Geçtiğimiz aylarda müzik dünyası genç bir müzisyen ile tanıştı: Tunç Samur… Sözü ve bestesi kendine ait “Vedalar Soğuk Olur” adlı ilk şarkısını yayınlayan Samur, ‘’Gökyüzüne baktığımda, aynı anda benim şarkımı söylerek/dinleyerek gökyüzüne bakan insanları hissetmek istiyorum. Bunun olacağını anladığımda muhtemelen uzak bir yerlerde tek başıma inzivaya çekileceğim’’ diyor.
Efendim; Tunç Samur, 1984 yılının ılık bir eylül akşamında Zonguldak’ta dünyaya gelmiş bir insan evladıdır. Dünyaya geldikten kısa bir süre sonra ailemle birlikte İstanbul’a geldim ve eğitimimi de burada tamamladım. Okul hayatım boyunca hep tiyatro, müzik, dans gibi sosyal aktivitelerin peşinde koşmaktan, derslere pek önem veremesem de başarılı bir okul hayatı geçirdim diyebilirim. Lise’den mezun olduktan sonra da doğal olarak müzik eğitimi almaya karar verdim ve Müjdat Gezen Sanat Merkezi Konservatuarı’nda, Batı Müziği bölümünde okudum. 20’li yaşlarım, kışın İstanbul’da, yazın güney bölgelerinde çeşitli mekanlarda sahne alarak geçti.
Müziğe ilgim küçük yaşlardan beri vardır ama “Babam bana çocukken bir zurna aldı ve ben o zurnayla evin içinde badi badi geziyordum” gibi popçu klişelerine hiç girmeyeceğim. Müziğe asıl ilgim, yani profesyonel müzisyen olmaya karar verdiğim yıllar, lise yıllarıdır. Ondan önce tiyatro daha fazla ilgimi çekerdi. Zaten müzisyen olmaya da tiyatro sahnesinde karar verdim. Rol aldığım oyunların müziklerini yapan arkadaşlara daha yakın durdum ve yolumu da ondan sonra değiştirdim. Evet. Az önce de belirttiğim üzere Müjdat Gezen Sanat Merkezi Konservatuarı – Batı Müziği bölümünde 4 yıllık bir eğitim dönemim oldu.
Şarkımın gördüğü ilgiden memnunum. Çok güzel tepkiler alıyorum ve bu durum, ilerisi için beni fazlaca şevklendiriyor. Duygularımı insanlara geçirebilmiş, anlatabilmiş olmak çok güzel. Devamını getireceğim; anlatmak istediğim şeyler var.
Bünyemde hasar bırakmış bir ayrılığın şarkısı. Bir taraf, her zaman daha çok sever. Daha çok seven, aşkın karanlık ve soğuk yüzünü yaşar. Ayrılık da sevdaya dahildir ve en soğuk kısmı da budur.
Sözü ve müziği bana ait olan birçok şarkım var. Şimdiye kadar aşklarımı, aşklarımdaki duygu değişimlerimi, unutulmayanları, unutulanları, nefret edilenleri ve çok sevilenleri yazdım. Etli barbunyaya da şarkı yazmak istedim ama o kadar duygu yüklü olmadı. Genel olarak şarkılarım, karşı cinse duyulan aşk üzerinedir.
Tamamen duygusal(!).
Bu soruya Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’nın ticari kariyerinden bir örnekle cevap vermek isterim. “Önce bir domates almak, onu satıp iki domates almak, onları da satıp üç domates, beş domates derken, domates ticaretinde çok önemli yerlere gelmek”. Bunu müziğe uyarlarsak; “bir iki single daha, sonra maxi single, sonra da bunların bana sunacağı imkanlar sayesinde umuyorum albüm gelecek”.
Anlatmak istediğim şeyler var. Ben de herkesin yaşadığı duyguları yaşadım. Bunları kalıcı şekilde anlatabileceğim bir sanatsal yeteneğe sahip olmak çok büyük bir şans. İnsanların benim anlattıklarımda kendilerini bulmasını ve benimle duygularımı paylaşmasını istiyorum. Mümkün olduğunca geniş bir kitleye ulaşmak ve beni hiç tanımayan insanların beni başkalarına anlatmasını sağlamak istiyorum. Gökyüzüne baktığımda, aynı anda benim şarkımı söyleyerek/dinleyerek gökyüzüne bakan insanları hissetmek istiyorum. Bunun olacağını anladığımda muhtemelen uzak bir yerlerde tek başıma inzivaya çekileceğim.
Müzik dışında bir iş yapmayı hiç düşünmedim. Zorda kaldığım dönemlerde geçici olarak başka işlerde çalışmak zorunda kaldığım olmuştur ama benim amacım her zaman müzik yapmak. Ben çalayım/söyleyeyim, insanlar dinlesin, vaktimiz dolunca da göçüp gidelim bu dünyadan.
‘Karanlıkta, gözlerini kapatıp, arkana yaslanıp dinlenebilecek bir müzik…’ Yer yer huzur veren, canını da acıtabilen ama terapi etkisi olan şarkılarım var. Bir de Vedalar Soğuk Olur’u dinleyen bir arkadaş –sanırım sözlere ithafen- “modern arabesk” demişti şarkıma. O da ilginç ve doğru sayılabilecek bir tespit olarak yer etti kafamda.
Eğer uçan halı denen şey gerçek olsaydı ve ben ona binip İstanbul’un üzerinde bir tur atsaydım, şarkı söylerken hissettiğim şeyin aynısını hissederdim.
10 yıldır çeşitli yerlerde sahne alıyorum. Kendi konserlerim de oldu, birçok projede solist, vokalist, gitarist olarak da görev yaptım, barlarda canlı müzik de yaptım. Özellikle İstanbul’da birçok yerde şarkı söylemişliğim vardır.
Çocukluğumdan beri hep Kadıköy’e yakın yerlerde ikamet ettim. Liseyi Kadıköy’de okudum. Benim çocukluğum, ergenliğim, gençliğim Kadıköy’de geçti. Şimdi orta yaşlara doğru ilerlerken hala Kadıköy’deyim. Ben başka şehirlere gittiğimde İstanbul’u özledim değil, Kadıköy’ü özledim derim. Benim için İstanbul, öncelikle Kadıköy’dür çünkü. Her yanıyla benim ruh halimdir burası. Kendimi en rahat hissettiğim yerdir.
Biraz Rock buluyorum.
Artık anlaşılmıştır; benim müziğimi en çok etkileyen şey denizdir. Kadıköy, sokakları denize çıkan bir ilçe. Moda sahilinden, Rıhtım’dan denize baktığımda koskoca bir senfoni orkestrasını dinliyor gibi hissediyorum. Bu benim yaratıcılığımdaki en büyük etkenlerden biridir. Rıhtımda darbuka çalan minikler biraz dikkatimi dağıtıyor ama olsun, onları da seviyorum. (gülümsüyor)
Bazı sahneler Moda’da kullanılmayan eski bir evde, bazı sahneler de Rasimpaşa tarafında çekildi. Çünkü; eğer bir şeyi Kadıköy’de yapabiliyorsam, Kadıköy’de yaparım.
Direkt Kadıköy’e şarkı yapar mıyım bilmiyorum ama aslında şarkılarımın çoğunda Kadıköy’den bahsediyorum. Mesela Vedalar Soğuk Olur’da, “önümde bir deniz ve bir sükut o sonbahar” şeklinde geçen sözlerde, önümdeki deniz Moda sahilidir.
“Tunç bey; şu kırmızı düğmeye bastığınız andan itibaren dünyada kimse kimseye karışmayacak, herkes özgürce istediğini düşünebilecek, söyleyebilecek, yapabilecek. Basmak ister misiniz?”
Çocukluğum, ergenliğim, gençliğim Kadıköy’de geçti. Şimdi orta yaşlara doğru ilerlerken hala Kadıköy’deyim. Ben başka şehirlere gittiğimde İstanbul’u özledim değil, Kadıköy’ü özledim derim. Benim için İstanbul, öncelikle Kadıköy’dür çünkü. Her yanıyla benim ruh halimdir burası. Kendimi en rahat hissettiğim yerdir.
Müziğimi en çok etkileyen şey denizdir. Kadıköy, sokakları denize çıkan bir ilçe. Moda sahilinden, Rıhtım’dan denize baktığımda koskoca bir senfoni orkestrasını dinliyor gibi hissediyorum.
Direkt Kadıköy’e şarkı yapar mıyım bilmiyorum ama aslında şarkılarımın çoğunda Kadıköy’den bahsediyorum. Mesela Vedalar Soğuk Olur’da, “önümde bir deniz ve bir sükut o sonbahar” şeklinde geçen sözlerde, önümdeki deniz Moda sahilidir.