Yabandaki yalnızların yansımaları...

Kadıköylü oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu, ilk kişisel fotoğraf sergisini Loners In Wilderness (Yabandaki Yalnızlar) adıyla Kadıköy’de açtı

04 Nisan 2023 - 14:15

Tiyatro alanının en prestijli ödüllerinden Afife Jale’den de ödül aldı, sinemanın önemli ödüllerinden Altın Portakal’dan da eli boş dönmedi. Oyunculuğu ödüllendirilen genç ve yetenekli isim Cem Yiğit Üzümoğlu, şimdilerde başka bir alanda hünerlerini sergiliyor; fotoğrafçılık. 

Her şey dedesinden Canon marka analog bir fotoğraf makinesi yadigar kalmasıyla başlamış. O gün bugündür eli deklanşörde, gözü vizörde, şimdi de fotoğrafları sergide… Zira ilk kişisel fotoğraf sergisini geçtiğimiz günlerde açtı. Adı Loners In Wilderness (Yabandaki Yalnızlar). Kadıköy Kadife Sokak’taki Bant Mag. Havuz / Bina’da izleyiciyle buluşan sergi, Üzümoğlu’nun siyah-beyaz analog çalışmalarından 46 fotoğraflık bir seçkiden oluşuyor. Sergi 25 Nisan’a kadar her gün 13.00 – 19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. 

“Ben bir fotoğrafçıyım. Ben aynı zamanda bir fotoğrafçıyım. Ben artık sergisi olan mutlu bir fotoğrafçıyım” diyen Cem Yiğit Üzümoğlu ile konuştuk.

  • Biz sizi oyuncu olarak biliyoruz. Kendinizi fotoğrafçı/fotoğraf sanatçısı olarak da tanımlıyor musunuz?

Evet, artık tanımlıyorum. Aslında bir süredir fotoğraf çekerken bunu söylüyordum insanlara. Necisin sen? Fotoğrafçıyım. Fotoğrafı çeken kişi ben olduğuma göre fotoğrafçı da ben olmalıyım herhalde diye düşündüm. Fakat beni tanıyan insanların arasında kendime fotoğrafçı demekten imtina ettim. Kendime de bunu söylemekten çekindim.

  •  “Ben artık sergisi olan mutlu bir fotoğrafçıyım” demişsiniz. Sergi açıyor olmak, fotoğraflarınızı insanlara sunmak size nasıl hissettiriyor?

Tam da böylesine uzun süreli bir sorgulamanın sonucu olarak ‘Ben artık bir fotoğrafçıyım’ dedim. Kendime kendimi kabul ettirebilmek için yardımcı olsun diye. Açıkçası gayet mutluyum hem bunu söyleyebildiğim için hem de bu sergiyi açtığım için. Heyecanlı, meraklı ve üretici hissettiriyor bana. Bir sanatçı olarak oynamanın ötesinde kendimden beklediğim arzularımı bir nebze olsun tatmin ediyor ve dahası kamçılıyor beni.

  • Sergiye giden sürecin 10 yıllık bir süre olduğunu söylüyorsunuz. Fotoğrafların çekilme süreci mi, demlenmeleri mi, seçilip basılarak sergiye hazırlanmaları mı?

Düzenli fotoğraf çekmeye başladığımdan beri 10 yıl diyebiliriz. Tabii daha öncesi de var. Ancak sergi çok yakın zamanda gelişti. Aklımda sergi açarım gibi plan yoktu. Bu sergi konusu son üç aydır hayatımda. 

  • 2000 fotoğraftan 46’sını seçmişsiniz sergiye. Nasıl bir seçim uyguladınız?

Önce kendime göre en iyi fotoğrafları bir kenara koydum ve sonra yavaş yavaş eleme yaptım. Birbiriyle uyumunu, tematik olarak nereye tekabül edebileceklerini, anlatmak istediğim hikâye içindeki yerlerini, uyumsuzluklarını ve bu uyumsuzluğun sergiye nasıl bir katkısı olacağını düşünerek, yerleştirerek ve çıkartarak seçtim. 

“YALNIZLIĞA YAZGILIYIZ”

  • Sergideki fotoğrafların neden hepsi siyah-beyaz? Gerçi siyah beyaz fotoğrafa bulaşmanızı, renkli film yıkaması zor olduğu için diye açıklamışsınız bir röportajınızda ama tek neden bu değildir, değil mi?

Tabii ki değil. Aynı zamanda renkli fotoğraf çekmenin zorluğu da. Bugün karşılaştığım dünyada renklerin bana pek az şey anlatıyor oluşuyla, ilgimi çekmeyişiyle, siyah beyazın fotoğrafa getirdiği bu rüyayla bir nebze olsun açıklanabilir neden siyah beyaz çektiğim.

  • Analog fotoğrafçılık yapıyorsunuz. Karanlık odanız var mı, baskıları da kendiniz mi yapıyorsunuz?

Baskı almak için gerekli bütün malzemem olmasına rağmen daha kendim baskı almadım. Şu anda analog fotoğrafın çekilmesi ve banyosu aşamalarını gerçekleştirebiliyorum. Umarım en yakın zamanda kendi baskılarımı da hazırlarım.

  • “Yalnızlığa yazgılıyız” diyorsunuz - ki serginizin de teması yalnızlık. Sergi açmak, kitap yazmak, resim yapmak gibi sanatsal üretimler, yalnızlığı anlatma/paylaşma çabası olarak yorumlanabilir mi ?

Bence yorumlanabilir fakat bu çabayı insanın paylaşma çabasından çok bu paylaşımla birlikte gidermeye çalıştığı açlığı ve boşluğu giderme çabası olarak görüyorum. Sanatçının bir ihtiyacıdır yapmak. Çünkü sanatçı ortaya koyduğu sanat eseri olmadan sanatçı olamaz ve sanatçı olmak onu bu dünyada başkalarıyla ilişkili kılan ve hayatta tutan şeydir.

  • Fotoğraflarınız Bant Mag’in shopier sayfasından satışta. Fiyatlara baktım da, çoğu birbirine yakın ama aynı değil. Çektiğiniz bir fotoğraf karesini, diğerinden daha ucuza/pahalıya satışa koymanızdaki kıstas ne?

Fotoğrafı ne kadar beğendiğimle ne kadar özellikli olduğuyla, ondan ne kadar fazla yeniden üretmek istediğimle, baskı boyutuna ve edisyon sayısına göre değişiyor. 

  • Fotoğraflarınızı kimler gelip görsün istersiniz? Sizce fotoğraflarınızda ne görecekler/ne bulacaklar?

Gelebilen herkes gelsin isterim. Çünkü herkesin gördüğü, fotoğrafa bakışı başka oluyor. Mesela geçenlerde ressam Kirkor Sahakoğlu’nun eserlerinin olduğu bir galeriye gittim. Kendisi de oradaydı. Bana eserlerini nerede resmettiğini, nasıl bir düşünsel arka planının olduğundan bahsetti. Çok beğendiğim bir eseri, bana anlattığından bambaşka görünüyordu ve bana nasıl hissettirdiğini anlattığımda ‘Hah, bak işte başka bir bakış açısı’ dedi. Yani herkes kendince bir şeyler bulabilir. Bir tür anlama yoludur. Umarım fotoğraflarım bir şey bulunabilecek değerdedir. Herkesin yorumuna açıktır. 

  • Sergi mekanı olarak BİNA / Bant Mag. Havuz’u seçmenizin özel bir neden var mı?

Bant Mag’i uzun süredir takip eden bir kişi olarak, kurucu ekibiyle kurduğum dostluk vesilesiyle gerçekleşti. Bugün ülkemizde kalan özel ve önemli yayınlar yapan bir ekip olması ve Bina’nın gençlerin gittiği bir mekan olması da benim için özellikle belirleyici oldu.

  • Kadıköylü müsünüz? Burayla nasıl bir ilişkiniz var?

Kadıköylüyüm. Osmanağa’da büyüdüm, düştüm, ağladım, tanıdım, çalıştım, doydum ve doğdum.

  • Yusufeli barajını çekmişsiniz. Sonraki serginizin konusu bu mu olacak?

Bilmiyorum, oraları fotoğrafladım ama insanlara paylaşmak gayesiyle değil, Cem olarak unutmamak için. Tanımak, öğrenmek ve görmek için fotoğrafladım. Bu zamana kadar oralarda çektiğim fotoğrafların bir sergiyi oluşturacak düzeye sahip olduğunu düşünmüyorum ama ileride gelişir ve ‘neden olmasın’ dersem neden olmasın. 


ARŞİV