85 yıllık ömrünün 41 yılını Kadıköy’de geçiren ve bu kentin şiirine ilham kaynağı olduğunu söyleyen şiirin harika çocuğu Arif Damar’ı, ölümünün birinci yılında anıyoruz...
Tam 70 yıl hiç durmadan şiir yazdı. “Ben yaşlıyım ama ihtiyar değilim. Hâlâ şiir yazıyorum. En son bir şiir yazdım, lodosa karşı yürüyen bir genç kızı anlatıyor” diyecek kadar hayata bağlıydı. Ancak 85 yaşında, Gazete Kadıköy çalışanları olarak evine misafir olduğumuz günün üzerinden 7 ay gibi kısa bir zaman geçmişti ki ölüm haberini aldık ustanın… Onu sağlıklı ve ayakta gören son gazeteciler olarak kendimizi şanslı hissetsek de, esprili ve hayat dolu bu ustayı erken kaybetmenin üzüntüsünü yaşadık.
Moda’da denize nazır evinde “Merişko” diye seslendiği eşi Tülin Meriç Damar’la yaşıyordu usta. Oğlu Nice de zaman zaman geliyor, babasına yardım ediyordu. Öksüz ve yetim büyüyen, şiirlerini yazarken bir taraftan da yaşam mücadelesi veren, muhalif kimliğinden ötürü hapishanelerde yatan Arif Damar’ın en azından ömrünün son yıllarında böyle güzel bir evde yaşıyor olmasından mutlu olmuştuk. O’ysa gözlerimizdeki mutluluğu görmüş hemen açıklama yapma gereği duymuştu: “Bana soruyorlar, denize bakan bu güzel evi nasıl aldın diye. Diyorum ki 1963’te Merişko Büyük Şiir Ödülü’nü aldım (gülüyor). Karımın diğer adı Meriç ben de ona Merişko diyorum, 1963’de O’nunla evlendim ve bu benim en büyük ödülüm.”
Yani şair, şiirlerinden kazandıklarıyla değil, mimar eşinin katkılarıyla bu eve sahip olmuştu. Bunu duyunca biraz burulmuş; bu memlekette, bu topraklarda neden şairlere, edebiyatçılara, sanatçılara yeterince önem verilmiyor diye isyan etmiştik bir kez daha. Ancak daha sonra, sorumuzun yanıtının yine Arif Damar’ın sözlerinde gizlendiğini anlamıştık: “Sanatçı muhaliftir, muhalif olmak zorundadır, sanatçı dediğin eleştirmeli, daha iyisini elde etmek için eleştirmeyi bilmelidir”. Muhalif olmaksa tarihin her döneminde sıkıntı çekmek demekti…
SÜREKLİ AŞK HALİNDE OLMAK LAZIM
Arif Damar, yürümekte zorluk çekse de, sağlık sorunları günlük yaşamını etkilese de umut doluydu. Eşi Tülin’den gizli bizden sigara istemiş, bizde bulunmayınca zulasından çıkarıp yakmıştı. Ayağa dikilip bir gözü kapıda eşini kollayarak uzun yaşamının sırrını vermişti: “Askere gittim, sürgün alaylarında 33 ay askerlik yaptım. O dönem ölmemem bir mucize. Ama ben hâlâ ölmedim demek ki dokuz canlıyım. Ben güzelliklere bakarım, doğaya, kadınlara… Güzelliklere bakınca uzun yaşarsın arkadaş (gülüyor)… Şiir yazmak için sürekli aşk halinde olmak lazım.”
Sürekli aşk halindeydi. Kadıköy de aşklarından biriydi. Pencerenin kenarına gidip denize bakarak anlatmıştı: “41 yıllık Kadıköylüyüm, 41 kere maşallah (gülüyor)… Biz Şişli’den buraya taşındık. Orada yürüyüş yapacak yer yoktu. Burada çıkınca her tarafa yürüyüş yapabiliyoruz. Moda Çay Bahçesi’ne, iskeleye yürümek çok keyifli. Hiç özlemiyorum karşı tarafı. Şiirime de ilham oluyor Kadıköy’de yaşamak. Deniz, gemiler, yelkovankuşları, martılar, ağaçlar… Hepsi benim ilham kaynaklarım.”
Suadiye’de 15 yıl ‘Yeryüzü Kitabevi’ni işletmiş, onlarca kitaba imza atmış, Cumhuriyet Gazetesi’nde ayın şiirini seçerek birçok şaire kapı aralamış ustayı 20 Ekim 2010 günü saat 03.00’te sonsuzluğa uğurladık. Şiire, edebiyata, güzel günlere kavuşacağı umuduyla ülkesine ve en çok da Kadıköy’e katkıları için Arif Damar’a teşekkür ediyor onu özlemle anıyoruz…
TYS’DEN ARİF DAMAR BELGELİĞİ
Türkiye Yazarlar Sendikası geçen yıl yitirdiğimiz, 40 Kuşağı’nın önemli temsilcilerinden Kadıköylü şair Arif Damar için bir belgelik oluşturdu. Şairin ilk baskı kitaplarından şiir taslaklarından, el yazısı şiirlerinden, fotoğraflarından, yazı gereçlerinden ve kişisel eşyalarından oluşan belgelik, sendikanın Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası’ndaki “Edebiyat Müzesi”nde açıldı.
Sendika başkanı Mustafa Köz’ün konuşmasıyla başlayan açılışa sendikalı yazarlar ve şairin eşi Tülin Damar’la oğlu Nice Damar da katıldı. Köz, Arif Damar’ın 40 Kuşağı’ndaki yerine, şiirimizdeki önemine ve belgeliğin amacına değinerek, “Türkiye’nin poetik ve politik tarihine 85 yıl tanıklık etmiş bir şairin tüm yaşamını bir belgeliğe sığdırmak mümkün değil ama bir bellek oluşturmak için bir yerden de başlamak gereklidir. Arif Damar belgeliği, şairi gençlere tanıtmak ve onun unutulmamasını sağlamak için sendikanın adımlarından biridir sadece” dedi.
Daha sonra konuşan sendikanın genel sekreteri Müslim Çelik de yine Arif Damar’ın şiirimizdeki önemine ve şairle tanışıklığına değinerek şairin “Gitme Kal” şiirini okudu. Sendika yöneticilerinden Ertan Mısırlı ve Nurullah Can da Arif Damar’la ilgili anılarını izleyicilerle paylaşarak şairden şiirler okudular. Belgelikte ayrıca Dürnaz Akşit’in yaptığı Arif Damar büstü de izleyicilere sunuldu.
Nâzım Hikmet, Şükran Kurdakul, Aziz Nesin, Enver Gökçe, Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi şairlerimizin ve yazarlarımızın yanı sıra pek çok yabancı yazarın belgelerinin de sergilendiği Edebiyat Müzesi ve Belgeliği, sendikanın “kent kültürü ve edebiyat” çalışmalarından sayılıyor.
Semra ÇELEBİ