“Ülkeme ve dinleyicime karşı kendimi sorumlu hissederim”

Türk pop müziğinin efsane isimlerinden Seyyal Taner’in dünyanın içinde bulunduğu durumu eleştirdiği Elma ve Armut şarkıları arka arkaya dinleyici ile buluştu. Şarkılarının bir şey anlatması, bir derdi olması gerektiğini söyleyen Taner, “Benim için şarkı söylemek çok kolay ama doğru şarkıyı seçmek çok zor” diyor

14 Temmuz 2023 - 07:47

Üç kuşağın şarkılarını ezbere bildiği sanatçılardan biri Seyyal Taner. Kendine has tarzı, şarkıları, duruşu, enerjisi ve sesiyle bütün renkleri üzerinde taşıyan ve bütün renkleri yaşayan insanlardan biri. Yakın zamanda dinleyici ile buluşan Elma ve ardından Armut şarkılarıyla ince sitemini eksik etmeyenlerden, doğru bildiğini söylemekten çekinmeyenlerden.

Kadıköy Belediyesi’nin Kalamış Yaz Festivali’nde 30. yılını kutlayan Kardeş Türküler’in konuğu olan Seyyal Taner ile konser öncesi sorularımızı yanıtladı.

* İstanbullular uzun süredir sizi görmüyordu nerelerdeydiniz?

Aslında çok uzakta değilim. Ya Bodrum’dayım ya İstanbul’da. Bazen de yurtdışına gidip geliyorum. Ama müziğin hep içindeyim. Hep proje düşünüyoruz. Belirli bir yere gelmiş sanatçılar olarak söyleyecek lafımıza dikkat etmemiz lazım. Bu yüzden güncel, modası hemen geçecek şarkılar yerine özel söylemleri olan şeyleri yaratmak için biraz zaman ayırdık. Pandemi de bu anlamda bize destek oldu. Neler yapabiliriz diye kafamızı yormaya başladık. Ve Ossi Müzik’ten Hakan Eren’in yapımcılığında arka arkaya Elma ve Armut çıktı. Elma’ya klip çekilip listelere girdikten bir gün sonra deprem oldu. Ne olduğumuzu şaşırdık. Korkunç bir şeyin altında kaldık, ve onun altından kalmak için herkes kolları sıvadı. Hepimiz üzerimize ne düşüyorsa üstlendik. Yeni yeni kendimize gelmeye başladık. Şimdi sahnelere çıkıp seyirciyle buluşmaya başladık.

“NEREYE BAKSAN PROBLEM VAR”

* Son çıkan Elma ve Armut şarkılarınızda mesajlar ve ince eleştiriler var. Bu şarkılar nasıl çıktı?

Türkiye'nin son derece ciddi problemleri var. Su, ekonomi, hayvan hakları, toprak, genç, kadın… Nereye baksan problem var. Dolayısıyla içeriğinde bütün bunları subliminal mesajlar vererek dikkat çekmek istedik. Zannediyorum biraz başarılı olduk.

* Peki çevrenizden Seyyal ne yapıyorsun. Başını derde sokarsın diyen olmadı mı?

Yo hayır. Başımın derde gireceği bir laf etmiyorum ki. Herkesin söylemesi gereken bir şey söylüyorum. İkisi de çok düzgün çalışmalar.

* Benim en çok sevdiğim şarkınız Leyla. Sizin şarkılarınızdan en çok sevdiğiniz hangisi?

Onlar benim çocuklarım gibi. İnsan çocuklarını ayıramıyor. Hepsinin çok farklı dilleri ve farklı söylemleri var.

* Kadınlar da şarkılarınızda çok önemli yer tutuyor

Evet çok önemli. Ben küçük yaşta ünlendim. Müzik sektöründe çok önemli bir noktaya geldiğim zaman daha henüz bir şeylerin pek farkında değilim ama yazılan sözler beni çok çekiyordu. Mesela Son Verdim Kalbimin İşine kadına hitap eden bir şarkıdır. Devamında Kalbimi Affettim de öyledir. Naciye. Daha pek çok şarkı da öyle. Ben aman illa da şu olsun demedim ama benim içimi o kadar iyi tahlil eden, müzik yapan arkadaşlarımla çalışmışım ki o tahlillerin sonucunda birbirini besleyen, birbiriyle ilintili şarkılar ortaya çıktı.

“BOŞ LAF ETMEK İSTEMİYORUM”

* Siz de mutlaka bunu ben söylerim, söyleyemem demişsinizdir.

Tabii ki. Çok seçiciyim. Benim için şarkı söylemek çok kolay ama doğru şarkıyı seçmek çok zor. Hakan’la da bu konuda çok çekişiriz, bana bir sürü şarkı yönlendirir; bu benim ağzıma yakışmaz, bu benim fikrimi anlatmıyor, bu benim gönlüme sinmedi derim. Dinleyicimin benden duyması gereken şeyler var. Dinleyicim benden kafiyeleri tutsun diye yazılmış şarkılar dinlemek istemez. Söylemek istediğim şeylerin bir mesajı olmalı, bir şey anlatmalı. Boş laf etmek istemiyorum. Seçiciliğim orada çok devreye giriyor.

* Siz bu ülkenin en özgün sanatçılarından birisiniz. Fakat hiçbir zaman hanım hanımcılık bir sanatçı olmadınız, fakat aileden biri oldunuz. Bu nasıl oldu?

Çok şükür ne güzel söylüyorsun. (Gülüyor) Rabbim bana böyle bir görev vermiş. Hem böyle bir fırlama tarafım var, hem bohem bir duruşum var, ama aynı zamanda çok dominant bir aileci tarafım var. Yani hem anaç, hem abla, hem arkadaş, hem yoldaş olabilen bir karakterim. Bu galiba Tanrı'nın bana verdiği bir lütuf. Farkında olmadan küçük yaşta doğruyu seçmeye çok özen göstermişim. Bana yakışanın aynı zamanda beni dinleyenlere yakışıyor olması lazım. Bana yakışmıyorsa, benim dinleyicime de yakışmıyordur. Bana yakışmayan bir şeyi söylemem, bana yakışmayan bir şeyi yapmam. Benim gönlümün huzurlu olması lazım, başımı yastığımda huzurlu yatmam lazım. Bunun için de doğru mesaj, doğru şarkı, doğru kıyafet hepsine dikkat ederim.

TİNA TURNER İLE DÜNYA TURNESİ

*Peki keşke yapmasaydım dediğiniz bir şey oldu mu?

Yok. Keşke yapmasaydım değil de keşke yapsaydım dediğim Tina Turner ile dünya turnesi oldu.

* Öyle bir şansınız var mıydı?

Tabii vardı. 1981 ya da 1982 Frankurt konserinde bizi tanıştırdılar. Çok mutlu oldu. Birlikte Proud Mary”yi söyledik. Beni çok beğendi ve dünya turnesine çıkarken grubunda olmamı istedi. Ama Türkiye’de o kadar zirve noktasındayım ki, her yerde konser anlaşmaları yapılmış, turneler var, geri dönüşü mümkün olmayan bir yol. Bugünkü gibi teknoloji de yoktu. Maalesef bu fırsatı kaçırdım. O benim bir yaramdır. Allah rahmet eylesin, onu da anmış olalım.

* Türkiye birçok ilki sizde gördü Türkiye’de ilk rock grubunu kuran kadın sizsiniz son şarkınız Armut’ta da yapay zeka ile klip yaptınız. Nereden aklınıza geldi?

Hakan Bey’in fikriydi. Benim birlikte çalıştığım insanlar da benimle aynı frekansta düşünüyor. Bu kadın farklı, farklı bir şeyler yapmak lazım diyor. Özellikle benim jenerasyonum kendi kulvarında çok iddialı ve çok güzel şeyler yapan bir jenerasyon. Hepsi çok can arkadaşlarım, hepsini çok başarılı buluyorum ama benim kulvarım çok farklıydı. Dans eden, dansçıları olan, kostümleri özel çalışılan, grupla sahneye çıkan bir sanatçıydım. Çok zor işlerin altından kalktık. Nasıl kalktık onu da onu bilmiyorum. Bugün olsa aynı yolları yürür müyüm bilmiyorum. (Gülüyor).

* Yürür müsünüz?

Yürürüm. Ben ülkeme ve dinleyicime karşı kendimi hep sorumlu hissederim. Onları bir adım daha ileriye götürmek, seviyesini bir adım daha çıkarmak için kendimi hep zorlamışımdır. Dolayısıyla bugün olsa gene yapardım.

Seyyal Taner müzik yapmasaydı ne yapardı?

Herhalde öğretmen olurdum. Çocukken aklımda bir öğretmenlik vardı bir de hariciyecilik vardı.

“ÇOK GÜZEL BİR SÜRÜ SES VAR”

*Yeni seslerden beğendiğiniz isimler var mı sizce kimleri dinliyorsunuz? 

Var elbette. Çok güzel bir sürü ses var. İsim vermeyeyim, diğerlerine ayıp olur. Beğenerek dinlediğim çok güzel iş yapanlar var. Türkiye’yi iyi tahlil etmiş, modern müziği, folk müziği çok iyi harmanlayan, çok zekice işler yapan çocuklar var, onları çok beğeniyorum.

* Bu akşam Kardeş Türküler’in 30. Yıl konserinde birlikte sahneye çıkacaksınız. Neler söylemek istersiniz?

Onları kutluyorum, kutsuyorum. Çok seviyorum. Çünkü ülkemizin halklarının aslında kardeş olduğunu müzik yoluyla hatırlatan bir grup. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Onlarla birlikte kardeş olduğumuzu bir kez daha hatırlıyoruz. Bu konser için de Kadıköy Belediyesi’ne ve çalışanlarına çok teşekkür ediyorum. Kalamış’ta bu parkın varlığı bir lütuf. Burası muhteşem bir yer. Burada olmaktan çok mutluyum. Özellikle Kardeş Türküler’le olmaktan çok mutluyum. Burada bir kardeşlik müzikli oluyor. Bu muhteşem parkın içinde hepimizin kardeş olduğunu hatırladığımız bir muhteşem coğrafyayı görüyoruz. Onun için buraya gelenlere çok teşekkür ediyorum. Keşke bu tür etkinlikler başka yerlerde de olsa. Başka belediyelerin de özellikle kadınlara yönelik konserler hatta matineler düzenlemesini çok isterim. Buradan sizin vasıtasınızla bunu da iletmiş olayım.

KADIKÖY ÇOK ÖZEL BİR YER

*Kadıköy ile nasıl bağlarınız var?

Kadıköy benim için çok özel. Burası İstanbul’un hatta Türkiye’nin gözbebeği bir ilçe.  İstanbul deyince birtakım köyler var. Bakırköy, Kadıköy onlar bizim medarı iftiharlarımız. Adı köy ama en yüksek düzeyde metropolü yaşayan mıntıkalar. Buradaki genç nüfus, buradaki insan kalitesi ve kalibresi çok yüksek. Dolayısıyla Kadıköy bizim için çok özel. Kalbimizde özel bir yeri var. Kadıköyü ve Kadıköylüleri çok seviyorum.

ÖZKAN UĞUR’A VEDA

Konsere çıkmadan önce MFÖ grubunun üyelerinden sanatçı Özkan Uğur’un hayatını kaybettiği haberini alan Seyyal Taner uzun yıllara dayanan arkadaşlıklarını şu sözlerle anlattı: Bugün çok büyük bir üzüntü yaşıyoruz. Camiamızın, hepimizin başı sağ olsun. Özkan’ımızı çok genç yaşta kaybettik. 1978-79 yıllarında gazinolarda MFÖ ile birlikte sahneye çıktık. Alaturka konser salonlarında rock konserleri verirdik. Birlikte çok sahne paylaştık, yol aldık. Benim için hepsi çok özel insanlardır.

 


ARŞİV