Yazar-sinemacı Korkut Akın. Acıbadem’de yaşıyor. Yıllardır sanatın pek çok dalında üretimler yapıyor. Bu sayfalara da ‘yeniyıl kartları projesi’yle konuk ediyoruz kendisini. 40. yılı nedeniyle 21 Aralık 2021 - 09 Ocak 2022 tarihleri arasında Schneider Tempel Sanat Merkezi’nde sergi açmaya hazırlanan Akın ile konuştuk.
Platonik sayılabilecek duygu ile bir arkadaşıma yeni yıl armağanı vermek istedim. Hem kimsede olmasın hem ilgisini çeksin hem de unut(ul)masın diye… Ekonomik koşullarla birlikte mesleki beklentiler bir araya gelince bir kart hazırladım, ama filmini yolladım. Sizler bilmeyebilirsiniz, ama negatif çok değerliydi, vesikalık çektirdiğiniz fotoğrafçı bile arabını (mesleki jargondaki adı) vermezdi. Ben de ‘değerli’ diye filmi verdim. Bir farkla, negatifini değil pozitifini, ama film olduğu için aynı değeri taşıyordu…
Bilen duyan arkadaşlarım kendilerine de vermemi istemişlerdi… Sonra çok sevdim bu kart işini, sürdürdüm. Bir yandan günü, gündemi takip etmemi bir yandan da bir yıl sonrasına kalacak denli güçlü mesaj vermemi gerektiriyor.
SANATIN DEMOKRATİKLEŞMESİ
Günümüzde, her şeyi avucunuza sığabilecek denli küçük telefonla yapabiliyorsunuz. Kimseye -deyim yerindeyse- ihtiyacınız yok. Ancak yüzbinlerce yılın genlerimize işlemiş alışkanlıklarını bir çırpıda silmek mümkün değil. Bir şeyleri geleceğe de taşımak gerekir. Yüz yüze iletişim hâlâ gerekli ve geçerliyse arkadaşlarımla o sıcaklığı yaşamak istiyorum. Pandemi nedeniyle zor olsa da –kuşkusuz maske mesafe musluk kurallarına uyarak- sürdürüyorum bu buluşmalarımı. 2021 yılının kartını ise teknolojinin desteğiyle ulaştırdım arkadaşlarıma.
Asıl olarak “sanatın demokratikleşmesi”ni sağlamış oluyorum elden dağıtarak. Araya bir başka aracı, bir başka uyarıcı koymamış oluyorum, buna da bağlı olarak yaygınlaştırarak da demokratikleşmeye katkıda bulunuyorum.
Düşünsenize, çantanıza koyduğunuz kartlarınızla arkadaşlarınızı ziyaret ediyorsunuz, belki birer çay içiyorsunuz, sohbet edebilme olanağı yakalıyorsunuz…
Yolumun yoluyla kesiştiği herkese vermeye özen gösteriyorum. Diyelim ki size vereceğim, ama yanınızda biri var; onu nasıl es geçeyim? Hele bir de işyeri, kahve ve/veya toplantı gibi durumlarda herkese veriyorum. Yolunu yoluma düşürenler olduğu gibi yolumuzu kesiştirenler de çok. Bir de bilenler artık arayıp ayırttırıyor. Koleksiyon değeri olduğunu söylüyorlar.
ZAMANIN TANIĞI KARTLAR
Sosyal konular da hayata dâhil… Birkaç yıl önce, “ifade özgürdür” mesajlı kart hazırlamıştım. Dağıtmaya başladığım gün Müjdat Gezen ile Metin Akpınar için soruşturma açıldı, anımsıyorsunuz değil mi? bir anda gündemi yansıtmaya başlamış oldu kartım kendiliğinden.
…ne yazık ki! Eşim ve oğluma da ısrar ettim yapmaları için. Eşim, birkaç yıl sürdürdüyse de oğlum bir kartla yetindi.
Benim postayla göndermediğimi bilen arkadaşlarım, özellikle zorunlu koşullarla hareketsiz bıraktırılan arkadaşlarına yolluyorlar benden alıp. Demek ki içlerinde böyle bir heves var, silemedikleri. Kim bilir, belki bir gün onlar da kendi kartlarını hazırlar, neden olmasın!
Ağırlıklı olarak Anadolu yakasında dağıttığım doğrudur. Kadıköy sokaklarında ya da bir kafede rastlaşabiliriz kartlarımı arkadaşlarıma verirken, ama her yere götürüyorum.
Schneider Tempel’in sanat yönetmeni, o da Kadıköylü, Modalı İzel Rozental. Duyar duymaz kabul etti. Bana da sevinmek düştü.
(Schneider Tempel Sanat Merkezi Bankalar Caddesi, Felek Sok. No:1 Karaköy)