Yılın son sergileri

Kadıköy’ün çeşitli semtlerinde yılın son günlerinde görülebilecek sergilerden küçük bir derleme…

19 Aralık 2025 - 08:54

 

  • Sevilla Üniversitesi Prof. Fernando Mancera’nın yürüttüğü HUM337 Sanat Araştırmaları Grubu’nun eserlerinden oluşan “Canavarlar O Kadar Büyük Değil” sergisi, Görkem Dikel küratörlüğünde 20 Aralık Cumartesi akşamı saat 18.00’de Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde açılıyor. Sergi, Minotauros mitinden hareketle korku, yüzleşme ve bilinçdışının karanlık katmanlarını ele alan bir çerçeve sunuyor. Prof. Fernando Mancera’nın yürütücülüğündeki araştırma grubu, bu temayı dijital medya araçlarıyla yeniden yorumluyor. Sergi, Minotauros miti üzerinden Kadıköy’ün simgesel boğa heykeli ile İspanya’nın kültürel ikonları hâline gelmiş boğa figürleri arasında çağdaş ve kavramsal bir diyalog kurmayı amaçlıyor. 26 Aralık’a dek açık kalacak olan sergide sanatçılar Agustín Israel Barrera García / Ceres Adriana García-Baquero Velasco  / Gema Climent Camacho / Gonzalo López Ortega / Görkem Dikel / Juan Carlos Molina Moral  / Manuel  Fernando Mancera Martínez - Maricruz Prieto Pérez / María del Mar García Jiménez /  Miguel Ángel Bastante /  Natalia Herrera Pombero / Ramón Blanco Barrera / Susana Romero Barberán ve Víctor Navero’nun eserleri bulunuyor.

  • Çağrı Dizdar’ın ikinci kişisel sergisi “Araf”, 11 Aralık’ta Yasemin Green küratörlüğünde Nelumbo Studios’ta izleyiciyle buluştu. 8 Şubat’a dek ziyaret edilebilecek sergi, gerçeklik ile imaj arasındaki tekinsiz eşiği merkezine alarak Jacques Rancière’in “duyumsanabilir olanın paylaşımı” yaklaşımı doğrultusunda sanatın politik ve estetik sınırlarına yeniden bakmayı öneriyor. Minyatür ve tezhip gibi köklü kitap sanatlarını üretim pratiğinin odağına alan Dizdar, bu disiplinlerin yapı taşlarını özünü koruyarak ele alırken; onları çizgi roman estetiği, çağdaş illüstrasyon ve güncel görsel anlatı dilleriyle ilişkilendiriyor. Sanatçı, minyatürün Batı resim geleneğinin normlarıyla kıyaslanmasına karşı çıkarak bu pratiğin kendi estetik imkânlarıyla bugün yeniden yorumlanabileceğini savunuyor. Araf sergisi bu yaklaşımı kâğıt yüzeyler, seramik uygulamalar, interaktif kurgular ve dijital arayüzlere yayılan geniş bir üretim alanı üzerinden görünür kılıyor. Sergi, insanın doğal yazgısından sapabilme ve yeni anlam alanları yaratma kapasitesine odaklanarak sınırların bulanıklaştığı geçici bir eşik deneyimi sunuyor. Zamanlar ve disiplinler arasında kurulan bu aralık, izleyiciyi hem geleneksel hem çağdaş görsel dillerin iç içe geçtiği bir duyumsama alanına davet ediyor.

  • Quick Art Space, Nergis Abıyeva’nın küratörlüğündeki dördüncü grup sergisini 26 Eylül-31 Aralık tarihleri arasında gerçekleştiriyor. “Kısmet Büfesinden Dolaşarak” başlıklı sergide Çınar Eslek, Şafak Şule Kemancı, Kerem Giriş, Yekateryna Grygorenko, Seda Oturmak, Cansu Sönmez’in sergi için özel olarak üretilmiş ya da mekâna özgü olarak yeniden kurgulanmış farklı türlerdeki yapıtları gösteriliyor. Sergi ismini Bilge Karasu’nun Kısmet Büfesi kitabından ödünç alıyor. Yola çıkış noktası Karasu’nun sözleriyle “gerçek ya da kurmaca resimler” olan Kısmet Büfesi kitabı, yazarın görsel niteliğe yaslanan metinlerini bir araya getirirken, görsel olanla düşünsel olan arasında gidip gelen bir kurgu öneriyor. Sergide yer alan işler, doğrudan anlatılmayanın, görselle dile gelenin, çağrışım gücüyle genişleyen anlamların peşine düşüyor ve “Kısmet Büfesinden Dolaşarak”, birbirinden farklı duraklara sahip bir rota öneriyor Sergide sanatçılar Çınar Eslek, Şafak Şule Kemancı, Kerem Giriş, Yekateryna Grygorenko, Seda Oturmak ve Cansu Sönmez’in eserleri bulunuyor.

  • Sanatçı Tuba Önder Demircioğlu, Decollage Art Space’teki “Karşılaşma” (Encounter) adlı sergisinde porselenin kırılgan ve dirençli doğasını merkeze alarak şekillendirdiği heykelleriyle, izleyiciyi varoluşsal bir yolculuğa davet ediyor. 28 Aralık’a dek görülebilecek olan sergi, sanatçının hem kendi iç dünyası hem de izleyiciyle kurduğu derinlikli ilişkiyi gözler önüne seriyor. Her şeyin karşılaşmayla başlama ihtimalinden yola çıkan sergi, bir yüzle, bir düşünceyle, bir sessizlikle ya da sadece bir biçimle kurulan temasın, insanın içse dönüşümündeki yerini sorguluyor. Demircioğlu‘nun sanat pratiğinde karşılaşma yalnızca bir tema değil; aynı zamanda bir varoluş biçimi olarak kendini gösteriyor. Sanatçının eserleri, felsefi ve etik düzlemde de güçlü göndermeler içeriyor. 

  • Ressam Türkmen Alkan, son dönem çalışmalarından oluşan “Sessiz Direniş” isimli kişisel sergisiyle 13 Aralık’ta Evrim Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluştu. 31 Aralık’a dek ziyaret edilebilecek sergi, insanın içsel eşiğini, karanlıkla yüzleşmesini ve yeniden doğuş arzusunu odağına alıyor. Sergide, sanatçının içsel yolculuk ve dönüşüm temalarını yansıttığı son döneme ait 31 eserin izleyiciyle buluştuğu sergide, yağlı boya resimler ile kağıt üzerine karakalem ve mürekkep teknikleriyle üretilen eserler bulunuyor. Türkmen Alkan, “Sessiz Direniş’te izleyiciyi eşiklerden, kapılardan ve karanlık dehlizlerden geçerken hem çocuk hem yetişkin yanıyla yüzleşmeye çağırıyorum. Görünen dünyanın konforundan sıyrılıp bilinmeyene adım atmanın sancılı ama dönüştürücü bir deneyim olduğuna inanıyorum. Tuvaldeki kuru ağaç, ışık, karanlık ve yol metaforları; kentli yetişkin çocuğun kendi iç doğumuna, tabiatla yeniden kurduğu bağa ve kendi sınırlarını arama cesaretine işaret ediyor. Bu sergi, sessizliğin içindeki direnişi, kırılganlıkta saklı gücü ve kendi yolunu bulma arayışını görünür kılma çabasıdır.” diyor.


ARŞİV