Serkan OKAY
Başrollerini usta oyuncular Mahmut Cevher ve Perihan Savaş’ın paylaştığı, Yeşilçam emektarlarıyla genç oyuncuların bir araya geldiği “Yalnız Hayaller Kaldı” adlı film 27 Nisan’da vizyona giriyor. Ecem Baltacı, Açelya Elmas, Atılay Uluışık, Alican Ayas, Dilruba Balbunar, Murat Yılancı ve Yeliz Bozkurt Üstündağ’ın da rol aldığı filmin yapımcısı ve oyuncusu olan Yeşilçam’ın 42 yıllık aktörü Mahmut Cevher, filmin gerçek bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu söylüyor. Emekli, karısını kaybetmiş ve dört çocuğuna büyük sorumluluk duygusuyla bakan bir babanın kızının hastalığıyla başlayan dramına ve onları bir arada tutma çabasına tanıklık edeceğimiz filmde organ bağışı ve gençlerin hayatlarını özgürce yaşama sürecinin etkileri de anlatılıyor. Filmin basın lansmanının yapıldığı Taksim My House Cafe’de filmin yapımcılığını üstlenen ve aynı zamanda başrolünü oynayan usta oyuncu Mahmut Cevher’le söyleştik…
Geçmişte özgün hikâyenizin senaryolaştığı başka film oldu mu?
1983 yılında yönetmenliğini Yusuf Kurçenli’nin yaptığı ve o yıl Berlin Film Festivali’ne katılmayı başaran tek film olan “Ve Recep Ve Zehra Ve Ayşe”nin özgün hikâyesi bana aittir. Senaryosunu ise Ayşe Şasa ve Yusuf Kurçenli’yle birlikte kaleme almıştık.
Yalnız Hayaller Kaldı’da ne anlattınız?
İsmi üzerinde. Bir hayale erişeyim derken, bir bakıyorsunuz birçok seneleri kaybetmişsiniz. Gelecek diye bir şey olduğuna bu yüzden inanmıyorum. İnsanların geleceği hep geçmişlerinde yatıyor. İstanbul’da yaşayan eşini kaybetmiş bir erkek öğretmenin dört çocuğuyla, bir maaşla verdiği yaşam mücadelesini anlatan yani öğretmenin penceresinden baktığımız zaman Türkiye’nin sosyal, kültürel, ekonomik yapısını gördüğümüz bir film.
Yeşilçam sinemasından aldığımız duyguların, günümüz yerli sinemasından pek alınamadığı gibi bir durum var. Bu filmden böyle bir lezzet alabilecek miyiz?
- Yeşilçam tadında ve kıvamında bir aile hikâyesi var filmimizde. Bugün Türkiye’deki kadınlarımızın zorluklarını anlatan, onların hayatlarına değinen, bu arada ülkemizin önemli bir sorunu olan organ ihtiyacına parmak basan bir film yaptık. Bizim filmimizde abartılmış iyi veya kötü insanlar yok, gerçek bir hayat öyküsü var. Bu gerçek yaşamın fotoğrafını çektik.
Her iki tarafta da bulundunuz. Kamera önü mü, kamera arkası mı tercihiniz?
Esas mesleğim oyunculuk. Lakin uygun gördüğüm, yapılması gerektiğine inandığım projeler için yapımcılık da yapabilirim. Senede bir film muhakkak çekmek istiyorum. Artık herkes kendi mücadelesiyle, kendi ekibiyle çekiyor filmini. Oyunculuk benim artık karakterim haline gelmiş ve çok özel benim için. Yapımcılıkla oyunculuğun zorlukları bambaşka. Aynı kefeye koyamazsınız.
Günümüzde film yapımı güçlü bir bütçe gerektiriyor. Nasıl finanse ettiniz filminizi?
Hiçbir ekonomik destek almadım. İki kez Kültür Bakanlığı’na müracaat ettim. Uygun görmediler, kendi takdirleri. Tek destekçimiz Türk Böbrek Vakfı oldu. Sağ olsunlar, hastanelerini çalışmamız için bize açtılar. Kadıköy Belediyesi, Maltepe Belediyesi gibi sanata ve sanatçıya her zaman değer veren birkaç belediyemizden de filmin tanıtımı için billboard ve afiş desteği aldık. Harcanan tüm parayı cebimizden karşıladık. Komedi filmlerinin yoğun tercih gördüğü bir ortamda işimiz kolay değil bunun farkındayım.
Film yapımı zorluklarından bahseder misiniz?
Film yapımcılığının detaylarını bu filmde öğrendim. Bu benim için referans oldu bir nevi. Herkes Kültür Bakanlığı veya sponsorlar desteğiyle film yapıyor. Çünkü riski var. Seyirci gelmediği zaman paramparça olursun. Ben o riske girdim şu anda. İnşallah paramparça olmayız da, bundan sonraki yapımlara hazırlanma şansımız olur.
Yeşilçam yapımcılığıyla kıyaslar mısınız günümüz yapımcılığını?
O zaman ki yapımcılarla, bugün çok ayrı. Yeşilçam sinemasında para yoktu ama büyük bir heyecan vardı, ritüel vardı. Şimdi duygular kayboldu. Parasız hareket etme şansınız yok artık. Büyük bütçeli filmlerle yarışmak zorundasınız. Şunu da söylemek isterim. Yüksek bütçe, iyi film olacak garantisini sunmaz. Bir plan sonrasının tahmin edilebilmesi bu filmde mümkün değil. Seyircilerimiz çok güzel bir film izleyecekler. Türk sinemasının en devrimci filmini yaptık. Bunu siyasal anlamda değil, toplumsal anlamda söylüyorum.
Genç oyuncularla çalıştınız bu filmde… Yeşilçam dönemi oyunculuklarıyla, günümüz oyuncularını kıyaslar mısınız? Bir dönemin önemli oyuncuları neden yapımlarda yer bulamıyorlar?
Bugünün oyuncuları yüzde 80 sinema eğitimli. Yanlış olan bir şey var; sinema eğitimi alırken tiyatroculardan eğitim alıyorlar. Sinema oyunculuğu çok farklı. Bunun eğitiminin sinemacılardan alınması gerekir. Ayrıca sinema okullarında ve atölyelerinde orta yaşlardan sonra oyuncu yetiştirilmiyor. Amerikan sinemasına bir bakın, hala 80-90 yaşında oyuncular kendilerine önemli roller bulabiliyorlar. Bizde ise durum çok farklı. Birçok eski oyuncu arkadaşımıza maalesef ki iş verilmiyor. Ben bu kuralı yıkmak istedim. Pes etmemek lazım hayatta.