Tiyatro 7 kez yaşanacak!

17 Kasım’da perdelerini açacak olan 22. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında, başta Kadıköy olmak üzere Anadolu yakasında 7 oyun seyirciyle buluşacak

13 Kasım 2018 - 11:12

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Tiyatro Festivali, 22. kez 17 Kasım – 4 Aralık tarihleri arasında seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. ‘Tiyatro bir kez yaşanır’ sloganıyla düzenlenen festivalde; yurtdışından 12, Türkiye’den 12 olmak üzere 24 tiyatro, dans ve performans topluluğunun 52 gösterisinin yanı sıra okuma tiyatroları, söyleşiler, film gösterimleri, atölye çalışmaları ve ustalık sınıfları gibi ücretsiz yan etkinlikler de gerçekleştirilecek.

SİRK, KUKLA, TİYATRO

22. İstanbul Tiyatro Festivali, şehrin iki yakasında 21 farklı mekânda seyirciyle buluşacak. Festivalin Kadıköy programı ise şöyle:

  • Sirk, clown ve tiyatronun “sessiz” buluşması Pss Pss, Camilla Pessi ve Simone Fassari’nin işbirliğinin ürünü olan Compagnia Baccalà, tiyatroyu sirk ve clown ile harmanlayan, eğlenceli, zekice kurgulanmış ve pek şahit olmadığımız türden bir gösteri. 50 ülkede 700’ü aşkın performans sahneleyen topluluğun eğlenceli performansı Pss Pss, Cirque du Soleil’i de dâhil olmak üzere 15 uluslararası ödülü kucakladı. (20 Kasım Salı saat 20.30 ve 21 Kasım Çarşamba saat 19.00 / Caddebostan Kültür Merkezi)
  • İzlandalı koreograf ve dansçı Bára Sigfúsdóttir, 2014 yılında Tahran’da tanıştığı sanatçılar Masoumeh Jalalieh ve Seyed Alireza Mirmohammadi ile birlikte hazırladıkları beden ve varoluş üzerine odaklanan çalışmaları ‘varoluş’ ile festivale konuk oluyor. Kuzey Avrupa ile Mezopotamya arasına çekilen şiirsel hatta doğan ‘varoluş’, seyircileri dünyayı ve birbirimizi algılamanın ortak zemini üzerine düşünmeye davet ediyor. (19 Kasım Pazartesi ve 20 Kasım Salı 20.30 / Moda Sahnesi)
  • Tasarımlarıyla mekâna her seferinde farklı bir gözle bakmamızı sağlayan, Belçika’da yaşayan ve üreten görsel sanatçı ve sahne tasarımcısı Meryem Bayram, ‘Fourfold’ ile festivale konuk oluyor. İnsanın fiziksel mekânı inşa etme ve onunla ilişki kurma biçimlerini merkezine alan bu performansta Bayram ve Guy Rombots’ın “canlı” karşılaşmasına tanık olacağız. Sınırlar ve engeller üzerine zihin açıcı bir performans olan bu işin özünü sahnede; iki sanatçı arasındaki “ilk buluşmanın” sürekli olarak yenilenmesi oluşturuyor. Dramaturjisi Igor Dobricic’e ait olan performansta, iki insanın sahnede dev bir kâğıt dörtgeni katlayarak, açarak ya da farklı malzemelerden sınırlar oluşturarak kurduğu anlam, pek çok soruyu beraberinde getirecek. (21 ve 22 Kasım/20.30/Moda Sahnesi)
  • İngiliz yazar Graham Farrow’un kaleminden çıkan ve tüm dünyayla birlikte Türkiye’de karşılığı olan çarpıcı bir hikâye Yüzleşme, yönetmen Emre Kınay’ın yorumuyla, Duru Tiyatro yapımı olarak sahnelenecek. Oyun, yeri doldurulamaz bir kaybın ardından, o kayba neden olan failin, gösteri toplumu ve medya tarafından yıldızlaştırılmasının öyküsü. Seyirci, toplumun yozlaştığı, hukukun işlemediği, pek tanıdık olan vahşi yeni dünya düzeninde kendi adaletini tesis etmeye çalışan yalnız bir adamla karşılaşacak. Emre Kınay ve Esra Kızıldoğan’ın performansları eşliğinde ahlaki sorumluluk, suç, suçlu ve adalet kavramlarını sorgulayan yönetmenin kendi deyimiyle “modern bir Suç ve Ceza hikâyesi” festivalde yer alacak. (18 Kasım Pazar 18.30 ve 19 Kasım Pazartesi 20.30 / Duru Tiyatro)
  • Göç etmek, gitmek, kalmak meselelerine sık kafa yoran tiyatroculardan Gülce Uğurlu’nun kolektif bir üretim metodu olan devised yöntemiyle hazırladığı oyunu Misafir, seyircisini çağın en büyük göç dalgasına tanıklık etmeye davet ediyor. Misafir, milyonlarca insanın Ortadoğu’nun savaşlarla kaynayan ikliminden zorunlu olarak çıkıp, Türkiye üzerinden Batı’ya ulaşma mücadelesini gerçek deneyimlerden hareket ederek, içinden geçtiğimiz trajik göç çağının ruhuna temas ederek ele alıyor. (29 Kasım Perşembe 20.30 ve 30 Kasım Cuma 15.00 & 20.30 / Moda Sahnesi)
  • Edebiyatımızın en özgün seslerinden Sevim Burak, tüm metinlerinden ve hayatından etkiler hissedilen oyunu Sahibinin Sesi ile festivale konuk oluyor. Yönetmen İskender Altın, İstanbul Devlet Tiyatrosu çatısı altında, Burak’ın 1982’de yazdığı Sahibinin Sesi adlı çarpıcı eserini yorumluyor. Seyirciler, 1930’ların Kuzguncuk’unda bir konakta geçen oyunun; paranoyak, yaşamın tüm renklerinden korkan karakteri Bilal’in sanrılarla dolu imgeleminin içinde bir gezintiye davetli. (2 Aralık Pazar 15.00 ve 3 Aralık Pazartesi 20.30 / Üsküdar Tekel Sahnesi)
  • Çağdaş meselelere ironik bakışlar atan metinleri sahneye taşımayı seven DasDas ekibi, İngiliz mizah yazınının gündemdeki kalemlerinden Tom Basden’ın, Dostoyevski’nin aynı adlı öyküsünden uyarlayarak yazdığı Timsah’ı sahneliyor. Oyun, gösteri toplumunun sistemle el sıkışmayı seçen aktörleriyle, hayatta şahit olduklarımız kadar tuhaf ama gerçek bir tonda bir timsahın karnında hesaplaşıyor. (2 Aralık Pazar ve 3 Aralık Pazartesi, 20.30 / Ataşehir- DasDas)


ARŞİV