Kadıköylü fotoğraf sanatçısı Güngör Özsoy, özellikle Yeşilçam’ın geçmişini görüntülediği özel fotoğraflarla Türk sinemasının yaşayan canlı bir tanığı gibi....
Kadıköylü fotoğraf sanatçısı Güngör Özsoy, özellikle Yeşilçam’ın geçmişini görüntülediği özel fotoğraflarla Türk sinemasının yaşayan canlı bir tanığı gibi....
Yeşilçam sinemasında set fotoğrafçısı ve kameraman olarak görev yaptığı günlerde çektiği unutulmaz karelerle sinema tarihimizin hiçbir yerde bulamayacağınız unutulmaz enstantanelerine imza atan, yaşamını Kadıköy Acıbadem’de sürdüren Güngör Özsoy ile gazetecilik yönü, Yeşilçam sineması ve anılarıyla dolu zevkle okuyacağınız bir sohbet yaptık.
“Ustam” dediği Kriton İlyadis’e çok şey borçlu olduğunu her daim ifade eden Türk sinemasının mihenk taşı Güngör Özsoy şu sıralar ilk kitabı gibi ses getireceğine inandığımız “Yeşilçam’da 100 Yıla Doğru” ile “Yeşilçam’dan Bir Çetin Karaman Bey Geçti” eserleri üzerinde çalışıyor. Güngör Özsoy için ne söylesek, yazsak az, canlı bir sinema tarihi. Sinema ve bağlı sanat dallarıyla ilgilenen üniversiteler veya birçok kişi ve kurum için bulunmaz bir kaynak.
“Yeşilçam’da 50 Yıl” adlı eserinde Yeşilçam’ın unutulmaz yönetmenleri, jön ve aktrisleriyle birbirinden değerli ve ilginç hatıralarını kaleme almış. İşte bu hatıralardan bir kaçı…
YILMAZ GÜNEY’İN MESLEK AŞKI VE AZMİ…
Yılmaz Güney, Yılmaz Atadeniz yönetiminde çekilen bir filmde silahşörü oynuyordu. Attığını vuran değil, vurmak istediğini vuramayan kişiydi. Silah eğitimi yoktu. Buna canı sıkılan Güney, Yılmaz Atadeniz’eyaklaşarak, “Abi bu sahnenin çekimini bırakalım. Silah ve mermileri bırakın” dedi. Bütün ekip gitti Yılmaz tek başına kaldı. Ertesi sabah oldu. Ekip gelince karşılarındaki Yılmaz Güney’in bir silahşör olduğunun farkında değillerdi. Yılmaz’daki hırs, azim ve meslek aşkı 24 saat içinde attığıkurşunla parayı havada vuracak hale gelmişti.
KARTAL TİBET, ADNAN ŞENSES VE GÜNGÖR ÖZSOY…
Güngör Özsoy, unutamadığı anılardan birini de Ertem Eğilmez’in çektiği “Senede Bir Gün” filminde yaşar. İki defa çekilen bu filmin ikisinde de Adnan Şenses yer alır ve filmin şarkısını seslendirir. Filmin Halkalı’daki taş ocakları sahnesinde çekimden dönerken Kartal Tibet arabayı kullanmaktadır. Güngör Özsoy ile Adnan Şenses de arabadadır. Kartal Tibet arabayı durdurur ve Adnan Şense’e, “Adnancığım şimdi Senede Bir Gün’ü söylemenin zamanıdır” der. Adnan Şenses’in güzel sesi ve yorumuyla hepsi mestolur ve bu anı da unutulmayanlar arasında yerini alır.
FATMA GİRİK ROLÜNÜN TAM ANLAMIYLA HAKKINI VERİRDİ
Güngör Özsoy, Fatma Girik ile “Ben Bir Sokak Kadınıyım” filminde çalışmaktadır. Kartal Tibet ile birlikte set fotoğraflarının çekiminde Özsoy’a çok yardımcı olurlar. Sıcakkanlılığı, sette herkesle iyi anlaşmasıyla Fatma Girik herkesin sevgi ve saygısını kazanır. Özsoy kitabında bir anısını şöyle anlatıyor: “Bir filmde rol icabı 90 kg.lık Reha Yurdakul’u sırtında taşıdı. Senaryonun gerektirdiği rolünün tam anlamıyla hakkını verirdi. Sanat hayatındaki başarısını bugün de karakter rolleriyle sürdürüyor.”
TÜRK SİNEMASININ YERİ DOLDURULAMAYAN KLASİĞİ OLDU
“Hababam Sınıfı” çekim hazırlıklarına başlamıştık. Ertem eğilmez, Hababam Sınıfı için Kemal Sunal’ın yanında Zeki ve Metin’i oynatacaktı. Zeki ve Metin’e Erman Film’den teklif gelince bırakıp gittiler. Ertem eğilmez de birden “Ben bu filmi öğrencilerle, amatörlerle yaparım” diye yola çıktı. Validebağ’da Valide Sultan Kasrı’ndaki çekimlerden önce sette amatör oyunculara şöyle seslendi: “Çocuklar bu işi ticari olarak düşünmeyin. Sinemayı sevin ve severek çalışın. Benim amacım sizlerle beraber iyi bir eser ortaya koymak. İçinizden başarılı oyuncular çıkabilir, kazancımız bu olsun.”
MALKOÇOĞLU VE KOLSUZ KAHRAMAN KARŞILAŞIYOR
1973’te çekilen “Tarkan Kolsuz Kahramana Karşı” filminde ünlü karate ustası Hakkı Koşar, Tarkan’ın karşısındaki Uzakdoğulu kötü adamı canlandırmaktadır. Makyaj ustası Sait Muhammet makyajları yapar, Hakkı Koşar ve diğer karateci rolündeki oyuncuları makyajla birer Çinli’ye çevirmesi herkesin ilgisine mazhar olur. Bu arada ilginç bir karşılaşmayı kitabında Güngör Özsoy şöyle aktarıyor: “Büyükdere Bilezikçi Çiftliği’nde Tarkan’ı çekerken çiftliğin diğer yanında Malkoçoğlu filmi çekiliyordu. Kostümüyle sete gelen Cüneyt Arkın, “Kolay gelsin” diyerek Hakkı Koşar’ın yanına gitti. Karate selamı verdi. Böylece Malkoçoğlu’yla Kolsuz Kahraman karşı karşıya geldi. Benim için bulunmaz bir görüntüydü.”
“FOTOĞRAFÇILIK GÜZELLİKLERİ EBEDİLEŞTİRME SANATIDIR”
Fotoğraf Sanatçısı Güngör Özsoy’un güzel sanatlara eğilimi, yetenekleri genlerinde var. Özsoy müzisyen bir ailenin çocuğu olarak 1941 yılında İstanbul’da doğdu. Özsoy, kemanıyla profesyonel bir ses sanatçısına eşlik edebilecek, Selahattin Pınar gibi bir müzik dehasıyla aynı sahneyi paylaşabilecek derecede müzik bilgisi ve becerisine sahip. 1958-60 yıllarında dönemin ünlü müzikholü Küçük Çiftlik Gazinosu’nun sahnesinde çalıştı. Güngör Özsoy, 1960 yılında, o güne kadar amatörce ilgilendiği fotoğraf sanatına, tutkusunun ön plana çıkmasıyla, magazin muhabiri olarak gazeteciliğe başladı. Önce, Gece Postası ve Radyo Alemi gibi dönemin ünlü gazete ve dergilerinde çalıştı. Daha sonra sırasıyla Artist, Sinema, Ses ve Perde gibi magazin ağırlıklı dergilerde şöhret basamaklarını hızla tırmanarak, Erol Dernek, Sayıl Erman, Meftun Olgaç gibi magazin dünyasının efsane isimleri arasına katılmayı başardı. Türk Sineması’nda 250-300 filmin çekildiği, yeni yeni sinema yıldızlarının ortaya çıktığı, dolayısıyla magazin dergilerinin tiraj patlaması yaparak, altın devirlerini yaşadığı 60’lı yıllar Güngör Özsoy’un hem basında hem de sinema alanında adını daha çok duyurduğu dönem oldu. Askerlik hizmetinden sonra çalışmalarını Suat Yalaz’ın yayınladığı Saklambaç dergisinde sürdürdü. Bu sırada Suat Yalaz, yarattığı Karaoğlan’ı beyaz perdeye uyarlamaktaydı. Özsoy, bu filmle sinema fotoğrafçılığına başladı. Aynı yıl, Ertem Eğilmez’in davetiyle Arzu Film’e geçen Özsoy, aralıksız 15 yıl fotoğraf direktörlüğü yaptı. Ünlü kameraman Kriton İliadis’ten edindiği kazanımlarla çektiği film fotoğraflar, sinema tarihimizin altın değerinde kaynaklarından. Güngör Özsoy, Türk Sineması’nın çöküş yıllarının başladığı 80’li yıllarda reklam ve sanayi fotoğrafçılığına yöneldi. 90’lı yıllarda Özsoy’un imzası, daha çok kartpostallarda, takvimlerde, posterlerde ve turistik kitaplarda görülür. Doğaya da yönelen Özsoy, Türkiye’nin tarihi ve doğal güzelliklerini yansıtan fotoğraflar çekmeye devam ediyor. Güngör Özsoy, tarihi ve doğal güzellikleri görüntüleyebilmek amacıyla, Türkiye’yi Edirne’den, Kars’a on beş defa dolaştı, Türkiye’nin ulaşılması güç bölgelerine dağılmış yüzlerce tarihi, doğal güzellikleri en güzel biçimde görüntüledi. Bugün Güngör Özsoy’un arşivinde Türkiye’nin tarihi ve doğal güzelliklerini yansıtan 20.000’den fazla fotoğraf yer alıyor. Bugün, “Türkiye’nin hangi köşesindeki, hangi turistik ya da tarihi bir yerin fotoğrafı, hangi mevsimde, hangi saatte en iyi şekilde çekilebilir?” diye merak ediyorsanız, Güngör Özsoy’a soracaksınız. Türkiye’nin tarihi ve doğal güzelliklerinin görüntü yönetmeni Güngör Özsoy, “Fotoğraf 365 gün 24 saat çekilebilir, yeter ki ne çekeceğini bil” diyor. Bugün dünyanın pek çok ülkesinde yayınlanmış tarihi ve turistik kitabı Güngör Özsoy’un çektiği fotoğraflar süslüyor. Son yıllarda Türk turizminde bir patlama yaşanıyorsa bunda Güngör Özsoy’un da bir payı var.
GÜNGÖR ÖZSOY VE FOTOĞRAF SANATI
Güngör Özsoy, fotoğrafın güzelliklerini ebedileştirmeyi amaçlayan bir sanat dalı olduğuna yürekten inanıyor. Güngör Özsoy’un arşivinde hep güzellikler var. Konusu ne olursa olsun, çektiği bütün fotoğraflarda o hep ‘güzel’i aramış “çirkinlikler hep var, önemli olan gelip geçiveren güzellikleri yakalayıp ebedileştirmektir” diyor. Güngör Özsoy’un sanatına hakim olan tema güzellik. Bunda, Özsoy’un yaşamı boyunca güzeli ve güzelliği hep ön planda tutma kaygısının önemli bir rolü var. Güngör Özsoy fotoğraf makinesini bir ressamın palet ve fırçasını kullandığı gibi ustalıkla kullanabilen, kendine özgü bir yöntem geliştirebilen, adeta gökyüzüne, denize, ağaçlara yeni renkler katan ender fotoğraf sanatçılarımızdan. Dijital fotoğraflar da çeken Güngör Özsoy’un Türkiye ve İstanbul’u konu alan iki fotoğraf kitabı projesi var. Hazırlık çalışmaları tamamlanan kitaplarda Özsoy’un bugüne kadar yayınlanmış fotoğrafları yer alacak.
Mustafa SÜRMELİ