Yeldeğirmeni sokaklarında imza günleri başladı

Kadıköy Yeldeğirmeni’nde “Şairin Kapısı” imza günleri başladı. İlk konuk, etkinliği de organize eden şair Mustafa Köz’dü. “Sokağın nabzı her zaman dipdiridir” diyen Köz ile etkinliği ve son kitabını konuştuk

18 Kasım 2021 - 14:47

İstanbul’un açık hava kültür-sanat merkezi haline gelen Yeldeğirmeni’nde “Şairin Kapısı” adıyla imza günleri başladı. 13 Kasım Cumartesi günü ilki gerçekleşen etkinliğin konuğu, etkinliği de organize eden Mustafa Köz’dü. Köz, son kitabı Yaralı Boşluk’u sevenleri için imzaladı. Etkinlikte her ay bir şair konuk alınacak. 

“SALT BİR İMZA GÜNÜ DEĞİLDİ”

Etkinlikle ilgili konuştuğumuz Köz, “Virüs dünyayı sardığından bugüne içlerimize döndük. Ruhlarımızı didikliyoruz. Odalar, yüklükler, balkonlar üstümüze üstümüze geldi, geliyor. Sokağı özledik, dokunmayı özledik. Evim, Yeldeğirmeni Recaizade Sokak’ta. Nicedir bir buluşma, dokunma alanına evrildi evimin çevresi. Kedi evleri, kitap ağaçları, giysi dönüşüm dolapları, duvarlarda şiir dergileri, şiir sepetleri, rüya kutusu, askıda kitap çekmeceleri, sokak duyuru tahtası, resim merdiveni...Toplumsal bellek önemlidir. Tüm bu çalışmalar bunun için. Gereksinimle estetiği birleştirmek istedim. Kapımın önündeki imza günü de bu belleğin bir parçası olacak. Yaralı Boşluk kitabımla başladık imza günlerine. Sürdüreceğiz bu buluşmaları. Her ay bir şair, yazar yeni yayımlanan kitabıyla okurlarıyla, komşularla buluşacak” dedi.

“Sokağın nabzı her zaman dipdiridir” diyen Köz, “İmza gününde bunu yeniden gördük. Özellikle komşuların ilgisi, heyecanı görülesiydi. Hayat ve sanat üzerine konuştuk. Şiirler okuduk. Salt bir imza günü değildi bu buluşma, bir tanışmaydı herkes için. Komşularıma teşekkür ediyorum. Tabii ki okurlarıma ve ‘Şairin Çırağı’ duvar dergisiyle şiir için emeklemeye başlayan Cesur’a…” diye konuştu.

YARALI BOŞLUK ÜZERİNE

Köz, son kitabı Yaralı Boşluk’a dair de şunları söyledi: “Büyük, gürültülü bir çağ yangınının içindeyiz. Uygarlığın bunca yüzyıl kurduğu yapı, bu yangınla çatırdıyor. Dünya denen şu ‘yaralı boşluk’ yıkıldı, yıkılacak üstümüze. Karanlık büyüdükçe büyüyor. Savaşlar, katliamlar, salgınlar... İnsan, yaralı bir hayvan gibi yarasını yalayıp sağaltacağı yerde, ruhunda, başkalarının gövdelerinde yeni yaralar açıyor. Şairlere sorulacak soru şu olmalı öyleyse: Burnunuzdaki sivilceyi görüp dünyanın en büyük, en derin yarası mı sanacaksınız yoksa ‘dünya ağrısı’nı görüp sözcüklerinizin ucunu bir bıçak gibi bileyip savaşsız bir dünya için çağ ağrısını mı iyileştireceksiniz? Yaralı Boşluk’taki şiirlerimde bu soruya karşılık vermeyi denedim. Şair, gökten zembille düşmedi bu yeryüzüne. ‘İnsanım, insandan sorumluyum’ diyordu Dostoyevski. Burada, bu ağır gerçeklikle yaşıyoruz. Öyleyse başkalarının yaralarına da bakmayı bilmeliyiz. Kitap, bu gerçeklikle yazıldı.”


ARŞİV