Yeni ikiliden elektronik tınılar

İstanbul bağımsız müzik sahnesinin yeni oluşumlarından Aytun & Can Menek ikilisi, “Müzik yaparken çok disiplinli ve sabırlıyız” diyor

23 Ekim 2018 - 15:44

“Yol bellidir, müzikal gelişimlerimizi mağaraya resim çizer gibi dijital duvarlara işleyeceğiz” mottosuyla yola çıkan Aytun & Can Menek ikilisi, elektronik müzik sahnesinde ilerliyor. Yaz başından bu yana çıkardıkları single çalışmalarıyla dikkat çeken ikili ile konuştuk.

  • Bize biraz kendinizi ve müzikal yolculuğunuzu anlatın lütfen..

Aytun: Kendimi bildim bileli sesin içindeyim. DJ’likle başlayan yolum, kendimi ve söylemek istediklerimi aktarmak için alan arayışıyla bugüne ulaştı. Bugün buradaki Aytun, Klimanjaro ve Radyo Babylon’la iş birliği içinde. Aynı zamanda uzun süredir Darüşşafaka Basketbol Takımının da müzikal elçiliğini yapıyorum. Bir yıl evvel plak şirketimiz Ampirik Recors’ı açmamız ile yolumuz daha da güneşlik oldu. Farklı müzikal kimliklerin bir araya geldiği Ampirik Recors’dan biz de sesimizi duyuruyoruz. Oluşturduğumuz bu hacimli alanda kendi müziklerimizi yapıyor ve etkileşim için platformlara sunuyoruz. 

Can Menek: Çocukluğundan beri müzikle iç içe olan ; enstrümanları,sesleri,müzikleri tanıyıp,inceleyip müziğin matematiksel ve algoritmik yapılarına inmeye karar veren,klasik müzik temelli bir müzik yolculuğun başlangıcıyla,etnik veya global her tarzda müziğe adapte olup kabullenebilen ve onu analiz edip kendi müzikal belleğiyle birleştirmeyi ve işitsel bir özgünlük sunmayı hedefleyen bir müzik insanıdır diye başka biriymişim gibi bahsedeyim kendimden.

  • Nereden ve nasıl tanışıyorsunuz?

Can Menek: Ortak tanıdıklar aracılığıyla bir araya geldik, benim kaydettiğim bir track vesilesiyle de ilk görüşmemizi yaptık. İlk görüşmeler her zaman önemlidir, daha o an enerjimizin tutması da bizi üç gün içerisinde stüdyoya taşıdı. Sohbetimiz zaten güzel gelişmişti, müziğimiz de birbirini sevdi.

  • Ne zamandan beri ikilisiniz? Sizi hangi ihtiyaç bir araya getirdi?

Can Menek: Yaklaşık olarak bir buçuk yıldır disiplinli ve özverili bir şekilde çalışıyoruz. Tamamen akışla gelişen bir buluşma olduğu için mutluyum.Çünkü ihtiyaç için yapılan herhangi bir oluşum, en azından benim için şu ana  kadar hüsranla sonuçlandı.

Aytun: Bizim buluşmamız ve birlikte çalışmamız bir akış göstergesi aslında. Herhangi bir beklenti içerisinde başlamadı proje, stüdyoya girdik ve birbirimizi müzikle dinledik. Birbirimize karşı her zaman açık olduk ve mağaramızda pişeni gün yüzüne çıkarmaya başladık.

  • İkilinizin bir ismi yok sanırım, yani sadece isimlerinizi kullanıyorsunuz değil mi? Neden isim seçmediniz? Bir grup gibi görünmemek mi, her an ayrılabilirsiniz diye mi?

Aytun: Tamamen akışla ilerleyen bir birliktelik olduğu için böyle şeyleri buluştuğumuz gibi konuşmadık. Stüdyoya da bir albüm çıkarmak için girmedik, bir süre sonra yaptıklarımıza baktığımızda bazı şeylerin bizi aştığını ve kendi yolunu çizmeye çalıştığını fark ettik; albüm böyle ortaya çıktı. Bu birbirimiz hakkında bilgi aldığımız/tanıştığımız ve aynı zamanda bizimle ilgili dinleyene bilgi verecek albümü Aytun ve Can Menek olarak tanıtmaya karar verdik. 

Can Menek: Babylon’un açılışıyla nefes aldığını herkese bildiren projemizin adı ‘March Live’ - Aytun ve Can Menek dışında bizi bu ismimizle de duyacaksınız. Elektronik müziğin yalnızca DJ setten ibaret olmadığını düşünüyorum. Gelişen teknoloji ile kayıt teknikleri, enstrümanlardan ve prosesörlerden alınan kaliteli sesler ve çeşitliliğin de görünür olmasıyla canlı olarak elektronik müzik yapmaya karar verdik. Bu henüz ilk sohbetlerimizde kafamızda yer etmişti.

  • ‘’Biz müzik içinde hayatımıza devam ettirmeye çalışan insanlarız. Yolumuzun içinde müzik, duygu ve aşk var. Bir çoğunuza çok duygusal gelebilir ama yaşadığımız toprakların biz doğmadan üstümüze kazıdıklarına çok kafa yorduğumuz vakitler var.’’ demişsiniz Aytun. Bu coğrafyanın bize kodladıklarına bir karşı duruş mu müzik yapmak?

Aytun:  Bu cümleyi kurmamın sebebi karşı bir duruş sergilemek değil, tam yanında yürüyebilmenin tadını vurgulayabilmek için aslında. 

  • Yaz başından beri ara ara tek tek tekli’ler yayınlıyorsunuz değil mi? bütün yaz tatilini çalışarak mı geçirdiniz? 

Can Menek: Geçtiğimiz kış vaktinden bu yana yorulmadan çalışıp üretiyoruz ve bundan büyük keyif alıyoruz

Aytun: Uyumak için durduğumuz zamanlar oluyor tabi. (gülüyor)

  • Dolana, Trip Sultan, Freeze, Parasol ve Pist’i olmak üzere 5 single’ınız var. Günümüz dijital dünyasında müzisyenler genelde şarkıların toplandığı bir albüm yapmak yerine single yayınlamayı tercih ediyorlar keza siz de öyle. Neden acaba?

Can Menek: Günümüzde her alanda olduğu gibi müzik alanında da müthiş bir tüketim çılgınlığı var. Yeni bir müzikle karşı karşıya gelen kişi şarkıyı ilerleterek aralıklı olarak dinlemeyi tercih ediyor. Minik bir olasılıkla parçanın introsu onu yakaladıysa -beş saniyelerden bahsediyorum- parçaya bir şans veriyor ancak daha büyük bir beklentiyle, dolayısıyla biz de sakin sakin ve dinleye dinleye ilerlemeye karar verdik.

Aytun: Yazarların kitapları yerine aforizmalarının bulunduğu tadımlık kitaplar daha fazla satıyor. Bu eserle/sözlerle karşılaşan kişi yeterince tatmin oluyorsa ve vakti varsa kitaba yöneliyor ve onu tüketiyor. Ben bu konularda hala oldukça organik takılıyorum ama yolun da bir ritmi var, biz de o ritmle kendimizi müzikal olarak görünür kılıyoruz.

  • Şahsen ben ki elektronik müzikten pek hazetmem, sizin müziğiniz tuhaf bi tesir bıraktı bünyemde. Hele ki ‘Dolana’ dilime dolandı :) Nasıl başardınız bunu? Müzik yaparkenki sırrınız, üretimdeki kıstaslarınız neler? 

Aytun: Dolana’nın, ikimizin hayatında birbirinden bağımsız ve alakasızca yer ettiğini fark ettik.

Can Menek: Bu bir sır mı bilemem ama müzik yaparken çok disiplinli ve sabırlıyız. Kullandığımız elementler, efektler, şarkının tonu, kullanılacak chord’lar, entonasyan sorunlarının temizlenmesi gibi bir sürü süzgecimiz var, tüm bunlar içimize sindikten sonra müzik oluşuyor.

  • Urfa’nın Dolana türküsünü yeniden düzenlemeyi seçmenizin neden nedir? Hem eskilerden bir eser hem de bir türkü. Güncel olanla ve müzik tarzınızla nasıl bağdaştırdınız?

Aytun: Doğup büyüdüğümüz coğrafyanın artılarıyla yeni bir iletişim dili yaratmaya çalışıyoruz. İkimizin de kulak aşinalığı olduğu bir türküydü, o nedenle tercih ettik.

  • Yeni çalışmanız Pist’i dinlemeyenlere nasıl anlatırsınız?

Aytun: Çocukluğun buruk hissi, uzun kahvaltılarda izlenen Türk filmi…

  • ‘’Doğup büyüdükleri coğrafyanın sınırlarında korkusuzca ilerleyen..’’deniliyor basın tanıtım metninde. Nedir bu sınırlar? Bu sınırlara ters düşen işler mi yapıyorsunuz ki ‘korkusuzca’ ilerlemenizden bahsediliyor?

Can Menek: Aslında bu soru, nedenli ve nedensiz birer cevapla gerekçelendirilebilir.Nedensiz cevaptan başlayayım, cesaretle ve kendimiz gibi yürüyoruz ve bunu sürdürmek için yaşıyoruz.Nedensiz gerekçelendirilebilecek cevapsa, bu coğrafyanın ve Orta Doğu’nun hiç bitmeyen “acı, korku,savaş” gibi olumsuz etkileridir.

Aytun: Doğup büyüdüğümüz coğrafyanın tanımı, hergün bir araya geldiğimiz, etkileşime girdiğimiz, bilmek zorunda olduğumuz, öğrendiğimiz insanları kapsıyor aslında. Bu bastırılmış ve güvende hissetmek adına sıkıştırılmış toplumun içerisinde de kendin olabilmek için korkusuzca ilerlemen gerekiyor. Bundan bir misyon olarak bahsetmiyorum, yalnızca ben başka türlüsünü bilmiyorum.

  • İstanbul’daki bağımsız müzik sahnesi/ortamı nasıl bir yer?

Aytun: Bu ortamın olumsuz yorumlandığına çokca şahit olsam da ben bu konuda daha olumlu hissediyorum. Cohen’e katılıyorum , -her şeyde bir çatlak vardır, ışık oradan girer içeri.-

Can Menek: Çeşitin bol, sınırlamaların yer yer yok olduğu geniş bir alan olarak görüyorum.

  • Aytun, single’ınız sizin plak şirketiniz Ampirik Records’tan çıktı. Somut bir plak formatı da var mı, yoksa sadece dijitalde mi?

Aytun: Plak şirketinin oluşum esnasında bu soruyu kendimize çok sorduk,ne yapmak istiyoruz ve önceliklerimiz neler diye çok düşündük. Bizim için önemli olan, çok geniş ve çok kollu alandan ziyade hacimli bir alanın varlığıydı. Biz kendimize ve bizim gibi hissedenlere alan açmak istedik bu yüzden de odağımızı dijital platformlar olarak belirledik. Yola böyle başladık, yolun getirdikleriyle de devam ediyoruz.

  • Hazır plak demişken, plaklara olan bu yeni ilgi hakkında  yorumlarınız merak ediyorum..

Aytun: İyi ve güzel olanın, sanatın ve algının kültür ile yayılabileceğine inanıyorum. Babylon buna güzel bir örnektir bence, gittiği sokağa, dokunduğu insana, paylaştıklarına o kültürü aktarır. Sıcak, samimi, yapıcı, geliştirici, aynı zamanda bu kültürü tercih edenler gibi tercih etmeyenler de var. Plak da bence aynen böyle. Tabi ana akıma kapılıp biraz daha görünür oldu ancak bu kültürün buraya aktarabilinmesini sağlayan çok fazla önemli insan var. Bunun yanında plakla hiç ilgilenmeyen bir kesim de var. Ben elimden geldiğince anı biriktiriyorum diyeyim. Plakların muazzam anı kokan kısmını seviyorum. 

  • Sizler Kadıköylü müsünüz? Kadıköy ile nasıl bir bağınız var?

Aytun: Ben Ege’liyim, İstanbul’a ilk taşındığımda Kadıköy’e yerleştim ve çok uzun yıllar Tek Büfe’den döner yedim. Kendim Kadıköy’de doğmadım ama kızım Kadıköy doğumlu dolayısıyla burayla çok derin bir bağım var.  Kadıköy öyle güzel elementleri bir arada barındırır ki, bu haliyle kesinlikle Kadıköy’de bir kültürdür.

Can Menek: Genellikle Antalya’da yaşıyorum, İstanbul’a kayıt ve provalar için geldiğimde de Kadıköy’de kalıyorum. Yani ben de bir Kadıköy’cüyüm, burayı seviyorum.

  • Bağımsız müzisyenlerin habitatı Kadıköy’deki müzikal ortamı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aytun: Bir zamanlar Taksim’in kan kaybetmesiyle Kadıköy yeni Taksim’mi oluyor söylentileri hepimizin aşina olduğu sohbetler aslında. Ben Kadıköy’ün her zaman kendine has bir üslubu ve muazzam bir dokusunun olduğuna inanıyorum. Burada oluşan müzikal ortam da bu üslup ve dokudan besleniyor, dolayısıyla yaratıcı, dinamik ve alternatif olarak değerlendiriyorum.

Can Menek: Sanatı ve sanatçıyı destekleyen bir yapı var bence Kadıköy’de, bu nefis birşey. Bu sebeple müzikal ortam da olumlu ve yapıcı.


ARŞİV