Yaratıcı fikir merkezi; HOOD Base

Yaklaşık 1 ay önce Kadıköy’de açılan HOOD Base, yaratıcı fikirlerin biraraya geldiği ortak bir zemin. Bahariye’de bulunan mekanın kullanımı sanatçı ve tasarımcılara ücretsiz! Kolektif bir üretim, düşünce ve ifade alanı olma hayaliyle açılan HOOD Base’de; sergi yapmak, söyleşi düzenlemek isteyenden kira; eser satışlarından da komisyon alınmayacak.

17 Şubat 2020 - 16:07

Kadıköy’ün bağımsız sanat alanlarına, geçtiğimiz günlerde bir yenisi daha eklendi; HOOD Base.

Yaklaşık 1 ay önce Dilara Özden’in "Works" sergisiyle kapılarını açan mekân, Bahariye’de bulunuyor. Bu mekanı hayal eden ve gerçek kılan üç kişi var; In Hoodies müzik yapan, alternatif sahne müzisyenlerinden Murat Kılıkçıer, fotoğrafçı-blogger-radyocu Artemis Günebakanlı ve illüstrasyon sanatçısı Dilara Özden.

Kurucularının ifadesiyle ‘hemzemin bir iletişim ve ilham merkezi’ olan HOOD Base, hiyerarşisi olmayan ve kar amacı gütmeyen bir yapı. Burada yapılacak sergiler kapsamında sanatçılardan kira, eser satışından komisyon alınmayacak. Gerçekleşecek atölye, toplantı, söyleşi gibi etkinlikler için de kira talep edilmeyecek. Zira mekânın bir kasası bulunmuyor! Üretim üzerinden doğabilecek her gelir, üreten sanatçıya, alan üzerinden doğabilecek gelir de mekâna aktarılacak.

Kılıkçıer ve Özden ile sohbetimize buyurun…

(Soldan sağa: Artemis Günebakanlı, Dilara Özden, Murat Kılıkçıer)

  • Öncelikle sizlerin tanışıklığını sormak isterim. Ne zamandan beri, nereden tanışıyorsunuz, ortaklığını nedir?

Murat K.: Tanışmamız aynı zamanlara denk geliyor aslında. Dilara ile bir karma sergideki çalışmasını görerek tanıştım. Bu kadar genç bir yaşta ürettiği işlere, hayal gücüne inanamamıştım. Daha sonra birlikte sergiler yaptık. Dilara birkaç In Hoodies şarkısı için kapak görselleri, bazı konserler için afişler tasarladı. Artemis’i uzun zamandır radyo programlarından takip ediyordum. Tanıştıktan sonra ikimizin hayatındaki müzik, yazı, görsel çalışmalar, fikirler, projeler... hemen her şeyi beraber yaptık diyebilirim.

  • Bu hayal ortak hayaliniz mi? İlk ne zaman, nasıl filizlendi?

Murat K: Küçük bir sanat hub’ı düşüncesi uzun zamandır vardı, sadece nasıl ve ne zaman olacağını tam olarak bilemiyorduk. Gözümüz uygun yer arıyordu sürekli. Geçtiğimiz ay hem çalışma alanlarını, hem o alanda üretilen şeyleri çok sevdiğimiz RoketNo.1 ekibinin İzmir’e taşınması art arda hızlı adımlar atmamızı sağladı. Dilara’nın Tokyo’dan dönmesiyle eksik parça bir anda tamamlanmış oldu sanki.

Dilara Ö.: Tokyo’da aklımdan geçen her şey, döner dönmez Murat ile buluşmamla gerçek oldu. Bazen hayat istediğimiz şeyleri karşımıza hemen çıkartabiliyor. Ben Tokyo’daki ofis hayatı ve ağır çalışma temposundan oldukça yorulmuştum. Daha kolektif ve sıcak bir ortamda üretebilmeyi, özellikle de sevdiğim şeyleri üretebilmeyi istiyordum. Türkiye’ye dönmüş olmam Japonya ile olan iş bağlarımı koparmadı tabii. Hala orası için çalışmaya devam ediyorum. Fakat artık içinde bulunduğum ortam daha farklı olacak. Daha sosyal, daha kreatif. Bu beni gerçekten heyecanlandırıyor.

  • Hayalinizi hayata geçirmek için nasıl bir süreçten geçtiniz?

Murat K: Dediğim gibi RoketNo.1 ekibinin yerlerini bize emanet etmeleri çok büyük destek oldu. Hala da destekleri devam ediyor. Yapmak istediğimiz şey çoktan belli olduğu için yerin de belirlenmesi sonrası insanlarla konuşup fikirleri anlatmaya başladık. Her şey birkaç hafta içinde şekillendi.

“BİR SAKLANMA YERİ…” 

  • HOOD Base’in kelime anlamı nedir?

Murat K: Hood’un ev, örtü, başlık, mahalle gibi anlamları var. Bir yandan “hood” kelimesinin bir ek olabilmesi çok güzel. Sisterhood’un kızkardeşlik, neighbourhood’un yöre, çevre, semt, komşuluk, likelihood’un olasılık, benzerlik, boyhood’un çocukluk dönemi, selfhood’un kişisellik, bireysellik anlamları gibi. Base ise temel, zemin, kök, merkez ve bina etmek anlamlarıyla koyduğumuz bir ifade.

  • Murat; In Hoodies sizin adınızın yerine kullandığı bir kelime. Bu oluşuma da ilham olmuş sanırım?

Murat K: Evet. In Hoodies ismini kullanma nedenimle buranın adının HOOD olması benzer sebeplerle. Bir güvenlik alanı, bir çeşit ev duygusu, dış dünya ile aramızda duran bir perde, bir saklanma yeri.

  • Bir ortak çalışma, sergi, atölye, fikir ve yaşam alanı diyorsunuz burası için. Biraz anlatır mısınız?

Murat K: Giriş kat temelde bir sergi alanı. Aynı zamanda bağımsız sanatçıların üretimlerini sunabilecekleri bir alan. Küçük bir buluşma noktası. Alt kat atölyeler, buluşmalar, toplantılar, söyleşiler, podcast kayıtları, video, fotoğraf çekimleri ve kayıt için kullanılabilecek bir yer. Burada aynı zamanda sanat kitap ve dergilerinden oluşan küçük bir kütüphanemiz var. Bu kütüphane, ilk aşamada bizim herkesle paylaşabilmek için getirdiğimiz yayınlardan oluşuyor ancak devamında başkalarının da destekleriyle genişlemesini istiyoruz. Yine burada açık provalar, minik dinletiler, gösterimler yapılmasını hayal ediyoruz. Örneğin bir müzisyen veya grubun performansı için alt katı tamamen kendisi dekore ederek yeni şarkılarını, onu en çok takip eden küçük bir kitleye iletebilmesi... Bu yüzden içeriyi tamamen modüler bir yapıda düzenlemeye çalışıyoruz. Her fikre, her ihtiyaca göre kolayca yeniden düzenlenebilir olması için. Bu katta bir de herkesin kendi kahvesini yapabileceği bir mutfak bulunuyor. Asma kat ise mini bir ofis alanı gibi.

Aslında bunlar sadece örnek, çünkü dediğim gibi içeride yapılabilecek şeyler insanlardan gelecek fikirlere göre de şekillensin istiyoruz. Tanıtım metnimizde geçen “primum non nocere” (Önce, zarar verme!" anlamına gelen Latince deyiş) vurgusu bu yüzden. Zarar vermedikçe herkes, üretme ve paylaşma merkezinde buranın parçası olabilsin istiyoruz.

(Mekandaki ses sistemi, enstrüman ve kayıt ekipmanları Roland Türkiye’nin desteğiyle sağlandı.)

  • HOOD Base, beraberlik ve eşitlik vurgusu yaptığınız bir oluşum. Bunun nasıl sağlanabileceğini/nasıl sağlayabileceğinizi düşünüyorsunuz?

Murat K: Hiyerarşiye her zaman uzak hissettim. Herkesin ortaya koyduğu emek noktasında eşit olmasını istiyoruz burada. Örneğin sergiler konusunda bilinir bir sanatçıyla henüz yeni üretmeye başlamış veya çalışmalarını dilediği kitleye ulaştıramamış genç bir sanatçı arasında fark olmasın istiyoruz.

Beraberlik ve eşitlik duygusunun sağlanması çok zor ve çok kolay. Tek belirleyen, parçası olmak isteyenlerin bu fikri, bu yaklaşımı sahiplenmesi. Kimsenin kimseye yukarıdan bakmaması, patronsuzluğu benimsemesi.

Dilara Ö.: Japonya’dayken en büyük psikolojik açlığım bu oldu diyebilirim. İletişim, kreatif insanlarla bir araya gelmek, ortak bir şeyler üretmek ve hiyerarşiden, hırstan uzak kalmak. Tokyo’da çalışma şartları gerçekten ağır ve kolektif olmaktan çok uzaktaydı. Bireysellik ve kişisel başarılara, statü savaşlarına daha çok önem veriliyordu. Bu ben değildim. Türkiye’ye döndüğümde bunu değiştirebilmem için bir fırsatım olduğunu gördüm. Murat ve Artemis ile attığımız bu adım hem benim hayallerimi gerçekleştirecek hem de diğer genç sanatçılara bir ışık olacak diye düşünüyorum. Düşüncesi bile insani mutlu ediyor. Ben bunun için elimden gelen her desteği vereceğim.

  • Komün bir yaratım/düşün alanı desek mesela, uygun olur mu sizce?

Murat K: Komün çok büyük bir kelime olur sanıyorum ama kesinlikle kolektif bir üretim, düşünce ve ifade alanı. En azından bunun hayali.

(HOOD Base, yaklaşık 1 ay önce Dilara Özden’in "Works" sergisiyle açıldı)

“GELİR, GİDER İÇİN GEREKLİ”

  • Kamusal kurum olan belediyeler bile bu gibi hizmetler karşılığında kimi zaman ücret talep ederken, sizin kapıları ücretsiz açmanız nasıl olabiliyor?

Murat K: Temel giderlerin karşılanması maddi anlamdaki tek beklenti. Bu noktada gelir, sadece giderlerin karşılanması için gerekli. Bu ise insanların, birimlerin, kurumların birbirine destek olması ile zor değil. Şimdiye kadar ailelerimizin, arkadaşlarımızın, fikri seven başka insanların destekleri oldu. İlk aşamada Artemis, ben ve Dilara burada üreteceğimiz kendi işlerimizi, yine burayı besleyecek şekilde ilerleteceğiz. Eğer hayal ettiğimiz, umut ettiğimiz gibi olursa, bizim özverimiz buranın sürekliliği için tek kaynak olmayacak. Arayacağımız fonlar ve başkalarının desteği ile bu yapı devamlılık kazanacak.

Dilara Ö.: Ben bunu sektörden biri olarak çok iyi anlayabiliyorum açıkçası. Türkiye’de çok tanınmış ve işlerini sergileme imkanı olan büyük ekipler ya da şahıslar gerekli bağlantılara ve mekanlara sahipken, çok yetenekli genç arkadaşlarımız gölgede bırakılıyor ya da onca emek vererek yaptıkları işlerden aldıkları kazançların çoğunu galerilere vermek durumunda kalıyorlar. Bunu oldukça adaletsiz buluyorum. Üretebilen genç, yetenekli ve istekli insanların üzerinden (bir mekan olarak) gelir kazanmaktansa önce onların hak ettiğini almasının, onlar için daha çok üretmek adına büyük bir motivasyon olacağına inanıyorum. Biz burada bunu yapacağız.

 Var olan somut bir mekândan bahsediyoruz ve oranın maddi giderlerinden… Nasıl karşılanacak? Ki bir kasa bile olmayacak diyorsunuz… Şu kapitalist dünyada şaşırtıyor bu beni!

Murat K:  Bugün yaşadığımız dünya, adı “kapitalizm” ise kapitalizmin nedeni temelde insan yaklaşımları. Akıntıyı belirleyenler de ve yönünü tersine çevirebilecek olanlar da yine insanlar.

Bir kasa yok çünkü burası ticari bir alan değil. İçeride sergilenen bir çalışmanın geliri tamamen işi üreten sanatçıya ait. Sadece eser değil, bir ürün sunuluyorsa da – bilindik bir ticari alanın aksine – doğacak maddi karşılık tümüyle üreten kişinin olsun istiyoruz. Yapılacak bir atölye, söyleşi, workshop eğer sanatçının organize ettiği bir etkinlik ise bir kira talep edilmeyecek. Gelir sanatçının olduğu sürece, alanı sunan yapının bir kasasının olmaması doğal. Bir üyelik sistemi de olmayacak. Sadece sembolik bir “Friends & Family” kartımız var.

  • Mekândaki fikir ve destek kutularından bahseder misiniz?

İçeride gerçekleştirilebilecek yeni fikirlerin iletilmesi için bir “fikir kutusu”, alanın giderlerine destek olmak için ise bir “destek kutusu” olacak. Bence buradaki en değerli şey de bu. Duvarlar, odalar, çatı değil. Fikirlerin iletilebileceği ve farklı zihinlerden çıkan düşüncelerin birbirini besleyebileceği bir iletişim trafiği yaratabilmek. Gerçekten co-working / co-creating (beraber çalışma ve üretme) ruhu ile hareket edebilmek istiyoruz. Bunun için çabalayacağız. Dediğim gibi bence HOOD’un sürekliliği için tek gereken insanların burayı ve fikri sevmeleri, buna inanmaları.

  • Onaranlar Kulübü’yle yolunuz nasıl kesişti?

Murat K.: Tamamen deminden beri bahsettiğim bu motivasyon ve ortak hayaller ile oldu Onlar sayesinde çok değerli olduğunu düşündüğüm Print4Purpose projesinin bir noktası olduk. P4P kapsamında 3D baskı almak isteyen herkes online randevu sistemi ile Onaranlar Kulubü’nün sunduğu 3D printer’ı kullanabilecek. “Mini Alet Kütüphanesi” de aynı şekilde bir Onaranlar Kulübü fikri. Günlük hayatta kullanılabilecek ama her an elinizin altında bulunmayan aletleri civarda yaşayanların kullanımına açmak kısaca.

Dilara Ö.: Benim açıkçası alacağımız iyi geri dönüşlerden şüphem yok. Elbette istediğimiz tek şey sadece mekanın somut ve maddi giderlerinin kimseye zararı dokunmayacak şekilde karşılanabiliyor olması. Bunun için ben, Artemis ve Murat başlangıçta çok özveride bulunduk. Gerek mekanın kimliğinin oluşturulması, gerekse de içerideki ihtiyaçlarımızın giderilmesi anlamında. Böyle güzel bir oluşumun devamı için bize destek olabilecek kişilere veya markalara ulaşmaya çalışacağız.

“KADIKÖY’Ü BESLEYECEK”

  • Murat siz yarı zamanlı Kadıköylüsünüz diye anımsıyorum daha önce yaptığımız röportajdan. Dilara; siz?

Murat K.: Hala öyle. Belki HOOD sonrası artık daha çok zamanlı Kadıköylüyüm diyebilirim ama hala sürekli Bursa’ya gidip geliyorum. Ailem orada.

Dilara Ö.: Avrupa yakasında doğdum ve büyüdüm. Fakat Türkiye’de katılmış olduğum tüm sergiler ve gerçekleştirdiğim etkinlikler hep Kadıköy’de oldu. Ben de en yakın zamanda oranın yerlisi olmayı planlıyorum.

  •  Kadıköy’ü seçmeniz  tesadüf değildir diye düşünüyorum…?

Murat K.: M: Tabii ki. Sanatsal üretimin bu kadar yoğun olduğu bir alanda olmak, yaşadığımız, ürettiğimiz yerlere yakın olması belirleyici oldu.

 Kadıköy’de olmanın HOOD Base’e ve aynı zamanda HOOD Base’in Kadıköy’e katkısı/etkisi nasıl olacak sizce?

Murat K.: Benim için insanların burada iyi hissetmeleri, üretmeleri, fikir paylaşmaları ve bunları gerçekleştirebilecek bir çatı bulmaları yeterli. Buranın çevresinde güzel bir topluluk oluşturabileceğini düşünüyorum. Hem sessiz bir alan, hem ses çıkartılabilecek alanlar sunabilmesi nedeniyle değer göreceğini, kar amacı gütmeyen, sanatçıdan komisyon ve kira alınmayacak bir sistemin özellikle yeni sanatçılarının ifade imkanını arttıracağını umuyorum. Ayrıca “Mini Alet Kütüphanesi” gibi yeni fikirlerin hem insanlar arasındaki iletişimi olumlu etkileyebileceğini, hem mahalleyi hem Kadıköy’ü besleyebileceğini sanıyorum

Adres: Caferağa Mah. Bahariye Cad. İleri Sk. No:1 [email protected]


ARŞİV