TGC, Kadıköylü gazetecileri andı

TESAK’ta düzenlenen 23. Meslekte İz Bırakanlar Toplantısı’nın konukları, dede ile torun olan Kadıköylü gazeteciler Ahmet Rasim ve Osman Nihat Akın’dı

22 Mart 2018 - 12:03

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), 23.Meslekte İz Bırakanlar Toplantısı’nda Kadıköylü Gazeteciler Ahmet Rasim ile Osman Nihat Akın’a yer verdi. Kadıköy Belediyesi Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’nde (TESAK) 17 Mart Cumartesi günü gerçekleşen toplantıda, dede ile torun olan Ahmet Rasim ve Osman Nihat Akın’ın yazarlığı, gazeteciliği ve besteciliği konuşuldu. Yazar ve Şair Eray Canberk’in moderatör olduğu toplantının konuşmacıları ise; Gazeteci ve Yazar Ahmet Özdemir, yazar ve araştırmacılar Yusuf Yıldırım, Sabri Koz ve Yusuf Çotuksöken’di. Kadıköylülerin ilgi gösterdiği toplantının açılış konuşmasını yapan TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş, “Yoğun olan Türkiye gündeminde biraz nefes alabilmek için Kadıköylü gazetecileri anacağız. 156 gazeteci tutuklu. Binlerce gazeteci de davalarla mücadele ediyor” dedi.

“İYİ BİR ŞAİR VE MÜZİSYENDİ”

Toplantının ilk sözünü alan Gazeteci ve Yazar Ahmet Özdemir, Osman Nihat Akın’ın yazarlığı ve besteciliği üzerine düşüncelerini paylaştı. Özdemir, “Bestelerinin bir tavrı ve doğallığı vardı. Musiki yeteneğinin yanında iyi bir şairdi. Makale, anı ve araştırma türünde yazıları sade ve akıcıydı. Devrin önemli yazarları onu dedesinin yerine koymuştu. İyi Fransızca konuşurdu. Kendine özgün anlamlı esprileri ile basın dünyasında ün yapmıştı. Dürüstlüğü ve açık sözlülüğüyle tanınırdı.” diye konuştu.

“Türk müziğinde de önemli bir yere sahipti. Besteleri popüler olmuştu.” diyen Ahmet Özdemir, bestelerinin o dönemin ünlü sanatçıları tarafından seslendirildiğini ifade edip, sözlerine şöyle devam etti; “Küçük yaşlarda yaramaz bir çocuktu. Yatılı okula verdiler. İktisat eğitimi aldı. Müzik hocası ondaki müzik yeteneğini gördü. Piyano başında besteler yapardı. Bestelediği ilk şarkıyı dedesi Ahmet Rasim’e dinletti. Dedesi duygulandı. Torunun bu yeteneğini görünce onunla yakından ilgilendi.”

“KARINCA GİBİ ÇALIŞKANDI”

Bir toplumun kalıcı olabilmesi için değerlerine sahip çıkması gerektiğinin altını çizen Araştırmacı ve Yazar Yusuf Yıldırım,  “Ahmet Rasim toplumumuzun önemli değerlerinden biri. Ama ihmal edilmiş bir yazar olarak görüyorum. Darüşşafaka’da yatılı okumuş. Ben de 13 yıl yatılı okudum. O yüzden onu çok iyi anlıyorum. Yatılı okuyanların karınca gibi çalışkan olduğunu gözlemledim. 140’ı aşan eseri de onun çalışkanlığının göstergesidir.” dedi.

Ahmet Rasim’in acılı bir baba olduğunu da hatırlatan Yusuf Yıldırım, konuşmasını şu şekilde sürdürdü; “Ahmet Rasim’in oğlu 1912 yılında Balkan Savaşı’nda Yenice’de şehit düşmüştür. Oğlunun ölümü onu derinden etkilemiştir. Bir insanın hayatını evladının ölümü çok etkiler. Bir şey yapamamanın acısını çok yaşar. Atatürk’ün iradesine hayran bir insan. Sarayburnu’ndaki Atatürk heykeli hakkında Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde bir yazı kaleme alıyor. Bu yazıda heykel hakkında ‘Türklüğü kurtarıp ona taze bir hayat, yeni mevcudiyet vermiş olan gazi için bir abidedir’ diyor. 1927’den ölümüne kadar 1932 yılına kadar İstanbul milletvekilliği görevini yürüttü. En büyük projesi olan Türk sözlüğünde k harfine kadar geldi.”

“GÜÇLÜ BİR HAFIZAYA SAHİPTİ”

Ahmet Rasim’in çok iyi bir gözlemci ve güçlü bir hafızaya sahip olduğuna dikkat çeken Araştırmacı ve Yazar Sabri Koz, eserlerinde çocukluğunda yaşadığı semtleri, olayları ve tanıdığı insanları olağanüstü bir ayrıntı ile anlattığını söyledi. Sabri Koz, “İstanbul kültüründe okula başlamak çok önemlidir. Ayrı bir törendir. Bunları Falaka Kitabı’nda çok iyi anlatmış. Aranan bir yazar olan Ahmet Rasim’in yazı yazdığı gazetelerin tirajı yüksek oluyor. Ramazan ayında gazetede yazdığı yazılar daha sonra ‘Ramazan Sohbetleri’ ismi ile kitaplaştı” dedi.

Eserlerinde İstanbul’daki yaşam ile ilgili çok önemli tespitlerin var olduğunu belirten Koz, konuşmasına şu bilgileri ekledi; “İstanbul giyim kuşamı üzerine çok önemli bir kaynaktır. Gerek kadın gerekse erkek giyimi konusunda. İstanbul halk edebiyatı ondan öğrenilir. Folklorcülerin anlatımında şiir yoktur. Oysa Ahmet Rasim bir üsluba çekerek yazıyor. İstanbul’un külhanbeylerini, meyhanelerini ve gizli aşk yuvalarını ondan öğreneceksiniz.”

 “ÇOK YÖNLÜ VE ZENGİN BİR KİŞİLİK”

Ahmet Rasim’in Türkiyeli bir yazar olduğunu söyleyen Araştırmacı ve Yazar Yusuf Çotuksöken de onun yaşama sevincine ve sevgisine sahip olduğunu vurgulayıp, “Müthiş bir mizah anlayışı var. Gazetecilik yapıyor ama asıl işi yazarlık.  Geziyor, okuyor ve yazıyor. Besteleri var. Okul kitapları yazıyor. Çok yönlü zengin bir kişiliğe sahip. Darüşşafaka’da okuduğu yıllarda müzik öğretmeni Zekai Dede, müziğe olan yönelimini fark edip, ona dersler veriyor. Yalnızca Klasik Türk Müziği ve Tasavvuf Müziği değil Halk Müziği hakkında da çalışmaları olduğunu biliyoruz. Ud çaldığı bile söyleniyor.” dedi.

Yusuf Çotuksöken, “Aşağı yukarı 70 dolayında güftesi ve bestesi kendisine ait olan şarkısı olduğu söyleniyor. ‘Aman saki canım saki doldur doldur ver’,  ‘Benim sen nemsin ey dilber’ ile ‘Bir gönülde iki sevda sonu bilmem ne olur’ isimli şarkısının bestesi ve güftesi de kendisine ait olan eserler arasında.” diye konuştu. Toplantı, Çotuksöken’in Ahmet Rasim’in eserlerinden bazılarını dinletmesi ile son buldu.


ARŞİV