Uzaklığı olmak üzere şiir kitaplarım var. Yeldeğirmeni Süiti ile İstanbul üçlemesi tamamlandı. 

- Küçüçek, Silgi izi ve Kuzguncuk Bostanı’nda Şiir Okuyan Sincap, çocuklar için yazdığınız şiir kitabı. Çocuklar için şiir yazarken özellikle dikkat ettiğiniz noktalar var mı? 

İnsanlar yaşamı boyunca çocukluğunu yaşar, çocukluk gökyüzüdür, hiçbir yere gitmez. Onlara yazmak için de çocuk dünyasını ve ruhunu bileceksin. Öğretmenken, lise öğrencileriyle çalışırdım ama çocuk ruhuna yakınım. Çocuğun gözüne şiirle nasıl girilir biliyorum. Çocuklara felsefe dayatamazsın, olabildiğince somut ve yalın olması gerekiyor. Çocuğa yanlış iletiler vermeyeceksin. Hepsi ilham ve esinle oluyor, kurmaca bir şey yok. 

YAZARLARA ATFEDİLMİŞ ŞİİR KİTAPLARI

Aba Müslim Çelik’in; Nazım Hikmet için yazılan tek şiir kitabı olan, Nazım Hikmet Yahşi Güzel, Behçet Necatigil için 2008 yılında çıkan ve Cemal Süreyya Yaşam Boyu Onur Ödül’ünü kazandığı Necatigül, Yılmaz Güney için Fransızca çevirisi de bulunan, Paris’te Kavalla Son Prelüd, Cemal Süreyya için Cemal’ın Türküsü, Fazıl Hüsnü Dağlarca için Dağlarca’yla Türkçe Katında kitapları bulunuyor. 

YELDEĞİRMENİ SÜİTİ’NDEN

Şuncağız bir yer

bir yanı İskele Sokağı,

kedi, köpek, insan, serçe

gök başımın üstünde. Hoş karşılanır mı

salıncakta sallanmak dururken

bir çocuk duvara tırmanmak istese?

yavrum, orası iyi de

ikinizi yan yana koyunca

neyi görüyorum dersin?

genciken kıyılan bir gülü

hah! annee, o benim işte!..

araya giren

 

ARŞİV