Evlerimizin başköşesinde, hayatlarımızın ve dahi salonlarımızın tam merkezinde hep o vardı. Çoğunlukla bir ünitede, üstünde anne işi dantel ile. Zaman değişti plazmalar çıktı, duvara monte edilir oldu. Televizyondan öğrendik, ondan haber aldık, onunla eğlendik, güldük, ağladık. O evlerimizin vazgeçilmez kalıcı misafiri olageldi.
Fakat bu durum son yıllarda değişmeye başladı. Pek çok kişi artık televizyondan uzaklaşıyor. Evindeki televizyonu atıyor yahut yeni evine hiç almıyor televizyon. Bilhassa eğitimli, şehirli gençler arasında yükselen bu yeni anlayışı, 22 Nisan -28 Nisan Televizyon İzlememe Haftası vesilesiyle Kadıköy’ün televizyon karşıtlarına sorduk. Televizyon sesinden azade iki Kadıköy evine girdik, televizyonsuz yaşamları gözlemledik ve beyazcamı kapatanlarla konuştuk.
Erdem Tatlı (35-akademisyen)
- Lisedeyken sık sık TV izlerdim,. Üniversite öğrenciliğimde, TV izlemeye harcayacak vaktim yoktu. Dolayısıyla TV’nin hayatımda işgal ettiği alan kendiliğinden azaldı. Sonrasında, TV’nin bir mecburiyet olmadığına, bilakis zaman ve enerji kaybı olduğuna karar verdim, evime sokmadım. 2000’den beri çoğunlukla evimde TV kullanmadım. Son 7-8 senedir aralıksız olarak televizyonum yok.
- Yalnız yaşayan biri olarak bir ‘tv sesi’ne ihtiyaç duymuyorum. Müzik sesini tercih ediyorum. Bazen de sessizliği…Keşke TV karşısında harcadığım zamanı başka şekilde değerlendirseydim diyorum. Artık evde kitap okumak, kaliteli filmler izlemek için daha çok vaktim var. Ev dışındaysa sporla ilgileniyorum.
Murat Mehmet Aydın (35/kameraman)-Nihan Bayram Aydın (39/lojistik uzmanı)
- 8 yıllık evliliğimizin yarısı televizyonlu geçti, şimdi televizyonsuz bir yaşamımız var. Biz hiçbir zaman televizyon bağımlısı bir aile olmadık. Kavin’in doğumundan önce sadece akşamları kısıtlı sürede haberleri filan izlerdik. Takip ettiğimiz yarışma, dizi hiç olmadı.
- Kavin daha doğmadan önce ona (en azından belli bir yaşa dek) televizyon izletmeme kararı aldık. Çünkü herkes gibi biz de aklı başında bir birey yetiştirmek istiyorduk. Bunun için ne yapabiliriz imkanlarımız doğrultundan diye düşündük ve bu karar aldık. Belki en basitinden başladık ama bu önemli bir konu.
- Ve Kavin doğdu, TV kapandı. Şuan 4 yaşında ve hiç izlemedi. Bilgisayar, ipad de kullanmasına izin vermiyoruz. Çünkü özellikle 0-6 yaş çok mühim bir yaş aralığı. Bu zamanı TV ile tüketmek istemiyoruz.
- Araştırmalara göre çocuklarda son yıllarda en çok dikkat eksiliği, hiperaktivite ve obezite varmış. Çünkü saatlerce televizyon izliyorlar, izlerken de sürekli bir şeyler yiyorlar. Televizyonda ses, renk, hızlı akan görüntüler gibi çok fazla uyaran var.TV izleyen çocuğun dil gelişimi de zayıf oluyormuş. Mesela Kavin’in kelime haznesi, izleyen yaşıtlarına göre daha iyi durumda. Çünkü biz Kavin’i TV önüne oturtup kendi işimize bakmak yerine onunla sohbet ediyoruz, kitap okuyoruz.
- Kavin’in pek çok yaşıtı televizyon izliyor. Biz anaokulu seçerken bile bu konuya dikkat ettik. Çok beğendiğimiz bir okulda TV var diye orayı tercih etmedik mesela.
- Kimi aileler, çocuklarına ‘eğitici çizgi film’ izlettiğini söylüyor. Bize göre çocuk hayatın içinde kendisi öğrenmediği hiçbir şeyi bir çizgi filmden öğrenemez.
- Biz Kavin’i 2 yaşından beri doğa yürüyüşlerine, kamplara götürüyoruz misal. Gökyüzüne bakarak hayal kurmayı aşılıyoruz, TV izletmek yerine. Çünkü televizyon hayal gücünü de köreltiyor. Çizgi film kahramanlarına gerek yok, Kavin kendi hayatının kahramanı…
- Pek çok aile de televizyonsuz hayat nasıl olur, zaman nasıl geçer diye endişe ediyor. Hiç gerek yok, zaman gayet de güzel geçiyor, eğer çocuğunuzla ‘gerçekten’ ilgilenirseniz. Çocuğunuzla yapacak çok şey var; kitap okumak, dans, yürüyüş, oyun, resim…Çocuk televizyonla değil oyunla büyümeli. Aileler televizyonu değil, çocuklarını izlesinler, onu dinlesinler.