Telin Dili Olsa 10 yaşında

İsmail Hakkı Demircioğlu’nun türküler söylediği, Sabri Ejder Öziç’in şiirler okuduğu Telin Dili Olsa, 10 yılı geride bıraktı. 29 Nisan’da Kadıköy’de yapılacak konser öncesi Demircioğlu ve Öziç ile konuştuk

15 Nisan 2022 - 09:21

İsmail Hakkı Demircioğlu ve Sabri Ejder Öziç nam-ı diğer Kaptan’ın “Telin Dili Olsa” isimli şiirli konser etkinliği 10 yıldır dinleyiciyle buluşuyor. Kaptan’ın usta şairlerin şiirlerini okuduğu projede Demircioğlu da türkülerle ses veriyor. 10 yıl önce gazetemize konuk olan ikili, “Umudu her daim diri tutmak için” yola çıktıklarını söylemişti. Demircioğlu ve Öziç ile Kadıköy’ün mekanlarından Ahali Kahvesi’nde buluşup aradan geçen 10 yılı konuştuk.

Telin Dili Olsa’nın uzun bir evveliyatı var, galiba 10 yıl. Bu 10 yıl nasıl geçti?

Kaptan( Sabri Ejder Öziç): (Gülüyor) Valla Türkiye gibi dersek ne kadar sıkıntılı olduğunu anlarız. İçine çok şey sıkıştı mesela büyük bir kültürel erozyon, ülkenin içinde bulunduğu siyasal konjonktür, kültürel alandaki daralma her geçen gün karşımıza sıkıntılı bir sürecin çıkmasına neden oldu. Pandemiyi söylemeye dahi gerek yok, bütün sektörler bu süreçten acayip etkilendi. Kabataslak baktığımızda geçen 10 yıl maalesef çok pozitif şeylerle dolu değil. Ama insanlarla buluştuğumuzda doğru bir şey yaptığımızı bize hep hissettirdiler. İyi ki şiir okuyorum, iyi ki İsmail Abi de türküler söylüyor.

“BİR SEFERBERLİK YAPILMASI LAZIM”

İsmail Hakkı Demircioğlu: Cumhuriyet kurulduğunda sanatsal olarak da bir proje uygulandı. Atatürk’ün konservatuarları kurması, operanın, balenin, çok sesli müziğin kurumlarının oluşturulması, köy enstitülerinin devreye girmesi büyük bir heyecandı. İnsanlar çok idealistti. 68 kuşağının da etkisiyle bu heyecan 2000’lere kadar devam etti. Daha sonra gelen iktidarın bana göre sanatla ilgili düşünceleri yok. Böyle bir şey olsun istemiyorlar. Döküle döküle bugüne geldik. Bu arada halkın sorunları çok derinleşti. Eskiden asgari ücretiyle yaşayan halk atık yaşayamaz hale geldi. Kültür sanata ayıracak ekonomik gücü kalmadı. Sanata genelde genç insanlar ilgi duyar ama nasıl gelecek? Bundan bizim yaptığımız işlerde nasibini alıyor. Biz bir şekilde devam ettirip, bu günlere geldik. Bundan sonra ne olur, nasıl olur bilmiyorum.

Kültür sanat alanındaki konular maalesef terk edilmiş durumda. Türkiye’de bir seferberlik yapılması lazım.

Telin Dili Olsa başladığı gibi mi devam etti, değişiklikler oldu mu?

Kaptan: Başlarken Sinan Cemeroğlu arkadaşımız kadromuzdaydı. Sinan eğitim nedeniyle yurtdışına gitti. Butik bir proje olduğu için biz İsmail abiyle çok bir değişiklik yapmadan devam ettik. İsmail Hakkı Demircioğlu’nun Ruhi Su repertuarı projenin butikleşmesine sebep oldu. Biz başlarken dinleyenlere çok eğlendiremeyeceğimizi söylüyoruz. Toplumsal derdi olan şairlerden örnekler vermeye çalışıyoruz.

Mesela?

Kaptan: Mesela Hasan Hüseyin, Nazım Hikmet, Ahmet Arif. Bu toplumun derdini dert etmiş, bu toplumun aydınlık, ilerici, sağlıklı halde düşünen insanların şiirlerini okumaya çalışıyorum. İçerik olarak ise gündeme nazire şiirler bulmaya çalışıyoruz.

Müziğin, sanatın toplumsal değişime sizce nasıl bir etkisi var?

İ.H.D: Sanatın elbette önemli bir gücü var. İnsanların ilgi alanları sanata yönelik olursa bu insanları daha medenileştirir, düşündürür, güzeli arar. Zaten onun için sanat olsun istemiyorlar.

“VERDİĞİMİZ RAHATSIZLIKTAN MEMNUNUZ”

Sanırım Telin Dili Olsa’nın da bu anlamda bir derdi var.

Kaptan: Keşke öyle değil diyebilseydim ama evet bir derdi var. Biz, bizi izlemeye gelen dinleyicilerimize bir gerçeklik sunuyoruz. Nazım’ın dediği gibi “kabahatin çoğu sende kardeşim” diyoruz. Çünkü toplumun dinamikleri, bütün sinir uçları törpülendi. Bunun en büyük kırılma noktalarından biri 12 Eylül’dü. Bu arada şu gerçeklikten kopuldu: Sanat iyileştirir. Sanat neyi iyileştirir? Hasta varsa iyileştirir. Bu toplum hasta. Bizim tespitimiz bu; bu toplum hasta bir toplum. Geleceğe bakışında sakatlık var, bugünü yaşarken sakatlık var, geçmişini yaşarken sakatlık var. Bunların hepsini ilerici, devrimci, çağdaş formlarda yorumlayarak iyileştirebileceğimize inanıyoruz ve bu formları merkezde tutarak insanların yüzleşmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bunu türküyle, şiirle yapmaya çalışıyoruz. Biraz rahatsızlık veriyoruz ama o rahatsızlık yanında vicdanen müthiş bir huzur da getiriyor.

Anladığım  kadarıyla verdiğiniz rahatsızlıktan memnunsunuz?

Kaptan: Tabii çok memnunuz. Keşke herkes bu rahatsızlığı verse. Veren arkadaşlarımız var onlara da çok teşekkür ediyoruz.

Pandemiden en çok etkilenen sektörlerden biri müzik sektörü oldu. 24.00 yasağı hâlâ devam ediyor. Bu süreç 3 yıldır devam ediyor ve sanırım hayatlarınız 3 yıl önceki gibi değil.

Kaptan: Evet değil. Bu iktidar müziği, heykeli, resmi nasıl bitiririz diye düşünüyordu pandemi onlar için fırsat oldu. O fırsatı çok iyi değerlendirdiler. Sanki her şeyin sorumlusu müzikmiş gibi 24.00 yasağı devam ediyor. Bu iktidarın derdi sizin yatsı namazından sonra sokakta olmamanız. Çünkü sokak özgürlüktür. Sokaktaki insan onun için büyük tehlike. Pandemi eve kapanmayı kolaylaştırdı. Bir ıslıkla 80 milyonluk ülke eve tıkıldı. Ve buna ne kadar da hazırmışız. Birçok müzisyen arkadaşımız intihar etti. Enstrümanını satanlar, bu işi bırakanlar oldu. Bunu pandemi mi yarattı yoksa sanata bakışı olmayan bir iktidar mı yarattı? Bu süregelen gericiliğin son halinin madalyasıydı. Biz de Telin Dili Olsa’da bunu anlatıyoruz. Biz teslim olmayacağız.

Sizce bundan sonra ne olacak?

İ.H.D: Umudumuz gelecek olanlarda ama onların da bu konuyla ilgili söylemleri yok. Yoksa bu işler yapılamayacak işler değil. Mesele ülkeni medeni bir dünyaya kavuşturmak istiyor musun istemiyor musun meselesi. İstiyorsan yaparsın.

Yakında Kadıköy’de konser var mı?

Kaptan: 29 Nisan’da Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde konserimiz var.

Telin Dili Olsa’nın bir gelecek planı var mı?

İ.H.D:  (Gülüyor) Gelecek planımız yok. Biz çalıp söylemeye devam ediyoruz. Dinleyen olsa da söylüyoruz, olmasa da.

Kaptan: İsmail abi Ruhi Su geleneğinden geliyor. O son nefesine kadar türkü söyleyecek, ben de son şiirimi hiç okumayacağım.


ARŞİV