Geçtiğimiz sayıda bu sayfalarda kısaca duyurusunu yaptığımız, memleketin ilk ‘Blues Derneği’ni bu hafta sizlere daha yakinen tanıtmak niyetindeyiz. Sözü fazla uzatmadan, derneğin 20 Mayıs Pazar günü Ağaç Ev Kadıköy’de düzenlediği ilk etkinlik sonrası konuştuğumuz Başkan Göksenin Tuncalı ve Başkan Yardımcısı Dinçer Tuğmaner’e bırakalım;
D. TUĞMANER: Benim gözlemlediğim, Türkiye’de blues müziğin bilinirliği, Blues Brothers filmi ve Gary Moore’un Still Got The Blues albümü ile arttı. Tabi uzun süre film Türkçe’ye Cazcı Kardeşler şeklinde çevrildiği için blues jazz ile de karıştırıldı. Velakin 70’lerin 60’ların tüm Rock oluşumlarında (aslında sınırlamak çok doğru da değil) Blues müzik etkisi, en az Surf Rock, Rock’n Roll ve Funk kadar hissedildi de. 80’lerden sonra Blues grupları kurulmaya başlandı. Türkiye’deki ilk resmi blues albümü olan Moe Joe’nun “İstanbul Chicago Mainline” albümünün çıkış tarihi 2000 yılıdır mesela. Blues müziği ayrı bir janr olarak keşfetmemiz, bu gibi sebeplerden geç oldu diye düşünüyorum. Yaşadığımız topraklarda her Batı kaynaklı müzik için bu geçerli aslında. Ha şu da var ki blues müzik çoğu özellikleri bakımından Türk kültürüne de çok yakın. Aslında tam bir blues memleketinde yaşıyoruz. Ne olursan ol hayat senin için burada zor. Bu yüzden seveni fazla ve kendimizi bu müziğe yakın hissediyoruz. (gülümsüyor)
G.TUNCALI: Müzisyenlerin ve müzikseverlerin bir araya gelip örgütlenmesi pek çok kişinin zaman zaman hayal ettiği bir şeydi aslında. Fakat kuruluş aşaması, organların oluşturulması, resmi işlemler, projelerin tartışılması ve bunların hayata geçirilmesi tam zamanlı bir odaklanmayı ve gerçekten çok çalışmayı gerektiriyor. Sanırım bu kadar vakit ayırabilecek birileri çıkmadı ya da Türkiye koşulları umutsuzluk yaratmış olabilir. Geç olsun, güç olmasın. Biz gerekli tüm eforu sarf edeceğimiz sözüyle yola çıkıyoruz. Çalışmalarımızın müzikle ilgili birçok stk’nın kurulmasına ilham vermesini de umuyoruz.
G.TUNCALI: Dinçer ve benim dışımda, kurucu üyelerimiz Batu Mutlugil baba, Gürkan Özbek, Burak Ocakçı, Ozan Yuvarlak, Eray Arbak ve Cem Ayar. Kurucu üyelerin ve yönetim kurulunun hepsi müzisyen. Hepsi de blues ile ilgileniyor ve blues projelerinde çalıyor ama sadece blues müzisyeni değiliz. Robert Johnson gibi blues efsaneleri bile sadece blues çalmadığı için biz de böyle bir gereklilik hissetmedik. (gülümsüyor)
HEDEF; BLUES FESTİVALİ…
G.TUNCALI: İlk etkinliğimizi bugün yapıyoruz (20 Mayıs). Amerikalı grup Sweet Papa Lowdon konseri ve blues söyleşisi ile gerçekleştirdik. Blues felsefesi, tarihi, sosyoljisi ve Türkiye’de blues konularında sohbet ettik ve Sweet Papa Lowdown’un 1920’ler ve 30’ların bluesundan örnekler çaldığı konserini büyük bir zevkle dinledik. Derneğimizin tanıtımını yaptık, üye alımlarına başladık ve çok sayıda müzisyen ve müziksever ile tanıştık. İlgi beklediğimizin üstünde ve muhteşemdi. Gözlerimiz yaşarmadı desem yalan söylemiş olurum.
Yeni kurulmuş bir dernek olarak ilk faaliyetlerimiz çoğunlukla workshop/atölye şeklinde olacak. Dernek yayınları, festival, eğitim ve proje destek ekiplerimizi oluşturmaya başladık, bu ekiplerin faaliyet alanlarını belirledik. Çevirisini yapacağımız ve yayımlayacağımız ilk kitapları, makaleleri ve belgeselleri belirledik ve hak sahipleriyle iletişime geçmeye başladık. Blues projelerine hibe desteği sağlamak üzere araştırmalarımıza derneği kurmadan birkaç ay önce başlamıştık. Ajandamızda ayrıca 6 ay içinde genel kurulumuzu gerçekleştirmek ve sonbaharda da büyük bir blues festivali düzenlemek var.
Sıkça üye toplantıları gerçekleştirmek istiyoruz. Kadıköy Ağaç Ev bu konuda derneğimize tam destek veriyor. Üyelerimizle görüştükçe hem onların hem de derneğimizin potansiyeli ve ihtiyaçları konusunda daha iyi fikir sahibi olacağız ve hedeflerimize hep birlikte ulaşacağız. Buna inancım ve heyecanım sonsuz!
D. TUĞMANER: Korhan ile hem fikirim. Kendimi tekrarlamak istemiyorum ama bizim bu yaşaması zor coğrafyamızda Türk Halk Müziği adıyla zaten kendimize has bir blues müziğimiz var. Orijinali bu yüzden zaten bize çok yakın.
G.TUNCALI: Bu konu açılınca aklıma hep Umut Sarıkaya’nın “isyanın sesi” başlıklı meşhur blues karikatürü geliyor. (gülüyor) Aslında elbette acılarla eğlenebilmek açısından benzerlik gösteriyoruz ama bu benzerlik başka kültürlerin müziklerinde de var. Diğer taraftan blues kültüründe bizim kültürümüze son derece uzak konular da var. Bence en başta blues’u blues, halk müziğini halk müziği olarak görmek ve anlamaya çalışmak çok önemli. Sonrasında bu müzikleri birleştiren eserler yazılabilir, düzenlenebilir. Kim aksini söyleyebilir ki? Müzik bu. Ben programlarımda “çayda çıra blues” çalıyorum mesela, Dinçer’ler Hekimoğlu türküsünü çalıyorlar, Erkan Oğur Anatolian Blues projesi yapıyor.
‘’BLUES’A İLGİ ARTIYOR’’
‘’TÜRKÇE BLUES OLUR’’
G.TUNCALI: Dinçer döktürmeye devam ediyor. (gülüşmeler) Ufak bir ekleme yapacak olursam, Türkçe ve İngilizce arasında şiirsellik açısından farklar olduğu gibi İngilizce söylenen bir müziğin Türkçe yorumlanması da prozodi hatalarına neden olabiliyor ama bunlar, Dinçer’in de dediği gibi, iyi çalışma ve araştırmayla üstesinden gelinemeyecek problemler değil.
G.TUNCALI: Aç değiliz, açıkta değiliz ama aşk; elbette onsuz olmaz. Şaka bir yana; açlıktan ve kölelikten gelen ve bunun acısıyla mücadele etmiş bir toplumun müziğinden bahsediyoruz. Ben daha önce duymamıştım ama belki bu nedenle böyle söyleniyordur.
KADIKÖY’DEN TÜRKİYE’YE BLUES YAYILACAK…
G.TUNCALI: Elbette. Ağaç Ev ve Burak derneğimize tam destek vereceklerini çok önceden söylediler, sağolsunlar. Derneğimiz Kadıköy çevresinde tanınan müzisyenlerle kurulduğu için başlangıç noktamız burası ama amacımız tüm Türkiye’deki blues severler ile buluşmak ve uluslararası boyutta da işbirlikleri yapmak.
KADIN BLUES’ÇULARA POZİTİF AYRIMCILIK
G.TUNCALI: Çok güzel soru, teşekkür ederim. Derneğimizin 5 temel misyonundan biri kadınların blues müzikteki yerini güçlendirmek. Bunun için eğitim ve seminer faaliyetlerimiz olacak. Ekiplerimizde mümkün olduğunca çok kadının yer alması için elimizden geleni yapıyoruz. Derneği duyurduğumuz ilk günden bu yana birçok kadın müzisyen bizimle iletişime geçti. Kimi grup kurmak için, kimi projelerini tanıtmak için desteğimizi istedi, kimisi de dernekte çalışmak istediğini söyledi. Yani daha şimdiden bizi sevindiren çok mesaj aldık. Derneğimiz müzisyenlerin bir araya geleceği ve etkileşebileceği platformlar oluşturacağı için yeni grupların ve daha önce duymadığımız birçok kadın müzisyenin sahnelerde yer almaya başlayacağını düşünüyoruz. En azından ilk etapta biraz pozitif ayrımcılık yapacağımız söylenebilir.
G.TUNCALI: Çok önemsediğimiz bir konu. Gençler olmadan faaliyetlerimizi yaygınlaştırmamız, blues müziğin çalınırlığını artırmamız mümkün değil. Aksi takdirde kendimiz çalıp kendimiz söylüyor oluruz. Bol bol atölye yaparak ve ders ortamları oluşturarak genç müzisyenlerin yetişmesine yardımcı olacağız. Konser etkinliklerimizde gençlere mutlaka yer vereceğiz. Kurucu üyelerimizden biri ve yönetim kurulu üyemiz olan Cem Ayar yirmi yaşında bir müzisyen arkadaşımız. Gençlerle işbirliği yapmaya ve sorumluluk paylaşmaya verdiğimiz önem buradan da anlaşılabilir.
D. TUĞMANER: Blues müziksever, müzisyen ya da dinleyici ayırmadan herkesi bekliyoruz. Ama ben özellikle hiç duymayan, merak eden dostlarımızı bekliyorum. Buyursunlar lütfen.
(Fotoğraflar: Gürkan Atılgan)