Türk edebiyatının ‘Mona Roza’sı uğurlandı

Sezai Karakoç’un “Mona Roza” şiirinin esin kaynağı Muazzez Akkaya Giray, 95 yaşında hayata veda etti

10 Haziran 2025 - 11:29

Şair Sezai Karakoç’un ölümsüz şiiri Mona Roza'ya ilham veren, Cemal Süreya’nın soyadından bir harfi sildirecek kadar etkileyici bir kadın olan Muazzez Akkaya Giray, 95 yaşında hayatını kaybetti. Yaklaşık bir yıldır safra kesesi kanseriyle mücadele eden Akkaya, Fenerbahçe Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi.

1950’lerin Ankara’sında Mülkiye Mektebi’nde aynı sınıfta okuyan iki büyük şair, Sezai Karakoç ve Cemal Süreya, genç Muazzez Akkaya’ya duydukları platonik aşkla edebiyat tarihine iz bıraktı. Karakoç, onun için edebiyatın en gizemli ve en çok konuşulan şiirlerinden Mona Roza’yı kaleme alırken, Süreya bir iddia sonucu soyadındaki “y” harfinden vazgeçti.

“HAYATI ÇOK SEVEREK YAŞADI”

Muazzez Akkaya’nın cenaze törenine ailesi, dostları ve Lions Kulübü’nden arkadaşları katıldı. Oğlu Özgür Giray, annesi için, “Herkesin sevdiği, yardımsever, hayat dolu bir kadındı. 95 yaşında bile hâlâ toplantılara katılırdı. Hayatı çok severek yaşadı” dedi.

EDEBİYAT TARİHİNE DAMGA VURAN KADIN

1930’da Geyve’de doğan Muazzez Akkaya, Kandilli Lisesi’ni bitirdikten sonra, 1949’da Mülkiye Mektebi’nin yatılı sınavını kazanan ilk kız öğrenci oldu. Ancak kız öğrenci yurdu olmadığından, eğitimine evden gidip gelerek devam etti. Ardından hukuk eğitimi alarak uzun yıllar Hazine avukatı olarak çalıştı.

Muazzez Akkaya Giray’ın ismi, genç yaşta, o dönem üniversite sıralarında tanıştığı Sezai Karakoç’un tutkulu ancak karşılıksız aşkı sayesinde ölümsüzleşti. Karakoç’un 1950’li yıllarda yazdığı ve ilk kez 1951’de yayımlanan “Mona Roza” şiiri, Türk edebiyatında hem aşkı hem de suskunluğu simgeleyen bir yapıta dönüştü. Karakoç, şiiri boyunca Muazzez’e olan duygularını dile getirirken, ömrü boyunca ona açılmadı. Şiirin kahramanı olan Muazzez Akkaya da yıllarca sessizliğini korudu. Kendisine yazılan şiirlerle ilgili yıllar sonra röportaj veren Akkaya, “Cemal Süreya şiirlerini cebime koyardı. Sezai Karakoç ise daha ısrarcıydı. Ama o dönem okuldan biriyle arkadaşlık etmeyi hiç düşünmedim” demişti.

Akkaya, Cemal Süreya’nın soyadındaki “y” harfini sildirmesiyle ilgili ilginç bir detayı da yine aynı röportajda paylaşmıştı: “Bir gün arkadaşlarımızla Mülkiye’nin kafesinde oturuyorduk. Sezai Karakoç da oradaydı. Aynı masadaydık. Diğer arkadaşlar gidince masada sadece ben ve Sezai kaldık. Bunu gören Cemal Süreya, soyadındaki bir harfi sildirmiş.”

“KARAKOÇ’U GÖRDÜM AMA TANIYAMADIM”

Akkaya, Sezai Karakoç’la ilgili bir anısını şöyle anlatmıştı: “Vefatından bir ay önce Fenerbahçe sahilinde karşıdan yürürken gördüm. Uzun uzun bana baktı ama ben tanıyamadım. Beyaz saçları, sakalı vardı. Meğer oymuş. Keşke tanıyıp bir kahve içseydik.”

YAŞAM ÖYKÜSÜ KİTAP OLDU

Mülkiye yıllarının ardından hayatını yine bir Mülkiyeli olan Orhan Giray ile birleştiren Muazzez Akkaya, dört çocuk annesi olarak aynı zamanda iş hayatını da sürdürdü. Hukuk eğitimi aldıktan sonra 30 yıl Hazine avukatlığı yapan Muazzez Akkaya Giray’ın yaşam öyküsü torunun edebiyat öğretmeni Emine Öte tarafından hayatı “Mahrem Şiir: Mona Rosa” adlı kitapta kaleme alındı.

MONA ROSA

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek…

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin, ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona

Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım uymaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller

Sezai Karakoç


ARŞİV