Kadıköylüler için eğitim, sağlık, spor, kültür ve sanat alanında önemli projelere imza atan Kadıköy Belediyesi bu yıl ilk olarak düzenlediği, “KADFEST Uluslararası Kadıköy Festivali” ile de Kadıköy'ün kültür ve sanat hayatına renk katıyor.
Film, sahaf, çizgi ve caz festivallerinin ilk kez bir araya geldiği festival, “Yıldızlar Altında Sinema” ile 22 Temmuz'da Kalamış Park’ında başladı. Kadıköylüler, KADFEST Uluslararası Kadıköy Festivali kapsamında Kadıköy Belediyesi Sinematek/ Sinema Evi ile birlikte düzenlenen Yıldızlar Altında Sinema Haftası kapsamında beyaz perdenin önemli filmlerini izleme olanağı buldu. Yıldızlar Altında Sinema Haftası'nın onur konuğu olan Tunuslu yönetmen Selma Baccar da 27 Temmuz Cumartesi günü yönetmenliğini yaptığı Kadınlar Koğuşu filminin gösteriminden önce gerçekleşen söyleşide seyirciyle bir araya geldi.
Kadıköylülerin yoğun ilgi gösterdiği söyleşide, Kadıköy Belediyesi Sinematek/ Sinema Evi yöneticisi Jak Şalom Selma Baccar'a sorular sordu. Yönetmen Baccar da sorulara samimi cevaplar verdi.
Tunus kadının haklarını çoğaltmak ve iyileştirmek adına Selma Baccar'ın çok çaba gösterdiğini dile getiren Jak Şalom Selma Baccar'a “Tunus toplumunun önemli bir şahsiyetisiniz. 2011 Tunus devriminden sonra yeni Tunus anayasasını hazırlamakla görevli kurulda yer aldınız. Bunun yanında kadınların yeni haklar edinmeleri ve kadının toplumdaki yerinin iyileştirilmesi için çaba sarf ettiniz. 8 yıl sonra durum nedir?” sorusunu yöneltti. Filmi izlemeye gelenlere teşekkür eden ve onlarla heyecanını paylaşan yönetmen Baccar, soruya şöyle cevap verdi; “2011 devrimine kadar politika içinde değildim. 2011 devriminden sonra bana politikayı gizli bir şekilde yaptığım söylendi. Ben politikayı sinema yaparak öğrendim. Yeni anayasanın yazılması için kurulmuş olan heyete sanki yeni bir film senaryosu yazarmış gibi katıldım. Haklar ve özgürlükler komisyonunda yer almayı seçtim. Bu komisyonda görev almamın nedeni ise bütün ömrüm boyunca gerçekleşmesi için çalıştığım bir takım şeylerin olabileceğini düşünmemdi. Gerçekleşmesini istediklerim ise şunlardı: kadın ve erkek arasındaki eşitlik, hoşgörü, düşünme özgürlüğü ve ötekine saygıydı. ”
“HAKLARIMIZI KORUMAYA KARARLIYIZ”
Tunus’ta kadın haklarının gelişimi için verdikleri mücadeleyi anlatan Baccar, ‘Tunus’ta 50 yıl önce, Türkiye’de Atatürk zamanında elde edilmiş olan birtakım hakların Tunus’ta da elde edilmesi yönünde çalışmalar yapıldı ve bu Tunus için çok önemli bir adım oldu. Ne yazık ki devrimden sonra siyasal islamcılar bizi geriye döndürmek için çok çaba sarfettiler. Bundan dolayı çok korktuk. Kadınlar olarak geriye dönmemek için mücadele ettik. Mecliste yerimizi kaybedeceğimizi anladığımızda sivil toplumdan kadınlar meclisin etrafında toplanarak çok büyük kalabalıklar oluşturarak bunu kabul etmeyeceklerini dile getirdiler. O sayede sadece bizim önerdiğimiz ve istediğimiz haklar değil fazlası da elde edildi. Biz Tunuslu kadınlar olarak haklarımızı korumaya kararlıyız. Özellikle eşitlik hakkımız ve bu hakkın bir parçası olan miras hukuku. Çünkü bugün Tunust'a kadınlar erkeklerin miras haklarının ancak yarısına sahipler. Ve bugün önümüzdeki mücadelenin en önemli yanlarından biri bu eşitliği sağlamak. Sizden bir ricam var. Filmin sonunda çıkan yazılar bu mücadelenin değişik safhalarını yansıtıyor. Lütfen bu yazıları sonuna kadar okuyunuz. Bugün bütün gün İstanbul'u gezdik. Aynen Tunus'ta olduğu gibi iki Türkiye var. “
“MÜZİK, SİNEMA TOPLUMU İLERİ TAŞIR”
“Sinema toplumu ileriye taşımaya yardımcı olabilir mi?” sorusunu da Baccar şöyle yanıtladı; “Tiyatro edebiyat, müzik ama en başta sinema toplumların daha ileriye gitmesi için çok önemli. Genel anlamda kültür bunu sağlayabilir.”
Selma Baccar, soruların ardından film hakkında kısa bir bilgi paylaşımında bulundu; “Film öyle şeyler anlatıyor ki bugün Tunus'ta insanlar anlatılanlara inanmıyorlar ve inanmakta güçlük çekiyorlar. Bu filmdeki kurum bir çeşit kadınlar hapishanesi. Buraya konulan kadınlar ne yaptılar. Sadece ve sadece ailelerindeki bir erkeğin sözünün dışına çıkmak istediler. O erkeğin hatalarını kabul edinceye kadar bu hapishanede yaşamak zorundaydılar.” Söyleşinin ardından Selma Baccar'a çiçek takdim edildi ve ardından film gösterimi yapıldı.