Laçin Ceylan’ı oynadığı dizilerden, yetiştirdiği oyunculardan, sosyal medyadaki hem güldüren hem düşündüren paylaşımlarından ve yönettiği oyunlardan biliyoruz. Etliye sütlüye karışmayan pek çok sanatçının tersine hayata dair inatçı sözleri olan Ceylan bu yıl sahneye koyduğu kalabalık kadrosu ve sıra dışı bir konusu olan “Çıplak Vatandaşlar” oyunu ile kadını arzu nesnesi olarak gören sisteme itiraz ediyor. Laçin Ceylan ile hem dizi dünyasını, sosyal medyayı ve hem de Çıplak Vatandaşlar’ı konuştuk.
- Aklımızda kalan pek çok dizide yer aldınız. Dizi seçimleri nasıl oluyor?
Aslında çok fazla dizide rol almadım. Saysanız 9-10 dizide falan oynamışımdır. Fakat Hatırla Sevgili, Karanlıkta Koşanlar seyircinin kalbinde yer eden dizilerdi. Ama yer etmeyen dizilerde de oynadım (Gülüyor).
RTÜK bunca yoğun devreye girdiğinden beri, aşırı seçici olmanın hiç çalışmamak anlamına geldiğini fark ettiğimden beri daha başka kriterleri de öne aldım, karakteri sevmek gibi. Karakteri sevmez ve oynayacağınıza inanmazsanız güzel bir şey veremezsiniz. Bir de ekibe bakıyorum. Politik olarak çok yanlış şeyler verip vermediğine bakıyorum. Bu yıl yapım şirketi 12 saati geçirmeyen bir çalışma süresine dikkat ediyor. Bu benim hoşuma gitti. Bu da sete insani bir şey getiriyor.
“10 DAKİKA AZ ÇEKİLSE FERAHLAMA OLACAK”
- Yapım firması günde 12 saati geçirmiyor dediniz. Normalde çalışma süresi 8-9 saattir ama?
İlk adım olarak bunun insani bir adım olduğunu düşünüyorum. Bunu dikkate alıp uygulamaya başlamaları ve özen göstermeleri önemli bir şey. Dizi süreleri ile ilgili Çalışma Bakanlığı’nın el koyması lazım. Dizi süreleri bu kadar uzun olursa kaçarı yok uzun çalışılacak. Bu işten çok fazla insan ekmek yiyor. Oyuncunun üç beş katı insan çalışıyor. İnsanlar susmak ve devam etmek zorunda kalıyor. Ve bu iş kazalarına neden oluyor. Ne yapıp edip bir an önce dizi sürelerini kısaltsınlar. Dizi 10 dakika bile az çekilse, bu itiş kakışta bir ferahlama olacak. Ama maalesef kapitalizm her şeye karar verir oldu.
En büyük ödevimiz ve gardımızı almamız gereken şey kapitalizm diye düşünüyorum. İnsanoğlu yıllardır buradan sınav veriyor. Bizim oyunun, Çıplak Vatandaşlar’ın konusu da o.
Çelik fabrikasının Teacher tarafından özelleştirilmesiyle vasıflı, vasıfsız özellikle erkeklerin yoğun olduğu işçiler bir anda işsiz kalıyor. Bu erkekler bir anda kimlik, konum değiştiriyorlar. Ve kadın hareketinin de en çok yükselmeye başladığı dönemler. Kadın işçinin de daha tercih edildiği dönemler çünkü daha az ücrete çalıştırılıyor. Ve kadın- erkek kimliğinin yer değiştirmesi ile dalga geçen bir oyun.-
- Oyun 80’li yılların İngiltere’sinde geçiyor ama bugünün Türkiye’sini de görüyoruz. Bu yıl sahneye konması tesadüf mü?
Tesadüfe çok inanmıyorum. Şu anki hayatımızla karşılık bulmasaydı başka oyun arardık.
- Sahneleyeceğiniz oyunları neye göre seçiyorsunuz?
Çıplak Vatandaşlar, Cansel Elçin’in dikkatini çeken bir teksti. Ama benim tam kalemimdi. O söyleyince ben heyecanlandım. Çatışma ne kadar samimi ve sertse beni o kadar ilgilendiriyor. Çıplak Vatandaşlar, bir yandan çeşitli sorgulamaların yanında dürüst olmayı da anlatıyor. Hele köşeye sıkışmışsan, hele mecbur kalmışsan artık ikiyüzlü davranmayalım diyen bir oyun
Oyun her zaman talep edilmesine alışılan kadının bedenini alıp oraya erkek bedenini koyuyor. Ben buna bayıldım. Onun güzel olmak zorunluluğu. Ya nasılmış bir de siz çalışın görelim.
“KADIN SEYİRCİLER KENDİLERİNDEN GEÇİYOR”
- Seyirciden nasıl tepkiler var?
Özellikle kadın seyirciler keyiften kendilerinden geçtiklerini söylüyor. Final bir şok yaşatıyor. Kadının kendi tarafını kendisinin seçeceğini de hatırlatıyor. Kendisine biçilen şeyi alsın bir değerlendirsin. Tabii ki hiçbir taraf öyle olmasın; kadın erkekleşip parçalayıcı ve yok edici bir şey yürütmesin.
Kadının öne çıkmak için değerli vasıflarını bir kenara atıp daha güzel, estetik olmak gibi bu tarz sıfatlarla öne çıkma mücadelesini anlatmak istedik. “Böyle bir dünya çok mu güzel?” diye erkeklere sormak istedik. Oyun biraz da erkekler düşünsün diye. Erkekleri bakış açılarını biraz değiştirmeye çağırıyoruz.
- Oyunda 6 erkek oyuncu var. Fiziki olarak farklılar. Yani şahane bir fizikleri falan yok ve soyunuyorlar… Buna nasıl ikna oldular?
Oyun çalışma süresi kadar kast çalışması oldu. Her bir rolü uzun uzun düşündük. Çünkü her oyuncunun istek ve zevkle gelmesini arzu ediyorduk. Öyle de oldu.
Sonuçta oyuncu da insan. Kimse de bir anda hadi ben soyunayım demek istemez. Ama öyküye çok inandıkları, buradaki çatışmaya inandıkları ve bu insanların hikâyesinden etkilendikleri için yer aldılar. Hepsi çok iyi oyuncu. Hiç kimse soyunmayı bir sorun olarak sahneye getirmedi ama o parlak iç çamaşırlarının giyildiği gün, bir öncü olması gerekiyordu. O gün Reha’nın (Özcan) çekimi vardı. Öncülüğü Cansel çekti (Elçin). O çamaşır giyip ortada dolaştı. O herkesi biraz rahatlattı.
- Aynı zamanda oyuncu koçluğu da yapıyorsunuz. Oyuncu olmaya niyetlenenler kapınızı nasıl çalıyor?
Yoğunluktan bir süredir oyuncu koçluğu yapamadım ama bitiyatro’ya gelen öğrencilerimizle başta şu konuşmayı yapıyorum; “Biz burada tiyatro oyuncusu yetiştiriyoruz. Bununla ilgili çalışmalar yapmayı öne alacaksanız buyurun gelin, hiçbir zaman bir dizi vaadimiz olamaz.” Bunu kabul edenle çalışıyoruz.
BİTİYATRO BENİM İKİNCİ OKULUM OLDU
- Bitiyaro’nun da kurucularındasınız. 12 yıl nasıl geçti? 12 yıl önce bu kadar özel tiyatro yoktu…
Kolay değildi. Biraz Beyoğlu’nun kimlik değiştirmesine de denk geldi. Ama inatla devam ettik. Bir marangozhaneyi alıp aslına uygun bir şekilde tamir edip tiyatroya dönüştürdük. Ben kendi evimi tamir ettirmemiştim, bir tiyatro yapmış oldum. Arkadaşlarım da hem fikir vermekte yardımcı oldu. Atölye gibi başladık, sonra oyunlar oynamaya başladık. Zaman içinde seyircisi oluştu. Bitiyatro benim ikinci okulum oldu. Çok güzel çalışmalar yaptık. Uluslararası işler yaptık, kültürler arası alışveriş oldu. Başka tiyatrolara da ev sahipliği yaptı. Bitiyatro biraz kültürel buluşma noktası oldu. Üç kez kitap tanıtımı yapıldı, konser oldu. Bir çok şeyi yapabildiğini mekan bize kendisi anlattı.
Bu yıl biraz daha kalabalıklaştık. Kabile Sahne’den Barış Yücedağ ile biraraya geldik, birlikte çalışacağız.
- Siz aynı zamanda iyi bir sosyal medya kullanıcısısınız. Sanatçılar politik görüşlerini sosyal medyada pek açık etmiyorlar iş alamama kaygısıyla… Siz bunu yaşamıyor musunuz?
Ben bunu annemle ilgili yaşıyorum. Annemden daha büyük bir sansür uygulayıcısı görmedim (Gülüyor). ‘Bunlar acımasız ve sevgisiz insanlar, senin bunu vicdanla sevgiyle paylaştığını düşünmeyecekler’ diyor. Ben paylaşımlarımda sevgi ve vicdanı öne çıkarmaya çalışıyorum. Birini eleştiriyorsan bile eleştiri nasibini vicdandan ve sevgiden alacak. Annem de bunu anlamayacaklar diyor.
- Siz attığınız tweetlerle hem güldürüyor hem de düşündürüyorsunuz. Peki yazıyor musunuz?
Yazmak benim hep ihmal ettiğim hep evlenmekle kandırdığım sevgilim gibi bir şey. İçimde bir yara. Yazdığım şeyler var ama nasıl yazarım bilmiyorum. Herkesin çalışması kendine çok ama biz iki günlük planlarla ve yoğun çalışıyoruz. Yazmak her ilişki gibi özen isteyen bir şey.
- En son Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin#Öyledeğilböyle kampanyasında yer aldınız. Medyada kullanılan dilin, dizilerin bu meselede nasıl bir etkisi var?
Çok fazla etkisi var. Televizyon insanların içinde. İnsanların evine kafanızı sokuyorsunuz. Orada ürettiğiniz dil, ürettiğiniz biçimler insanlarda anında karşılık buluyor. Dolayısıyla orada yapıcı, olumlu kullanmak gerekiyor.
ÇIPLAK VATANDAŞLAR ANADOLU YAKASINDA
Özelleştirildiği için kapanan Sheffield çelik fabrikası çalışanları artık işsizdir. Yıllarını mesleklerine vermiş işçiler, geçinemez hale gelir. İçlerinden Gaz'ın aklına bir fikir gelir. Şehirdeki kadınların genç erkek striptizcilere gösterdiği büyük ilgi Gaz'ı ve diğer işsiz arkadaşlarını da yanına alarak striptiz dünyasına adım atmaya ve para kazanmaya iter. Fakat striptiz nasıl yapılır hiçbir fikirleri yoktur. Üstelik rekabet büyüktür ve bilmedikleri bu yolda başlarına gelmedik kalmaz. Gösteri günü hızla yaklaşmaktadır.
Simon Beaufoy’un kaleme aldığı Laçin Ceylan’ın yönettiği oyunda Cansel Elçin ve Reha Özcan’ın yanı sıra; Erdal Uğurlu, Alican Altun, Bedir Bedir, Sedat Mert, Yusuf Vardar, Suna Yıldızoğlu, Dilşad Çelebi, Burcu Görek, Adıhan Şentürk, Süleyman Arda Eminçe, Nur Dilara Gül, Ebru Sarıtaş, Oğuz Edis ve Muharrem Fındıcak rol alıyor.
Çıplak Vatandaşlar, Anadolu yakasında 7-8 Aralık’ta Duru Ataşehir Anasahne’de, 16 Aralık’ta Kozyatağı Kültür Merkezi’nde, 18 Ocak’ta Duru Ataşehir Anasahne’de ve 27 Ocak’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde izleyiciyle buluşacak. Biletler biletix’ten temin edilebilir.