Kitap Ağacı’nın konuğu olarak Kadıköylülerle buluşan Ece Temelkuran, 12 Eylül dönemini iki çocuğun ağzından anlattığı “Devir” kitabını gazetemize anlattı
Bircan BİROL
Kadıköy, geçtiğimiz günlerde ‘ilginç’ bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Kitap okuyan insanları ve kitap okuma ‘etkinliğini’ ortaklaştıran Kitap Ağacı adlı grup, bu ay için seçtikleri Ece Temelkuran’ın 12 Eylül dönemini iki çocuğun ağzından anlattığı “Devir” kitabını, yazar Temelkuran ile birlikte değerlendirdi. Kozyatağı Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte, hem kitap hem de “memleket meseleleri” konuşuldu. Etkinlik sırasında Temelkuran’ın “Böylesi bir dönemde, herkes ‘Dünya yıkılıyor, ben ne yapıyorum, ne yapmalıyım?’ diye soruyor kendine. Kimse bunu tek başına bilemez. Bu sorunun cevabını ancak yan yana geldiğimizde bulabiliriz. Bu yüzden böyle biraraya gelişler çok önemli” sözleri büyük alkış aldı. Etkinliğin ardından Temelkuran, kitaplarını okurları için imzaladı.
Kadıköy’e gelen Ece Temelkuran’ı yakalamışken biz de kendisiyle hem Kitap Ağacı’ndan, hem yeni kitabından hem de Türkiye’den konuştuk.
“YA HEP HATIRLAMAK, YA HİÇ”
‘Kitap Ağacı’ grubu kitabınız Devir’i tercih edip okudu. Bugün de sizi konuk etti. Kitap Ağacı etkinlikleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kitap Ağacı etkinliklerini çok önemsiyorum. Bu kadar gürültü, bu kadar şiddet içinde hala kitap için bir araya gelen, bunda inat eden insanlara saygı duyuyorum. Tam anlamıyla bağımsız ve kendi emeklerinden başka bir güvenceleri olmayan bu insanların bu kadar profesyonel çalışmasını da ayrıca hayranlıkla karşılıyorum.
Devir yayınlanalı 1 yıla yakın zaman geçti. Bu süreçte kitapla ilgili 12 Eylül’ü yaşayan ve yaşamayanlardan aldığınız tepkiler nasıldı?
Devir’le ilgili yazılan her şeyi ciddiyetle ve heyecanlanarak okuyorum. Çok kıymetli benim için. Dikkati çeken tek bir şey yok, çok şey var. Devir’in diğer kitaplardan farkı şu oldu: İnsanlar unuttuklarını bile hatırlamadıkları şeyleri hatırlamaya başladılar ve bunu hem benimle hem de birbirleriyle paylaştılar. Bu önemli. Çünkü kitap hakikaten hep birlikte ya hiç hatırlamamayı ya da hep belli bir biçimde hatırlamayı seçtiğimiz toplumsal, tarihsel bir dönemle ilgili. Bir kitabın bütün bu laneti kaldırması mümkün değil elbette ama iyi bir başlangıç yapıldığını düşünüyorum.
“GEZİ İLE POLİTİZE OLAN KUŞAĞA”
Hemen hemen herkes Devir’i okurken ağladığını ya da duygulandığını ifade ediyor. Peki, sizin hiç yazarken canınız acıyor mu?
Kolayca melodram olabilecek bir konu elbette. Bunu yapmamak için ince ve keskin bir yolda yürümeye çalıştım Devir’i yazarken. Bu yüzden de zaten hakkında yüksek sesle çok konuşulamıyor. Okuyanlar biraz sessizleşiyor, bunu fark ediyorum. İçim acıdı elbette ama Devir’i yazarken bu acıya biraz mesafe aldım. Almak gerekiyor çünkü.
Devir bir dönemi anlatıyor. Üstelik üzerine çokça konuşulan 12 Eylül’ü çocukların, Ayşe ve Ali’nin ağzından anlatıyor. Yaşları da sizin o dönemki yaşınıza çok yakın. Çocuk kahramanların hikâyelerinde ve sözlerinde ne kadar Ece var?
Çok! Ama tahmin edilebilecek şeyler de değil. Belki dilin tınısında, belki biraz da hayallerde. Daha çok kardeşim var mesela ve o dönemde o yaşlarda olmuş insanlar. Öte yandan Devir’in bir dönem kitabı olduğunu düşünmüyorum. Devir, bütünüyle bugün üzerine bir kitap. Açıkça söylenmeyen bir kitap bu ama daha çok Gezi ile politize olmuş kuşak için yazıldı.
“KADIKÖY KÜÇÜK ANKARA”
Kitap ilk çıktığından beri politik hafıza tazeleme amacı olduğu konuşuldu. Üzerinden 1 yıl geçti ve Türkiye’de ağır şeyler yaşandı. Peki bundan 20-30 yıl sonra bir kitap yazma şansınız olsaydı, bu “devri” nasıl ve kimin ağzından anlatmak isterdiniz?
Bugünü en çok sahipsiz hayvanlar için uğraşan, politik olmayan, 50’li yaşlarında bir kadının ağzından yazmak isterim. Çünkü o kadının, o kadınların bu memleketin ruhuyla ilgili, ruh hastalıklarıyla ilgili çok kritik ve çok anlatılası bir yerde olduğunu düşünüyorum.
Bugün Kadıköy’desiniz. Kadıköy’le ilişkiniz nasıl, sever misiniz? Küçük İzmir gibi geliyor mu size de?
Küçük Ankara gibi geliyor, Kadıköy’ün hala öyle bir terbiyesi var. Benim sevdiğim bir terbiye. Bizans’a bir mesafeden bakan insanların şehri Kadıköy. Bizans’a dâhil olmamayı seçmiş insanların diyeyim.
Yeni bir kitap yazacak mısınız, bundan sonra gazetecilik yok mu?
Şu anda bir roman üzerinde çalışmaya başladım ama biraz uzun sürecek gibi görünüyor. Gazetecilik ise şöyle diyeyim: Kim yapabiliyor ki ben yapabileyim! Öyle değil mi? Sıkıntılı bir konu. Kesinlikle bireysel bir konu değil, fakat toplumsal bir konu.
NEDİR BU KİTAP AĞACI?
Kadıköy’de en kalabalık etkinliklerini gerçekleştiren ve 2013 yılında 8 arkadaş tarafından kurulup bugün onbinlerce üyeye ulaşan, her ay üyelerin oylarıyla belirlenen kitapları okuyan “Kitap Ağacı” grubundan Eda Sarıkaya ile neleri amaçladıklarını konuştuk.
Sizce projeniz neden bu kadar yayıldı?
Her kitapseverin düşündüğü “Çevremde yalnızım, kitapları seven insanlar çoğunlukta değil” gibi önyargıları kırarak, bu düşünceye sahip kitap sevdalılarının Kitap Ağacı çevresinde toplanmasını sağladık. Mesafeler yok sayılarak her kitabın aynı anda yüzlerce okuyucuya neler hissettirdiğini konuştuk ve tartıştık. Bunun sosyal medya üzerinde kalmasını istemedik ve buluşmalar düzenlemeye karar verdik. Bir süre sonra bu sohbetlerimizin yazarların katılımıyla salonlarda yapılması, yazar söyleşilerine dönmesi gerektiğini hissettik ve bu düşünce ile birçok yazar konuk ederek sohbet etme fırsatı yakaladık. Bu yazarlardan bazıları; Oya Baydar, Canan Tan, Can Bonomo, Irmak Zileli, Nermin Bezmen, Tarık Tufan, Osman Aysu, Ali Lidar, Mario Levi, Azra Kohen, Şükrü Erbaş ve Ece Temelkuran. Bugün ise 13 bin üye ile aktif olarak 40 farklı ilde 250’den fazla buluşma organize ettik.
Etkinliklerinizi nasıl yapıyorsunuz, yönteminiz nedir?
Aslında bir yöntemimiz yok… Gönüllük esasına dayalı. Hiçbir yayınevi veya kuruluştan destek almadan kendi imkânlarımızı kullanarak gerçekleştiriyoruz etkinliklerimizi. Tek amacımız yazarlardan beslenmek.
Sizinle hareket edip bu projenin bir parçası olmak isteyenler ne yapabilir?
Sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilir, internet sitemizi ziyaret edebilir, mail yoluyla bize ulaşabilirler. Duyurularımızı takip ederek etkinliklerimize katılabilirler. Ulaştıkları takdirde yaşadıkları ildeki Kitap Ağacı üyeleriyle tanışarak ailemizin bir parçası olabilirler.