Modern ve neoklasik baleyi buluşturan 3 balelik eser ‘Dansmavi’ ve dünyaca ünlü başyapıt ‘Külkedisi’ operası, bu sezon Süreyya Operası’nda sanatseverlerle buluşuyor.
Gökçe UYGUN
İstanbul sanat hayatının vazgeçilmez kurumlarından Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası, bu sezon seyircisini 2 özel eserle buluşturuyor. Bunlardan ilki İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin (İDOB) 3 balelik eseri; “Dansmavi”’. Prömiyeri 17 Ocak’ta Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası’nda yapılan 3 perdelik eserin ilk dansı, eserin koreografisini yapan ve sahneye koyan Patrick De Bana’ya ait olan modern bale CREATURES. Eser, insanın içsel güzelliğine değinirken, aynı zamanda ruh ile kalp arasındaki çelişkiyi de vurguluyor. İkinci dans, neoklasik bir eser olan CIRCLE OF FIFTHS. Koreograf Christopher D’amboise’a ait olan eserde, 11 dansçı yer alıyor. Birinci bölüm, iç içe girmiş çizgiler ve mimariden oluşan bir dünya ortaya koyuyor ve dansçılar bu şekillerle boğuşurlarken trionun karakteri biçimlenmiş oluyor. İkinci bölüm, bir adam tarafından gözleri kapatılmış şekilde sahnenin ortasında duran kadın solist dansçı ile başlıyor. İnsanların birbirlerini nasıl kısıtladığını, tanımladığını ve baskı altında tuttuğunu anlatan bu sahne, balenin ana temasını oluşturuyor. İki erkek tarafından zapt edilen kadın dansçı, kendisini özgür kılmak için tutkulu bir biçimde mücadele ediyor. Üçüncü bölüm bu tema üzerinde ilerliyor; her dansçı özgür kalmak için çaresizce zıplıyor. Ancak bu, kapalı bir kutudan kaçmaya çalışmak gibi nereye gitseler, bir duvar, bir engel ya da bir çıkmazla karşılaşıyorlar. Eser, hem sevinci hem çaresizliği, hem de bir daire içerisinde sürekli dönüp durmanın verdiği anlamsızlığı yansıtan bir tasvir içinde yer alan trio ile sona eriyor. Son dans ise koreografisi yine Patrick De Bana’ya ait olan MİNYATÜR. Bu modern bale ise Doğu ve Batı Barok müziği ve sanatının açık bir alışverişi şeklinde tasarlanıyor.
BİR ‘KÜLKEDİSİ’ MASALI…
İDOB’un bir başka eseri ise dünyaca ünlü “Külkedisi” operası… İtalyan operasının “Mösyö Kreşendo” diye tanıdığı ünlü besteci G.Rossini’nin bir başyapıtı olan Külkedisi (La Cenerentola) operası, dünyadaki ilk temsiliyle aynı tarihte Türkiye prömiyerini 25 Ocak’ta yaptı. Rossini’nin müziği, Ferretti’nin librettosuyla opera literatürüne ismini altın harflerle yazdıran eserin hem rejisörlüğünü, hem de koreografisini Yekta Kara yaparken, orkestra şefliğini Alessandro Cedrone, koro şefliğini ise Gökçen Koray üstleniyor. Dekor tasarımı Efter Tunç, kostüm tasarımı Şanda Zıpçı, ışık tasarımıysa Metin Koçtürk’e ait olan eser, izleyicilere işitsel ve görsel bir şölen yaşatıyor. Her anlamda sahnelenmesi zor olan eserde İDOB’un birbirinden yetenekli usta ve genç isimleri bir araya geldi. Don Ramiro (Prens) rolünde Caner Akın ve Ahmet Baykara, Dandini rolünde Caner Akgün ve Kevork Tavityan, Don Magnifico rolünde N. Işık Belen ve Ali İhsan Onat, Clorinda’da Dilruba Bilgi ve Sevim Zerenoğlu, Tisbe rolünde Deniz Likos ve Elif T. Tekışık, Angeline(Külkedisi) rolünde Aylin Ateş ,Özge Belen ve Nesrin Gönüldağ, Alidora rolünde ise Umut Tarık Akça ve Kenan Dağaşan dönüşümlü olarak söyleyerek seyirci ile buluşuyorlar.