Uzun yol sesleri...

Türkiye’nin en iyi cover gruplarından biri olarak tanınan Razor Inc. “The Road” albümü ile müzikseverlere yeniden merhaba diyor. Grubun üyeleri Başer Çelebi, Bora İnce ve Yetkin Taşkın ile söyleştik

25 Aralık 2019 - 10:45

“Kadıköy ve Taksim Örneğinde İstanbul Rock Scene” adlı tez çalışmasıyla rock müziğinin iki önemli sahnesini inceleyen müzikolog Tuğçe Hakarar Dai 4 yıldır yaşadığı Hollanda’dan kısa bir süreliğine “evim” dediği Kadıköy’e geldi. Geçtiğimiz yıl teziyle ilgili söyleşi yaptığımız Hakarar bu defa gazetemize yazar olarak konuk oldu ve Razor Inc. grubuyla ilk albümleri üzerine söyleşti.

Tuğçe Hakarar Dai

Kısa zaman öncesine kadar metal ve rock müziğin birçok alt türünü dinleyiciye yeniden sunan, Türkiye’nin en iyi cover gruplarından biri olarak tanınan Razor Inc. şimdi de dinleyicisine Hammer Müzik etiketiyle çıkan “The Road” albümü ile başka bir selam çakıyor. Ayda bir Kadıköy Ağaç Ev’de düzenli sahne alan grup, geçtiğimiz ay Kadıköy TheWall Saloon’da albüm tanıtım konserlerini gerçekleştirdi. Yolculuğuna başladığı ilk günlerden beri kıyısında köşesinde dolandığım, sahnelerle, mekânlarla ve semtlerle olan tecrübelerine şahit olduğum Razor Inc. grubuyla ilk albümleri üzerine söyleştik.

DR. SKULL KONSERLERİ

Birkaç sene öncesinde “Razor bir albüm yapsa” gibi beklentiler vardı ama bu fikre pek sıcak bakmadığınızı hatırlıyorum. Nasıl gelişti albüm kaydetmek fikri?

Bora: Evet, beste işi Furtherial’da Razor’la sadece cover diye düşünüyorduk. Sonra Laneth geceleri yaptık, Dr. Skull konserlerini yaptık üç sene üst üste. Razor’ın da durumu biraz bar performansından yukarı çıkmış oldu. “Ee o zaman coverla kalmayalım, bu grupla da beste yapmak lazım” dedik. Oradan çıktı yani.

Başer: Aslında insanlar bize hep yaptığımız coverlarla ilgili kendimize ait bir tarzımızın tavrımızın olduğunu söylüyordu. Biz farkında olmadan Razor’a ait bir tarz geliştirmiş olduk yıllar içinde. Bir de bizim bir Çarşamba kimliğimiz var. O kimlikte beste yapmıyorduk. O da mesela gönlümüzden geçen bir şey oldu bizim için. Bu tatta besteler yapsak, çıksak çalsak karşılık bulur, diyorduk. Bu Laneth gecelerdeki ve o dönemdeki önemli konserlerdeki rüzgâr da bizi ateşledi.

Laneth konserleri ve Dr. Skull, Razor Inc. için neden bu kadar önemli peki? Nasıl bir bağınız var?

Bora: Ben açıkçası bu konser ağı öncesi Dr. Skull’u ismen biliyordum. Belki bir parçasını dinlemiştim. Ama bu fikir gelince acayip sevdim. Çok zekice yazılmış müzikler, farklı tarzlardan etkilenmişler. Bir de beklenmedik zamanlar, 80’ler sonu 90’lar başı Türkiye’de o derinlikte metal müzik yapmış insanlar olduğunu bilmek sevindiriyor insanı. O zaman yapılabildiyse bu zaman da yapılabilir, diye düşündürtüyor. O açıdan beni mutlu etmişti müzikleri.

Yetkin: Bir de ilk defa bar seyircisi dışında bir seyirciye çaldık. Ve geri dönüşler de bardan çıkacak bir geri dönüşten çok daha farklıydı.

Bora: Evet genişti seyirci yelpazesi.

Başer: Bir de uzun süredir bara, başka bir sahneye çıkmayan belli bir yaşın üstünde bir metal dinleyicisi var. Emekli metalciler.

Yetkin: Evet, bizi hiç bilmeyen bir kitle var o yüzden.

Başer: Ankara temelli, İstanbul’u hiç bilmeyen insanlar da var. Ya da buradaki barları bilmeyen, sevmeyen. O insanlara da ulaşmamızı sağladı o konserler.

Albümün kayıt aşaması ne kadar sürdü?

Bora: Çok fazla tartıştık bu albüm fikri çıktığından bu yana, ondan sonra da albümü evde yapmaya karar verdik. Hem ekonomik anlamda hem de istediğimiz gibi rahat rahat kayıt alabilmek adına. Ona karar verdikten sonra kısa sürdü.

Yetkin: Ondan öncesi iki sene, kayıt süresi iki ay gibi bir zaman aldı.

Bora: O iki yıl boyunca da hep sahneler vardı. Laneth Bir Gece çıktı, başka programlar çıktı. Başka şehirler çıktı filan. Araya hep bir şey giriyordu.

Başer: Ankara Rocks gecesi çıktı. Ona hazırlandık. Furtherial’ın Tour va Bien oldu. İki ay da o sürdü. Epey şey oldu aslında.

“İÇİMİZE SİNEN BİR ALBÜM OLDU”

Bu albüm sizce güzel bir başlangıç oldu mu?

Başer: Bundan daha iyi bir başlangıç olamazdı.

Yetkin: Ben bekliyordum. Beklediğimden daha az ya da daha fazlası olmadı. Çok iyi yani benim için.

Bora: Oldu oldu. Ben biraz bizi bilen dinleyici için acaba sound yumuşak mı kalır, diyordum. Ama dönüşler öyle olmadı hatta “albümün tadı tam kıvamında olmuş” gibi dönüşler çok geldi. O açıdan benim beklediğimden daha iyi tepkiler aldık.

Başer: Biz bir de en kötüsüne hazırladık kendimizi. Çünkü belki şu ara gelmiyor; ama Bora’nın dediği gibi yorumlar altı ay sonra gelebilir. Önemli olan içimize çok sinen bir albüm olması.

-Razor Inc. cover yaparken de cover grubu olmanın ötesine zaten geçmişti benim gözlemim. Şimdi başka bir şey daha eklediniz üstüne. Bundan sonraki performansların ne kadarını cover ne kadarını besteler kaplar?

Bora: Bunu aramızda da konuşuyoruz sık sık. Bu sanırım çıktığımız sahneye, mekâna göre de değişecek bir şey olacak. Cover programını bitirmeyi düşünmedik, zaten gerek de yok. Üç saat program yapıyoruz, bunun tamamını albüm kaplayamaz zaten ama festival sahnesinde de cover çalamayız gibi bir durum var. Razor’la zaten biraz daha Acil Servis’le Kramp’la beraber konuşulabilecek bir albüm yapmaya çalıştık.

Başer: Beste çaldığımız son sahnelerde yine aslında Dr. Skull, Hazy Hill coverlamıştık. Cover seçersek gene ne bileyim, Kramp gibi o çizgiden çok çıkmayan şeyler seçeriz.

Albümü kendi yağında kavrularak kaydeden gruba bu yolculuğunda, konuk müzisyen olarak eski üyelerinden Barış Dai, Kadıköy Jemsession stüdyosu ve Erhan Kabakçı vokal ve gitar kayıtlarında, kapak tasarımında Ferkan Agmal, fotoğraf çekimleri ve çello partisyonlarında Melis Gözüyukarı ve son olarak Doruk Kalem ekipman konusunda eşlik etti.

İLK KLİP

Klip var bir de aslında bir şeyler yayınladınız bir ipucu verdiniz… Kimlere selam çakıyor ilk klip? Bahsetsek azıcık sürprizi kaçar mı?

Yetkin: Evet. Ama araya bir askerlik işi girdi benim. Tüm odağımı kaybettim öyle olunca. Çünkü çok yoğun bir şekilde uğraşıyordum kliple. 8bit tarzında olacak klip oyun konseptli olacak. Yol ve araba yarışı konseptli. Bizim bütün tarihimizi anlatan bir animasyon. Çok az kaldı aslında bir an evvel bitirmek için uğraşıyorum. Şu sıra yoğun geçiyor benim için. Biraz beklettik insanları ama sonunda değecek bence. Yani aslında selam çakış da derken, öyle çok da bir şey yok baktığın zaman. Beraber yaşadığımız, gördüğümüz, insanlarla beraber tanık olduğumuz olaylar var aslında. Ne bileyim bizim tarihimizin en önemli şeyleri işte. Barış (Dai)’ın Hollanda’ya gitmesi mesela. O bizim için çok büyük bir değişimdi o zamanlar. Laneth konserlerdir, Gezi’dir… Bunlar, hepimizin birlikte yaşadığı olaylar var klipte.

O zaman hazır bunu söylemişken... Albümün geneline baktığımda bir değişimi kucaklama ya da onu bir dışa dökme hali var sanki. Ama “Concrete” başka bir yerden dikkatimi çekti. Bu parça doğrudan bir şey söylüyor gibi o yaşanan değişime dair. Barış Dai de konuk müzisyen olarak bu parçada çalıyor ve parçada bahsedilen o değişimin de parçası bir yandan.

Başer: Doğru… Esasen işte Taksim’den yola çıkarak bütün İstanbul’u, metropol hayatını biraz anlatmaya çalıştım. Yani nefes alacak hiçbir alan yok ve her yer taş duvar. İnsanın psikolojisini de çok kötü etkiyen bir durum bu. Ne bileyim, daha da taş duvar olmaya devam ediyor. Kimsenin umurunda olmayan bir doğadan kopuş yaşıyoruz. Bir yandan İstanbullu grup İstanbullu şehir hayatına dair bir parça yazdı deyip de işin içinden çıkabiliriz. O sözleri yazarken benim hissettiğim şey şuydu; “Yine gitarı çantayı aldım, Taksim’e gidiyorum…” Meydandan bakıyorsun işte yine geldim içine ettiğimin şehrine, diyorsun.

Şehir hali, mekânların kapanması, yeni mekânlar, sahne aldığınız semtin değişmesi, aslında peş peşe birbirini izleyen değişimler yaşadınız ve yaşıyorsunuz. Nasıl etkiledi bunlar müzikal ritminizi?

Bora: Aslında pek bilinçli bir şey olmasa da öyle oldu evet. Ve Taksim’de çaldığımız Drck Taksim’in kapanmasından sonra da patır kütür çalmaya devam ettik. Daha fazla mekânda konser verdik gibi bir durum oldu. O yüzden de çok aramadık yani öncesini.

Yetkin: Daha verimli oldu aslında bizim için.

Başer: Evet kısa bir tatil yapmışız ve devam ediyoruz gibi oldu. Mekân değişimini çok hissetmedik.

Albümdeki favori parçalarınızı sormak istiyorum.

Başer: Değişiyor sürekli ya… İlk başta “Sand” idi benim, ama şimdi herhalde “Lighthouse”.

Bora: Ben “Yaşıyorsun”u baya seviyorum ya.

Yetkin: Benim çalarken “Long Road”, dinlerken “Sand”.

Hepinize teşekkürler,  umarım güzel bir süreç olur hem grup hem de albüm için. 


ARŞİV