9. Haydarpaşa Kitap Günleri’nin konuklarından biri de gazeteci Fatih Portakal oldu. Geçtiğimiz yıl çıkan “Aklımla Dalga Geçme” kitabının da yazarı olan Portakal, 7 Haziran Çarşamba günü “SORGULA” adlı söyleşide konuşmacı olarak yer aldı. Söyleşide salonun tümü dolarken, birçok insanın da söyleşiyi ayakta takip ettiği gözlendi. Portakal söyleşide, sorgulamanın öneminden ve gerekliliğinden söz etti.
“SORGULAYAN GENÇ BEYİNLER LAZIM”
Konuşmasına insanların yaşadıklarını ve çevresinde yaşananları sorgulamasının ve bununla ilgili soru sormasının çok önemli olduğunu söyleyerek başlayan Fatih Portakal, konuyla ilgili şunları söyledi. “Bir haberci olarak bizim de çok merak ettiklerimiz var. Söyleşiye de “sorgula” ismini verdim. Çünkü soru sormayı ve sorgulamayı çok seviyorum. Dikkat ederseniz sunduğum haberlerin sonunda hep soru vardır. Bundan 7-8 ay önce kitap çıkardım. Onun ilk sayfalarında sorgulamak önemlidir diyorum. Çünkü insan sorguladıkça özgürleşiyor. Sorguladıkça özgürleşen genç beyinler, insanlar bu ülke için çok önemli. Sorgulamanın olmadığı yerde biat kültürü olur. Birisinin peşinden körü körüne gitmek olur.”
ÇANTASINI HAZIRLAYIP BEKLEMİŞ
Portakal, gazeteciler için darbe girişiminden çıkarılması gereken en büyük derslerden birinin tarafsızlık ve bağımsızlık olduğunu söylerken, darbe girişiminden sonra başına gelenleri şu sözlerle anlattı: “Mesleki hayatım boyunca kimsenin peşinden, hiçbir topluluğun peşinden gitmedim. 15 Temmuz gösterdi ki gazete sektöründe bir yere bağlılığı olmadan yürümek, yer alabilmek ayakta kalabilmek çok önemli. Darbe girişiminden çıkarılabilecek en önemli sonuçlarından biri de bu. 15 Temmuz’dan sonra benim için “FETÖ”cü cezaevine alındı dendi. Biri birisinden nefret ediyorsa istediği gibi hedefe koyabiliyor. Ben kendinden son derece emin bir insanım. Bu dönemin zor geçeceğini biliyordum. Bir gün gözaltına alınabileceğim haberi geldi. Bütün gün boyunca ailem ve ben hazırda bekledik. Sırt çantam ile bekledim. Sonra Sonra gelmediler çok şükür.
“GAZETECİLİK HER GÜN DAHA DA ZORLAŞIYOR”
Her geçen gün gazetecilik yapmanın daha da zor bir hal aldığını söyleyen Portakal, demokrasi gereği yönetenlerin tahammülünün daha yüksek olması gerektiğini belirtti: “ Bu ülkede söylemek isteyip söyleyemeyen çok insan var. Her geçen gün çok daha ağırlaşıyor gazetecilik yapabilmek. Fakat ben bunu kanalım sayesinde kolaylıkla yapabiliyorum. Bana verilen o oksijen alanını köreltmemeye çalışıyorum. İktidarları, güçlü olanları destekleyebilirsiniz ama eleştirel bir yapı varsa bize saygı göstermek zorundasınız. Bunu yapanlar olarak git gide azalıyoruz. Bu yaptığımız şeyden onur duyuyoruz çünkü yanlış bir şey yapmıyoruz. Gazetecilik yapıyoruz. Bütün medyanın herkesin sizin gibi düşünmesini beklemek ahlaki bir davranış değil. Demokrasi deniliyorsa, adı varsa hoşgörü ve tahammülün daha fazla olması gerekir.”
“TWİTTER’A ÇOK İTİBAR ETMİYORUM”
Sosyal medyadaki bilgi kirliliğini, “Twitter’a en az itibar edenlerdenim. Çünkü haberlerin doğru olma olasılığı çok düşük olabiliyor” sözleriyle eleştiren Portakal, insanların okudukları ve duydukları haberleri farklı kaynaklardan teyit ederek, üzerine araştırarak bir kanıya varmasının daha sağlıklı olduğunun altını çizdi.
Portakal sözlerini “Hiçbir suçu olmayan insanları yargılayan bir ülke olduk. Bugün Türkiye’de siyaset vicdandan uzak, sırf ideoloji üzerine yapılıyor. İnsanlar seslerini çıkartamıyor, çıkartsa da duyuramıyor. Protesto etsek başımıza ne geleceği meçhul… Bizim gibi bir iki gazeteyle kanalla olacak şeyler değil.” diye sürdürürken, “Umarım gün gelir bunların hepsi düzelir.” temennisiyle sonlandırdı.