Tomáš’ın büyülü fotoğrafları…

150 yıl öncesinin fotoğraf tekniğini, Kadıköy’deki stüdyosunda körüklü makinesiyle günümüze taşıyan Çekoslovak fotoğrafçı Tomáš Hetmánek, ilk kişisel sergisini Moda’da açtı

14 Ağustos 2017 - 16:01

İçinde bulunduğumuz Ağustos ayının 19’ü ‘Dünya Fotoğrafçılık Günü’ olarak kutlanıyor. Biz de sizi bu vesileyle Çek Cumhuriyeti vatandaşı, Moda sakini Kadıköylü bir fotoğrafçıyla tanıştıracağız. 35 yaşındaki Tomáš Hetmánek, ülkesinde üniversitede sosyal pedagoji okudu. Hasta, yaşlı kişiler ve çocuklarla çalıştı. Ama bir süre sonra kendi kendine “Bu insanlar yaşamlarının sonunda. Ama ben daha hayatı tanımıyorum. Onlara nasıl yardım edebilirim ki” diyerek, ‘hayatı ve kendini’ tanımak üzere düştü yollara. İspanya’daki Hıristiyanların kutsal hac yolunu yürüdü,  Tunus çöllerinde tercümanlık yaptı, Sicilya’da bir komünde kaldı, İsrail’de bedevilerden edindiği eşeklerle kervan kurdu ve dahası… 2005’te yolu Türkiye’ye düştü.  Manavgat’taki gezginler buluşmasına katıldı, daha sonra ülkeyi otostopla gezdi. Bu arada bağlama çalmaya heveslenince, Urfa’da gitarını bir sazla takas etti. Vizesi bitince ülkesine gidip biraz para kazanıp geri döndü Türkiye’de. Aşık oldu, Nevin Avcılar’la evlendi. O sırada annesi rahatsızlanınca eşiyle birlikte ülkesine dönüp 1 yıl annesine baktı. Tekrar Türkiye’ye döndüklerinde Fethiye’de bir köyde yaşamaya başladılar. Orada eşiyle birlikte müzik de yaptılar. Bir İstanbul ziyaretinde ünlü caz sanatçısı Nezih Yeşilnil ile tanışıp eğitim almaya başlayınca 2013’te İstanbul’a dönüş yaptılar. O zamandan beri Kadıköy’de yaşıyor. Eşi Nevin’le birlikte Flapper Swing adında 5 kişilik bir grupla akustik caz yapıyorlar.

FOTOĞRAF SEVMEZKEN FOTOĞRAFÇI OLDU

Peki ya fotoğrafçılık? Esasen Tomáš, fotoğraf çektirmeyi de çekmeyi de hiç sevmiyormuş geçen 1 yıla dek. Hatta teknolojiye kafa tutup akıllı telefon bile almamış uzun zaman. Ama sonra bir akıllı telefon edinmiş ve nasıl kolay fotoğraf çekilebildiğini görmüş. Dönem grubu olduğu için Flapper Swing üyeleri sahnede kostümler giyiyor ancak Tomáš grup fotoğraflarının da eskiyi yansıtmasını istemiş. Aplikasyonlarla filtreler uygulamış ama içine sinmeyince, eski müzisyen fotoğraflarını incelemeye başlamış. Böylelikle 19. yüzyıla ait bir teknik olan ıslak plaka tekniğiyle karşılaşmış. İnternetten, bu işin ustası Murat Sarıyar’ı bulmuş. Moda’dan kalkıp Hadımöy’e gitmiş. Sarıyar’la tanışmış, işi öğrenmiş ve ilk körüklü makinesini satın almış. Şimdi çalışmalarını Moda’daki stüdyosunda sürdürüyor.  Fotoğrafları büyük format kamera ile cam plakalar üzerine çekilmesi, yani gerekli kimyasalların hazırlanmasından fotoğrafın son cilasının atılmasına kadarki süreçte tüm işlemleri, 150 yıl öncesinde yapıldığı şekliyle yapıyor.

ÖLÜMSÜZ FOTOĞRAFLAR!

 Bu fotoğrafların en önemli özelliği de diğer tekniklerle çekilenler zamanla solarken –iyi yapıldığı takdirde- sonsuza dek durabilmesi. Zaten bu nedenle bu eserlere “ambrotype” yani “ölümsüz” resim deniliyor!

Bu teknikle fotoğraf çekmek zor olsa gerek diye düşünüyor insan. Tomáš Hetmánek de kolay olmadığını söylüyor. Zira çok hızlı ve dikkatli olmak gerekmiş. Fotoğrafın iyi olabilmesi için model de bir süre sabit durmalıymış hatta. Hetmánek bu yöntemle 4 saate en fazla 5 fotoğraf çekebiliyor. “Telefonlarla saniyede fotoğraf çekilebilen bir çağda kendinizi niye bu zahmete sokmayı tercih ediyorsunuz?” diye merakla soruyorum. “Günün sonunda hayat çok boş bir şey değil mi? Ona anlam katmak lazım. Ne kadar kolaylaştırırsanız o kadar boş kalırsınız. Ben de hayatımı doldurmak istiyorum. Benim için zahmetli değil çünkü yaparken her anından keyif alıyorum. Belki dört fotoğraf  için tüm günümü harcıyorum ama onu yapmazsam başka ne yapacağım ki…” yanıtını veriyor.

CAMDAN KADINLAR MODA’DA

Tomáš Hetmánek, şimdilerde ilk sergisinin heyecanını yaşıyor. Moda’daki halka sanat/galeri’de ‘Porteler’ adıyla açtığı sergide 34 kadın portresi yer alıyor. Bu kişiler çoğunlukla eş dost tanıdık. Hetmánek’e göre klasik bir portre fotoğrafları sergisi değil bu. Gerçeklik algısı üstüne, felsefi temeli olan bir sergi; “Mesela birine aşık olduğunuzda, onu şahsen tanımazken o kişinin bir hayali oluyor kafanızda. Onunla tanıştığınızda bu hayal değişiyor. Bu sergide de kişilerin o kırılmadan önceki hallerine vurgu var. Bunu Platon’un İdealar Kuramı’yla da bağdaştırmak mümkün. Bir çok insan gerçekleri görmekten kaçındığı için hayallerinde yaşamayı tercih eder. Tıpkı günümüz insanının kendini sosyal medyada inşası gibi. Oysa burada sergilenen fotoğraflar aşırı gerçekler, tek ve eşsizler. Kopyaları bile onlara yetişemez. Onları gerçekten görmek istiyorsanız, buraya gelmeniz lazım. “

Peki portresi sergilenen kişiler neden hep kadın? Tomáš Hetmánek bunu da analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung’un arketip teorisiyle (kadının içindeki erkek, erkeğin içindeki kadın) açıklıyor; “ İçimizdeki karşı cins yaratıcılığın kaynağıdır. Onu gerçekleştiremezseniz yaşam enerjiniz yok olur, kuru ve gri bir insan olursunuz. Ben de öyle bir insana dönüşmeye başladığımı hissedince, içimdeki kadından ilham aldım. Hayatımda yeni bir yaratıcılık bölümü açıldı, bu sergi de onun yansıması...”

Caferağa Mahallesi, Bademaltı Sokak No:24 Moda’da yer alan halka sanat/galeri’deki sergi, Çarşamba’dan Pazar’a 11:00 - 19:00 saatleri arasında, diğer günler randevu ile ziyaret edilebilir.  Genelde eşi ve modeli Nevin Avcılar Hetmanekile çalışan Tomáš Hetmánek’in stüdyosunda bu teknikle fotoğraf çektirmek de mümkün. www.tomashetmanek.com


ARŞİV