Mitolojik kahramanlardan günümüzdeki süper kahramanlara uzanan bir yolculuk. Herkül’den Spiderman’e kadar oluşturulmuş bir külliyat. 28 Ekim Pazar günü Karikatür Evi’nde Bülent Tellan ve Burak Aydın, bir taraftan süper kahramanların doğuşu hakkında Kadıköylülerle söyleşirken; diğer yandan animelerin ortaya çıkışını ve farklarını anlattılar. Her ay bir kez Karikatür Evi’nde animeler üzerine söyleşiler düzenlenecek.
HERKÜL, ROBİN HOOD, AŞİL...
Bülent Tellan, söyleşideki ilk sözü aldı süper kahraman tanımı yaparak konuşmaya başladı: “Süper kahramanlar, normal insanların yapamadığı şeyleri yapma gücüne sahip olan, bu güçlerini toplumun iyiliği için kullanan kişilerdir. Mesela Herkül, bize çok süper kahraman gibi gelmese de öyle. 12 imkânsız görevi başarıyla tamamladığını biliyoruz. Aşil, olarak bildiğimiz kahramanı da yine süper kahraman olarak sayıyorum. Yarı tanrısal özellikleri var. İlyada ve Odessa’daki bütün karakterler; dönemi de baz alırsak yine süper kahraman sayılabilir. Tabii ki Robin Hood bu süper kahramanların başında gelir. 1200’lü yıllarda İngiltere’de yaşamış bir halk kahramanıdır.”
İLK SÜPER KAHRAMANLAR
Tellal, süper kahramanların Batıdaki altın çağ olarak adlandırılan dönemine değinirken bu tarihi şöyle özetledi: “1800’lerin sonunda çizgi romanlar gazetelerin içindeki önemli bir unsur. 1929’daki büyük ekonomik krizden sonra, insanların ihtiyaçlarının görünür olması, toplumsal adaletsizlik ve insanların eşitlik istemi sonucunda çizgi romanlar bunlardan besleniyor. Toplumsal adaleti sağlayacak kahramanlar bu dönemde ortaya çıkıyor. Zorro’nun mesela adil olmayan yöneticilerle savaşması örnek verilebilir. Phantom ilk süper kahraman olarak sayılır, Türkiye’de Kızılmaske olarak bilinir. Onun ardından hemen Süperman geliyor. 1938’de çıkıyor, Action Comics tarafından.”
Altınçağın en büyük özelliğinin, süper kahramanların güçten daha çok erdemi temsil etmesi olduğunun altını çizen Tellal sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bu dönemdeki kahramanların hepsi beyaz, bir istisna hariç hepsi erkek. Bu 1960’lı yıllara kadar sürüyor. Burada bir pazar ortaya çıkıyor ve zenci, kadın süper kahramanlar toplumun ilgisini üzerine çekebilmek için bu dönemde yaratılıyor.”
NEDEN ANİME?
Söyleşinin ikinci kısmında anime ve animelerdeki süper kahramanları anlatmakla söze başlayan Burak Aydın, kendi hayatında süper kahramanlarla ilgili yaşadığı travmayı anlattı: “Uzun bir süredir süper kahramanların ‘süper’ olmasıyla uğraştık. İnsanın gündelik hayattaki sıkıntılardan uzaklaştırarak oyalayacak da birer malzemeydi bu kahramanlar. Baktılar hep aynı şeyler oluyor, farklı şeyler yapma ihtiyacı doğdu. İşte modern ve postmodern dönemde cinsellik, şiddet, kan, savaş, ahlaki değerlerin tahribatı normal hale gelmeye başladı. Çocukluğumda anime yoktu ve tam bir Süpermen hayranıydım. Süpermen bildiğiniz gibi bir canavarla savaştı ve öldü. Ölü olarak kalamayacağı için farklı görünümlerde içinden 5 karakter çıkardılar, Süpermen’in genlerini taşıdığına inanmamızı istediler. Benim için o gün bitti. Pazarın ve kazanılan paraların daha çok öne çıkmasından kaynaklı yaşandı bunlar. Spiderman’de de benim için aynı oldu. İronman örneğin; kız arkadaşından ayrıldığı için depresyona girmiş bir süper kahramandır. Bunlar bende birer travmadır ve bu tarihler benim için milat haline geldi. Animelerle ilgilenmeye böyle başladım.”
“JAPONYA’DAKİLER O KADAR ‘SÜPER’ DEĞİLLER”
Batıdaki süper kahramanların yükselişi sürecinde 2. Dünya Savaşı’ndan dolayı Japonya’da bir şey başlamadığına değinen Aydın, şöyle devam etti: “Hem mangayı hem anime yayıncılığını başlatmış, oturtmuş kişi Osama Tezuka’dır. Batıdan gelen çizgi romanlardan etkilenmiştir ama bunların ötesinde bir dünya oluşturmuştur.”
Aydın, Batıdaki süper kahramanlarla Japonya’daki anime kahramanlarının ayrıldığı noktaları ise şöyle özetliyor: “Anime ve manga dünyasındaki süper kahramanları Batıda bulmak mümkün değildi. İnsanüstü güç konseptini alıp farklı yerlere götürdüler. Burada da hepsinin süper güçleri var ama hepsinin zayıflıkları da var, o kadar da ‘süper’ değiller. Her animede ‘takım olarak hareket ederseniz daha güçlü olursunuz’ mesajı verilir. Bazı eserlerde ise kahramanların kıyafetli, polis, dedektif gibi işlerde çalışan insanlar olduğunu da görürüz.”