Tiyatronun aynasında 100 yıl…

Geçen yıl tartışmaların odağında olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, bu sezon perdelerini 100. yaşıyla birlikte açıyor.

02 Ekim 2013 - 12:17

Gökçe UYGUN

Bundan yaklaşık 100 yıl önce, yani 1914’te kurulmuştu Darülbedayi... “Güzellikler Evi” anlamına gelen Darülbedayi, Türkiye'de Batılı anlamda tiyatronun gelişmesinde önemli bir değişimi sağlayan, Osmanlıdaki ilk konservatuvar kurumuydu. Zamanın İstanbul Şehremini Belediye Başkanı Operatör Dr. Cemil (Topuzlu) Paşa’nın İstanbul’un medenileşmesi yapmaya kara verdiği yeniliklerin başında Batılı anlamda bir müzik ve tiyatro konservatuvarı kurmak vardı. Paşa 300 lira ödenek ayırdığı bu projenin gerçekleşmesi için Parisli tiyatro yönetmeni ve yöneticisi Andre Antoine'ı İstanbul'a davet etmişti. Şehzadebaşı'nda bulunan vilayete ait Letafet Apartmanı bu konservatuvar için tahsisi edilmişti. Tiyatro Bölümü için kıraat (okuma), telaffuz (söyleyiş), tecvid (tonlama), Aruz, edebiyat tarihi, haile (trajedi), drama, mudhike (komedi), raks (dans), adab-ı muaşeret (görgü), eskrim gibi dersler konmuştu. Kısa bir süre sonra Birinci Dünya Savaşı'nın çıkması nedeniyle ülkesine dönen Antoine'ın yerini Reşat Rıdvan ve Muhsin Ertuğrul başkanlığında bir ekip almıştı. Kentin bir sonraki Şehremini İsmet bey de Darülbedayi'ni yönetmeliklerini hazırlamada önemli gelişmeler kaydetmişti. 1916'da bu okul, halka açık ilk oyunu olan “Çürük Temel”i sahnelemişti. Yerli ve yabancı yazarlardan birçok oyunun oynandığı Darülbedayi, 1934 yılında İstanbul Şehir Tiyatroları (ŞT) adını aldı.

YENİ YAŞ, YENİ SEZON, YENİ OYUNLAR
Günümüze dek Türkiye'nin en köklü tiyatro kurumu olarak perdelerini açık tutan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (İBBŞT), koca bir çağı ardından bırakarak yeryüzünün en eski sanatı olarak kabul edilen tiyatroyu tiyatroseverlerle buluşturmayı sürdürüyor. Türkiye’nin en eski tiyatro kurumu olan ŞT yeni sezon için yeni oyunlar hazırladı. Ekim ayında 3’ü yeni, 27 oyunla sezona başlayan ŞT’nin yeni oyunlarından biri, geçen sezon sonunda özel gösterimlerle seyirciyle buluşan Necip Fazıl Kısakürek’in yazdığı Engin Gürmen’in yönettiği Para oyunu, bu yıl repertuvara girdi. Paranın belirlediği toplumsal yaşamın çürümüşlüğünün bireylere ve bir aileye yansıyan yanını ele alan Para oyununda, savaş, vurgun, insanı hiçe sayan ekonomik ilişkiler ve bankalar, toplumsal çözülmeye hizmet eden siyaset, birbirine güven duymayan bireylerin sistemden gelen güçlerini birbirine karşı kullanmaları oyunun olay örgüsünü oluştururken, “insanlık değerleri” tartışmaya sunuluyor. Engin Gürmen’in yönettiği oyunda; Aziz Sarvan, Cem Uras, Doğan Altınel, Nurdan Gür, Aslı Aybars, Oğuzboy Vedat Şahin, Zeki Yıldırım, Alev Oraloğlu, Deniz Yeşil Mavi, Ali Mert Yavuzcan, Seza Güneş ve Engin Gürmen rol alıyor. Oyun 2-6 Ekim 2013 tarihleri arasında Üsküdar Kerem Yılmazer Sahnesi’nde, 18-20 Ekim 2013 tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde…

KADINLAR SAVAŞA KARŞI SAVAŞIRSA!
Sezonun savaş karşıtı oyunu olarak dikkat çeken Lysistrata “Kadınlar da Savaşırsa” ilk kez 2012-2013 sezonu sonunda Makedonya’da “Uluslararası Stobi Antik Drama Festivali”nde seyirci karşısına çıktı ve orada iki ödül aldı. Aristophanes’in yazdığı Kemal Kocatürk’ün yönettiği oyun, savaş ve kadının toplumdaki yeri temalarını işliyor. Oyunda savaşlardan bıkıp usanan kadınların eşlerini kaybetmemek ve daha güzel bir gelecek için Antik Atina’daki yönetim merkezi Akropolis’i işgal etmeleri ve erkeklerin savaşa katılmaları durumunda kadınlıklarını öne çıkarmaları anlatılıyor. Berrin Akdeniz, Hülya Arslan, Murat Bavli, Demet Bozyaka Şalt, Ayşen Çetiner, Gökhan Eğilmezbaş, Bensu Orhunöz, Çağrı Ö. Hün, Irmak Örnek, Selçuk Soğukçay, İbrahim Ulutaş, Çağatay Palabıyık, Nazan Yatgın, Çağlar Yiğitoğulları’nın rol aldığı oyun 2-6 Ekim arasında Üsküdar Musahipzade Celâl Sahnesi’nde, 18-20 Ekim arasında Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde…

NAZIM’IN YOLCU’SU…
İBB Şehir Tiyatroları’nın ilk defa seyirciyle buluşacak diğer yeni oyunu Yolcu. Nâzım Hikmet’in yazdığı Yıldırım Fikret Urağ’ın yönettiği oyunda olay, 1921 yılında, Kurtuluş Savaşı’nın yoğun biçimde sürdüğü günlerde, Anadolu’nun ücra bir köşesindeki tren istasyonunda geçiyor. Kar ve buzla kaplı istasyonda çok seyrek duran trenler artık hiç durmadan yollarına devam etmektedir. İstasyon şefi, karısı ve makasçı, devrilen telgraf direğiyle birlikte tamamen dış dünya ile bağlantılarını kaybetmişler ve kendi yalnızlıkları içinde birbirleriyle de iletişimlerini koparmışlardır. İstasyona gelen “Atlı” onlara hem dış dünyadan haber hem de umut getirir. Hatta yaşama yeniden bakmalarını sağlayan bir ”kurtuluş”… Bahtiyar Engin, Gün Koper, Mehmet Avdan, Aslıhan Kandemir’in oynadığı oyun, 30 Ekim-3 Kasım arasında Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde oynanacak.
2012-2013 sezonunda sahnelediği 53 oyun ve yapılan 18 turneyle 500 bin civarı tiyatrosevere ulaşan İBBŞT’nin geçen sezondan devam eden oyunları da olacak.Ekim ayında, geçen sezon ŞT yönetimi tarafından repertuvar dışı bırakıldığı iddialarıyla gündeme gelen Zengin Mutfağı’nın da aralarında bulunduğu şu oyunlar sahnelenecek; Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Buluşma Yeri, Vişne Bahçesi, Ocak, Kösem Sultan, Şark Dişçisi, Hıdrellez, İstanbul Efendisi, Türkiye Kayası “Bir Göç Hikâyesi”, Toros Canavarı, Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Zengin Mutfağı, Yüzleşme, Ben Sinema Artisti Olmak İstiyorum, İstanbul Hatırası, Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz ve çocuk oyunları; Üç Kardeş ve Muhteşem Kurt, Ali Baba ve Kırk Haramiler, Karagöz Tatlıcı, Damlaların Dansı, Kedi ile Palyaço, Karagöz Balıkçı, Boncuk, Çiçek Prenses…

KADIKÖY’DE EKİM’DE 2 OYUN DAHA
-Toros Canavarı, Türk mizahının ve ulusal tiyatromuzun usta ismi Aziz Nesin’in yazdığı Tarık Şerbetçioğlu’nun yönettiği bir oyun… Kurumları yozlaşmış, değerleri altüst olmuş bir toplumsal yapı içinde, yaşadığı koşullara karşı çıkamayan insanların çaresiz halleri, Aziz Nesin’in taşlama üslubuyla sahneye taşınıyor. Aziz Nesin’in deyimiyle “izahı olmayan şeylerin mizahının yapıldığı” oyunda, Nuri Sayaner isimli mülayim bir memur emeklisi, ailesiyle birlikte monoton bir hayat sürmektedir. Aile bir taraftan geçim sıkıntısıyla diğer taraftan onları apartmandan atmak isteyen ev sahibiyle uğraşmaktadır. Tahliye davasını kazanan Sayaner ailesinin sevinci çok uzun sürmez. 9-13 Ekim’de Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde oynanacak oyunda; Şevket Avşar, Binnur Şerbetçioğlu, Gökhan Eğilmezbaş, Ceylan Çete, Naci Taşdöğen, İskender Bağcılar, Murat Bavli, Rahmi Elhan, İbrahim Şirin, Tarık Şerbetçioğlu, Funda Köseoğlu, Berna Oğuzutku Demirer, Abdullah Topal, Tuğçe Açıkgöz, Şehnaz Bölen Taftalı rol alıyor.
-Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Ziya Osman Saba’nın 1940’lı yıllarda farklı zamanlarda yazılmış öykülerinin bir araya getirildiği “Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi” adlı kitabından aynı adla sahneye aktarıldı. Ziya Osman Saba’nın öykülerinden Hilmi Zafer Şahin’in uyarladığı, Can Doğan’ın yönettiği oyun, Ziya Osman Saba’nın İstanbul’a duyduğu özlemi, sevgiyi, daha ötesi saygıyı sahneye taşıyor. Oyunda 1952 yılında Varlık Yayınları’ndan yayımlanan öyküler yazarın yazdıklarına sadık kalınarak ekleme yapılmaksızın sahneye aktarılırken diğer yanıyla da 60 yıl öncesinden geçmiş ve o günler bağlamında İstanbul, kaybolan ve yaşayan değerler yönünden anlatılıyor. Uğur Arda Aydın, Can Doğan, Samet Hafızoğlu’nun rol aldığı oyun, 23-27 Ekim arasında Kadıköy Haldun Taner Sahnesi’nde seyirciyle buluşuyor.

PROVADA 2 OYUN 
-Sirke Tadında Böğürtlen Reçeli (A. Kadir Bozkurt): Ülkenin birinde yaşanan siyasal ve toplumsal değişimler, evlilikleri boyunca bu sürece şahit olarak ölümle şakalaşan yaşlı bir çiftin ilişkisi ekseninde mizahi bir dille aktarılıyor. Kendini değiştirmeyi akıl edemezken dünyanın düzenini değiştirmeye çalışan ve eşiklerde kalmanın sancısını yaşayan bir adamın baskılar karşısındaki tavrı hicvediliyor. Kahramanlarımız için hayat tıpkı sirke tadında böğürtlen reçeli gibi… Biraz acı, biraz buruk ama bazen de tatlı…
-Vakti Geldi (Gökhan Erarslan): Üç eski okul arkadaşı; bir iş adamı, bir bürokrat ve bir profesör… Yıllar önce yaşanan ve üzerine sünger çekilen bir olay… Tam da her şeyin yolunda gittiğini düşündükleri sırada bir karabasan gibi üzerlerine çökmüştür. Aile düzenleri, siyasi, ekonomik ve akademik gelecekleri hatta tüm yaşamları onları buluşturan bir kız yüzünden tehdit altındadır. Yüzleşme vakti gelmiştir. İlginç ve sürpriz gelişmelere gebe hesaplaşmalar başlar.
-Üzerinde çalışılan ve sahnelenmesi planlanan diğer oyunlar da şöyleİçerdekiler (Melih Cevdet Anday), Radyonun İçindekiler (Cenk Gündoğdu), Çin Kahvesi ( Ira Lewis ), Ölü Adamın Cep Telefonu (Sara Ruhl), Kes ve Kaç (Peter Horsler), Shakespeare (Elçin Efendiyev), Son Şans (Sam Bobrick), Tahta Çanaklar (Edmund Morris), Yuavaya Dönmek (Alessandra Paoletti). Çocuk oyunları; Islıksever Max (Volker LUDWIG - Carsten KRUGER), Ben Sen O, Biz Siz Onlar (Eftal GÜLBUDAK) ve Harikalar Mutfağı (Ege IŞIK)

GEÇEN SEZON EYLEMLİ GEÇMİŞTİ!
İstanbul Şehir Tiyatroları yönetimi sanatçılardan alınarak belediyenin bürokratlarına devredilmiş olması geçen sezon büyük tartışmalara neden olmuştu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, tiyatro sanatçıları tarafından büyük bir tepkiyle karşılanan kararı savunmuş, “Repertuvarı geçmişte bir genel sanat yönetmeni belirliyordu. Şimdi bir kurul belirleyecek. 7 kişilik kurulun 2 üyesi bürokrat olacak. Daha demokratik, daha belirleyici ve beraber karar verebilecekler” demişti. Bu süreçte Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Ayşenil Şamlıoğlu ve 6 yönetim kurulu üyesi ile Kadir Topbaş'ın sanat danışmanı Kenan Işık istifa etmişti. Ayşenil Şamlıoğlu’nun yerine Hilmi Zafer Şahin atanmıştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yeni yönetmeliğini protesto eden onlarca tiyatro sanatçısı,, günlerce eylemler yapmışlardı. Sanatçılar, “1914'ten beri ehil ellerde olan İstanbul Şehir Tiyatrosu’nun ehlileştirilmeye çalışılmasını, sanatın ve sanatçıyı hizaya sokma ve halkın gözünde küçük düşürme gayretlerini” eleştirerek, özetle şu görüşleri savunmuşlardı; “Sessiz kalmayacağız.Öncelikle, dayatılan yeni yönetmeliğe karşı hukuki zeminde hakkımızı arayacağız. Ustalarımıza, İstanbul seyircisine ve gelecek kuşaklara karşı üstlendiğimiz bu sorumluluğu ülkemizdeki ve dünyadaki tüm sanat emekçileri ile paylaşıyoruz. Hedefimiz, çağdışı yönetmelik dayatmaları yerine, çağdaş ve özerk bir İstanbul Şehir Tiyatrosu yasasıdır. Ülkemize, değerli sanat kurumlarımıza, sanatçılarımıza ve halkımıza yaraşacak olan budur. Karanlığa ve karanlığın getireceği korkuya karşı birlikte direneceğiz.”

ARŞİV