Türkçe Rap’in “Asi” yüzü: Ozbi

Rakılı Live serisiyle dilimize dolanan şarkıların yazarı ve yorumcusu Onur Dursun nam-ı değer “Ozbi” ile söyleştik

21 Aralık 2017 - 15:57

Çoğumuz onu Gezi Direnişi esnasında yaptığı, “Heeey… Direnişe gidiyorum bir çanta bir bez maske zulamda” sözlerini dilimize dolayan “Asi” şarkısıyla tanıyoruz. Evet, müzikal çeşitliliği, katmanlı şarkı sözleri, protest tavrıyla Türkçe Rap’e yeni bir soluk katan Onur Dursun, nam-ı değer “Ozbi”den bahsediyoruz. Kadıköy’ü, kendini ait hisettiği yerlerden biri olarak gören, bu günlerde “My Woman” şarkısıyla tanıdığımız Gülce Duru ile birlikte yaptığı “Rakılı Live” serisiyle dikkat çeken Ozbi, yaptığı işleri ve gelecek dönem projelerini gazetemize anlattı.

“KİMSEDEN ÇEKİNMİYORUM”

  • Hakkında biyografiler var fakat bir de kendi kaleminden kendini tanıtır mısın?

Kendimi tanıtma konusunda iyi değilim pek. Ne söyleyeceğimi pek bilemiyorum. Kimseden çekinmeden içimdekileri yansıtmaya çalışan birisiyim...

  • Neden “Ozbi” mahlasını kullanıyorsun? Senin için anlamı nedir?

Hiç bir manası yok aslında. Ergenlikten kalma bir hikâyesi var sadece. Rap müzikte “beatmaker” önemlidir. Müzikleri ben yapardım eskiden. Lakap konusunda başarısızdım ve arkadaşlar bir kaç kere “Beat” de yapıyorsun sana “Büyücü Oz diyelim. Büyülü beatlerin, müziklerin adamı gibi bir anlamı olur” dediler. Ben çok yanaşmadım bu duruma. Sonrasında “buldum arkadaşlar dedim lakabım Ozbi’dir” dedim. “Ozbi” bana genç hissettiriyor. Ama temelde çok bir anlamı yok yani. Büyücü Oz’dan türemiş bir rapçi lakabı...

“TEK DERDİM ANLAM TAŞIMAK”

  • Rap ağırlıklı olsa da zaman zaman okuduğun nakaratlarda farklı tınılar var. Tarz olarak kendini nerede konumlandırıyorsun?

Temelde Rap kültürünün göbeğindenim. Hatta “oldschool” sayılabilecek birisiyim. Türkçe Rap’in bir askeri, bir müridi, bir tutkunu olarak geçirdim ergenliğimi. Hatta Craft Tiyatro ile tanışana kadar da bu böyleydi diyebiliriz. Ama ilk başladığım dönemlerden bu yana hep nakaratlarda şarkı söylemeye çalışırdım. R&B nakaratlı Rap şarkılarını çok severdim. Çok kötü söylerdim tabi ama hep denerdim. Melodik nakarat konusuna ergenliğimden beri kafayı takmıştım zaten. Hep orijinal olma arayışını da eklersek buna; zamanla kendimi her halimle yaşamayı öğrendim diyebiliriz. Geçmişte bu işi yapmalı ama kendimize has bir tarz geliştirmeliyiz derdik. Birçok deneme yaptım, araştırdım, denedim olmadı bir daha denedim, okudum, yazdım, çizdim ama sonunda tiyatro ile tanışınca gerçek anlamda benim kafa açıldı biraz. Oyunculuk eğitimi benim için çok zorlayıcı olsa da bunu müziğe, yaptığım işe nasıl yansıtacağımı kavradıkça taşlar yerine oturmaya başladı.

Belirli bir tarzım yok. İster rap yaparım, ister şarkı söylerim, ister konuşurum, ister susar sadece dinletirim ya da hepsini bir arada yaparım. Sadece neyi nasıl yaparsam yapayım tek bir derdim var o da bir anlam taşımak. Zaten tüm yaşam sürekli bir devinim, dönüşün içinde. Hiç bir şey aynı kalmıyor. O yüzden belirli bir tarza dayanarak değil sadece yazdığımın anlamına tanımlayarak üretmeye çabalıyorum...

  • Çoğumuz seni Gezi Direnişi zamanında çıkan “Asi” şarkısıyla tanıyoruz. Seni bu şarkıyı yapmaya iten şey ne oldu? 

Asi şarkısını yapmaya iten şey Gezi parkının içinde olmak, Gezi’nin ruhunu yaşamak ve yaşıyor olmak oldu.

“RAKILI LİVE TOPLUMSAL DONELER TAŞIYOR”

  • Son zamanlarda toplumsal şarkılardan ziyade bireysel konuları işleyen şarkılara fazla ağırlık vermiş gibi görünüyorsun?

Maalesef yanılıyorsun. “Kalbine Sor” ve “Bahar Yanmadan Gel” çok güçlü toplumsal doneler taşıyor ki Rakılı Live Projesindeki şarkıların çoğu üslup ve içerik açısından yine toplumsal doneler taşır. Bu soruyu sorma nedenini anlayabiliyorum. Ama muhafazakar, baskıcı bir rejim tarafından yönetilen bir ülkede belki de popüler kültürde hit olabilecek şarkıları Rakılı Live ismi ile sunuyor olmak zaten toplumsal bir takım anlamlara işaret ediyor...

  • Gülce Duru ile nasıl tanıştınız? Birlikte iş yapmaya nasıl karar verdiniz? 

Halk Edebiyatı isimli albümü yaparken bir şarkıda kadın vokale ihtiyacım vardı. Albümün prodüktörü Hasan Saltık tanıştırdı. Kaybedenler Kulübü şarkılarından Gülce’yi biliyordum. Sesine hayrandım zaten. Bir araya gelince ve iyi anlaşınca ben de başka neler yaparız diye düşünmeye başladım. Sonrasında Bahar Yanmadan Gel için vokal yapar mısın diye rica ettim, geldiğinde de Aysel’i dinlettim çok beğendi. Eee dedim hadi beraber yapalım. Sonrasında başka şarkılar çıktı benim zuladan ve büyüttük projeyi. Aslında olaylar spontane gelişti diyebiliriz.

“RAP DE BİR ŞİİR TÜRÜ”

  • Rakılı Live serisi çok beğenildi. Bu fikir ve seri nasıl ortaya çıktı? Neden rakı?

Ben uzun zamandır serbest ölçü şiirler yazıyordum zaten. Yazdıklarım genelde uzun uzadıya giden metinlerdi. Hani Aysel’in kimsenin bilmediği 2 sayfaya yakın bir de şiiri vardır aslında. Genelde bu şiirlerin eşlikçisi rakıydı. Rakı içtiğimde yazmıştım birçoğunu. Aysel’i şarkıya dönüştürünce ve canlı performans fikri de doğunca ismini “Rakılı Live” koyalım dedik. İlk yaptığımızda seri olarak planlamamıştık. Sonrasında ikincisini de yapalım diyince seri fikri doğdu.

  • Biz rap ile birlikte rakı içmeye alışkın bir toplum değiliz pek? 

Alışırız ya ne fark eder rap de temelde bir şiir türü zaten...

  • Bu kadar ilgi bekliyor muydun? 

Özellikle bilinçli, anlayan, fikri olan, sorgulayan insanlara ulaştığımı hissetmek gerçekten mutluluk verici...  

  • Gelecek dönem projelerinden bahseder misin?

2.Seri videoları bittikten sonra 2 adet birbirinden çok farklı konseptlerde solo canlı performans projem var. Bir de çok farklı birbiri ile bağlantılı kliplerden oluşan konsept bir albüm projem var. Hangisini yapabilirsem onu yapacağım. Şartlar zor ama her şarta uygun projemiz mevcut. 3. Seriyi soranlar oluyor fırsat bulursak üretmeye, yapmaya devam edeceğiz mutlaka.

 Sana Kadıköy sokaklarında sık sık rastlayabiliyoruz. Kadıköy ile ilgili ne düşünüyorsun? 

- Kadıköy’de Craft Tiyatro var:) Onun dışında Semt olarak İstanbul içinde kendimi ait hissettiğim ikinci yer diyebilirim.


ARŞİV