Yayın dünyasına tersten hamle

Sinemacıların dergisi “Axolotl” yayın hayatına tersten başladı; 6 ay önce 60.sayısını çıkaran dergi, 10 yıl sonra ilk sayısını çıkararak yayın hayatına veda edecek

12 Mayıs 2020 - 15:03

Zaman da, hayat da geleceğe doğru ilerler biliriz. Ya tam tersi olursa? Alemin herhangi bir alanında gelecekten geçmişe akış mümkün mü? Bu sorunun yanıtı net olmamakla birlikte, tersine akışı denemeyenler yok değil; yönetmen Kaan Müjdeci ve  İstanbul Deneysel Film Festivali’nin kurucu yönetmeni Yavuz Gözeller gibi. İkili tarafından hayata geçirilen yeni edebiyat mecmuası Axolotl'tan bahsediyoruz. 58'inci yani 3. sayısı bu ay içinde yayınlanacak olan bu dergi, periyodu iki ayda bir olmak üzere 60 sayı olarak planlandı. 10 yıl sonra dergi ilk sayısına vararak -bir nevi- kendi kendini imha etmiş olacak...
İlk sayısı  Aralık 2019'da çıkan Axolotl'u Müjdeci'ye sorduk;

- Axolotl mecmua mı? Dergi mi? Derleme kitapçık mı? 
Lens bazlı sanat üretimi yapan kişilerin metinlerine yer veren süreli bir yayın.  
Lens bazlı/mercek odaklı medya derken neyi kastediyorsunuz?
Sinema, fotoğraf, video… Asli üretiminde merceği hedef alarak eser gelişiminde bulunan herkes diyebiliriz. 
Nasıl bir ihtiyaç hasıl oldu da bu işe giriştiniz?
Bir yönetmen olarak en çok yaptığım şey yazmak. Edebi kaygılar pek çok zaman ikinci planda kalıyor. Yazıyı, düşüncelerimi şekillendirebilmek, aktarabilmek ve ardından bir başka esere aracılık etmesi için kullanıyorum. Senaryo fikirleri, hikayeler, görüntüye dair denemeler. Bunların her biri, günün sonunda ortaya çıkan filmimin özünü taşıyor. Oradan başlıyorum. Sadece ben de değil, lens bazlı çalışan hemen hemen herkes, ilk önce eline kalemi alır ve yapacağı işi tasarlar.
Bu bağlamda Axolotl, bir edebiyat dergisinden ziyade bu tasarımlara, bu öykülere, denemelere yer veren, sinemamıza, görsel üretim kültürümüze yeni katılabilecek yeni eserlere gebe olabilen bir özellik taşıyor. İhtiyaç kısmı da burada. Yazdıklarımı okutmaya, fikir almaya ve aynı zamanda benim gibi medyumu kamera olan kişilerin yazdıklarını okumaya ihtiyacım var ki kendimi geliştirebileyim, yenileyebileyim. Ben kendimi geliştirip, yenileyeyim ki sinemamız kendini geliştirip yenileyebilsin.

KENDİNİ YENİLEYEBİLEN BİR DERGİ

- Axolotl'un (wikipedia: kaplan semenderi grubuna ait Meksika köstebek semenderlerinin en tanınmışlarındandır) ne olduğunu öğrendim :) Sizdeki karşılığı nedir? Neden bu yayına isim olarak seçtiniz?
İsmi koyan Yavuz’du. Axolotl beyninden kalbine, kollarından bacaklarına varana dek kendini yenileyebilen bir canlı. Derginin gerek kültürel, gerek Türkiye’de sinema üretimi, gerekse bireylerin kendi iç dünyalarında hizmet etmesi gereken şeyin kendini yenileyebilmek olması gerektiğini iddia ediyoruz biz de. Bu sebeple bu ismi seçtik ya da isim bizi seçti. 

“ESER BİTMELİ” 

- Yayıncılık tarzınız, 'öleceğimizi bile bile yaşamak...' gibi geldi.
Öleceğimizi bildiğimiz için ona göre yaşıyoruz. Elimizde olan zamanı ona göre değerlendiriyor, nasıl daha keyifli, daha yararlı, daha mutlu yaşarız diye düşünüyoruz. Eserin sonsuzluğu bana bir illüzyon gibi geliyor. Önemli olan eserin bitmesidir. Eserin etkileri yüzyıllar sürebilir, eser bitmeli. 
-Siz sinemacılar, neden 'çekmek'le birlikte yazmak da istiyorsunuz/istiyorlar acaba?
Çünkü yazıyoruz. Yazmak bir mecburiyet. Yazamayan bir yönetmenin çekebileceğini de düşünemem. İlla senaryo yazması gerekmiyor. Plan yazar, fikir yazar, dekor yazar. Filmini sözel olarak karşısındakine anlatamayan kişi koca koca ekiplerle onu görselleştirebilir mi? Neden yazar olmak titrini istiyorsunuz derseniz o başka. Kimileri ister, kimileri istemez. Kimilerinin gerçekten edebi kaygıları da vardır ve bir sinemacı olduğu kadar da yazardır. İkisi bir arada olamaz gibi bir kural sanmıyorum. 
-Bu devirde basılı bir yayın çıkarmak zor. Maddi/manevi gücünüzü nereden alıyorsunuz?
Şu an için kendi istek ve imkanlarımızdan bu gücü alıyoruz. Bir de IBAN numarası koyduk, imkanı ve isteği olan paylaşabilsin; Axolotl iddia ettiğimiz gibi bir değeri kazanıp yaşatabilsin diyerek. 

AXOLOTL'UN NET BİR FİYATI YOK

- “Biçtiğiniz değerle yaşar. Yapım maliyetleri karşılandıktan sonra kalan meblağ yazarları arasında eşitçe dağıtılır” yazısı ve destek olunabilmesi için bir de IBAN numarası yer alıyor dergide. Bu, 'ederini okuyucuya bırakma' yöntemini neden tercih ettiniz?
Okumaya değer veren bir insanın, okuduğuna da değer vereceğini düşünüyoruz. Bu bir yandan da bir tür sosyal toplum düşüncesi. Bir şeyin yaşamasını istiyorsanız onu yaşatırsınız. Sanat eseri görmek istiyorsanız, sanatçısını beslersiniz. Film istiyorsanız, emekçilerine bakarsınız. Eğer bu bir süreli yayınsa da onu yaşatacak olan okuyucusudur. Biz bir eder biçmek istemedik. Parası olmayan vermek zorunda kalmasın. Parası olansa ne kadar vermek isterse o kadar versin diyerek. 
-Ya herkes sadece 1 lira filan verirse, ne olacak? :)
Ya hiç kimse para vermezse :) O zaman da oturur bunun sosyolojik karşılığına dair konuşuruz. Endişeyle bir işe kalkışamazsınız. Kalkışırsanız da devamını getiremez, ilk zorlukta bırakırsınız. Axolotl kendini yenileyen bir canlı. “Ya şöyle olursa…” sorularının tamamına karşı da kendini yenileyebileceğini düşünmek daha doğru geliyor o yüzden. 
- Ben de bi ara 'Kültür Mafyası' adlı bir dergiye yazıyordum; her ay, gelecek ay çıkabilecek miyiz diye endişeleniyorduk :) ki 1 yıl sonunda veda ettmek zorunda kaldık zaten. Siz 10 yıl gibi uzun soluklu bir sürece-tahhahüte nasıl girebildiniz?
Genel anlamda bir işe başlarken ona dair gelecek tahayyülleriniz olur. Kaç yıl devam edebilir? Nerelere gidebilir? Sonucu ne olur? Tüm bunlar ise bir belirsizliğe, işinizin devam edip etmeyeceğine yönelik bir güvensizliğe neden olur. “Bir bakalım, devam etsin öyle görelim”cilik ortaya çıkar. Bunun yerine, en başından nereye gideceğini söylemeyi daha doğru buluyorum ben. Niyetini açık etmenin bir karşılığı var. Türkiye’de, Axolotl adında bir mecmua 10 yıl boyunca yayınlanacak. Daha fazla değil. 11 yıl değil mesela. Ve bu 10 yıllık sürecin sonunda, ortaya sadece bir külliyat değil; aynı zaman Türkiye sinemasına bir çok genç kişinin katılmasını sağlamış olacak. Şimdiden bunu öngörerek hareket etmek, hedeflemek, adı konmamış bir tüzük gibi, amacınıza uygun hareket etmenizi sağlar.  
- Yani sonunu getirememek gibi bir endişeniz yok mu?
Şimdiye dek hissetmedik. Fakat hissetseydik iddia etmezdik. 
-Axolotl'u İstanbul Uluslararası Deneysel Film Festivali’nin yönetmeni Yavuz Gözeller'le birlikte kurgulayıp hayata geçirdiniz. Şimdiyse Melikşah Altuntaş da dahil oldu. Bizi bekleyen başka kişiler de var mı? 
Yetmez mi sizce :) Fakat elbette, ya şöyle bir şey mi yapsak Axolotl’la ya da şunu mu eklesek diyerek fikirle gelen herkese açığız. Yavuz’la birlikte başlattık, Melikşah’la birlikte çok daha zengin bir hale geldi. Bu böyledir ama hep. Tıpkı sizi besleyen insanlarla arkadaşlık kurmanız gibi. 

(Yavuz Gözeller, Melikşah Altuntaş, Kaan Müjdeci-soldan sağa)
-Dergiye kimler yazdı şimdiye dek? Kimler olacak bundan sonra?
Kimlerin olacağını bilmiyoruz şu an, ama herkes olabilir. İsteyen herkes mail aracılığıyla yazısını bize gönderebilir. Şu ana dek, Ercan Kesal, Tayfun Pirselimoğlu, Ümit Ünal, Ceylan Özgün Özçelik ve Şebnem İşigüzel gibi sektör profesyonellerinden Volkan Yalçın, Ela Baysak, Canan Erbil gibi pek çok genç sanatçı da yazılarıyla yer aldı. Almaya da devam edecek. 
-Her yıl, bir senaryo armağanı vereceksiniz. Nedir bu armağan?
Mevcut senaryolara destek vermek, yeni senaryoların önünü açmak ve sinemamızdaki üretimi ve çeşitliliği artırmak için Kurmaca, Tür, İlk Senaryo ve Ulus Baker adına takdim edeceğimiz 4 ayrı başlık altında, her birine 10’ar bin lira hediye edeceğimiz Axolotl Senaryo Armağanı’nı düzenliyoruz. Uzun metraj olmak şartıyla isteyen herkes başvurabilirdi fakat başvuruları da yakın zamanda sona erdi. İstanbul Film Festivali’ne paralel olarak ödülün takdimi yapılacak. Normal zamanda çoktan sonuçlanmış olacaktı o nedenle. Şu an için biz de bekliyoruz. 
-Axolotl çeşitli kitapçı, müze ve kafelerden temin edilebiliyormuş, nereler buraları?
Beyoğlu’nda Robinson Cruose, Pandora, 22, Beşiktaş’ta Minoa, Kadıköy’de AltıKırkBeş olmak üzere Mephisto şubeleriyle, Beyoğlu ve Kadıköy sinemaları.


ARŞİV