Kadıköy Belediyesi Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi'nde (TESAK), 17 Mayıs Cumartesi günü düzenlenen etkinlikte rap müzisyeni Çağrı Sinci dinleyicilerle bir araya geldi. Kadıköy Belediyesi’nin desteği ve Corpus Dergi iş birliğiyle gerçekleşen “Başka Çağın Lafları: Rap, Direniş, Estetik” başlıklı söyleşide Sinci, müziğe nasıl başladığını, şarkı yazım sürecini ve sanat ile zaman arasındaki ilişkiyi anlattı. Söyleşinin moderatörlüğünü ise yazar ve çevirmen Uraz Aydın üstlendi.
“KOLAY TÜKETİLMEYEN BİR MÜZİK”
Söyleşinin başlığı, sanatçının son albümünde yer alan “Başka Çağın Lafları” adlı parçasından seçildi. Bu başlık aynı zamanda Sinci’nin sanata ve çağın ruhuna bakışını da yansıtıyor. Şarkının çıkış noktasını anlatan Sinci, “Tamam Çağrı, kendinle konuştun, formda güzelsin diyorsun ama insanlar artık böyle şeyler duymak istemiyorlar.” diyerek başladığı sözlerine şöyle devam etti: “İnsanlar artık kolay tüketilen, stres yaratmayan içeriklere yöneliyor. Ama ben dinleyeni sarsan, düşündüren, zaman zaman da rahatsız eden şarkılar yapmak istiyorum. Bu biraz da çağın beklentilerine karşı bir direnç benim için.”
“ZAMAN BENİM İÇİN DÜZ BİR ÇİZGİ DEĞİL”
Zaman kavramı, söyleşide en çok üzerinde durulan temalardan biriydi. Sinci, zamana ilişkin düşüncelerini şu sözlerle ifade etti: “Zamanın lineer olduğu fikrini hiç içselleştiremedim. Eskiden beri zamanla bir derdim var. Dün ile yarın arasında net bir ayrım yapamıyorum. Bu yüzden müziğim de bu çıkmazla sürekli hesaplaşıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar’a tutulmamın nedeni de bu. Çünkü o da zamanla kavga etmiş.”
Şarkı yazma sürecinin de bu düşünsel altyapıyla beslendiğini söyleyen Sinci, “Her parçamda zaman algısı var. Bazen geçmişteki bir duyguyu bugünde anlatıyorum. Bazen de henüz yaşanmamış bir hissi dillendiriyorum.” dedi.
“LİVANELİ BENDE ÖZEL BİR YERE SAHİP”
Söyleşide ilham kaynaklarına da değinen Çağrı Sinci, Zülfü Livaneli’nin kendisi için özel bir yere sahip olduğunu belirtti. Ayrıca çocukluk döneminde ezberlediği ilk şarkının da Livaneli’ye ait olduğunu paylaşan Sinci, onunla aynı sahneyi paylaşma anısını şu sözlerle anlattı: “Hayallerimin ötesinde bir şeydi. Leylim Ley çalarken sahnede rap yapıyorum ve sonra Zülfü Livaneli devam ediyor. Böyle bir şey yaşamayı hayal bile etmezdim.”
Livaneli’nin “Rock ve rap yapın, rap olmazsa olmaz” sözlerinin ardından bu alanda çalışmaya başladığını söyleyen Sinci, “Fikir Zülfü Abi’den çıktı. O olmasa belki bu tarafa hiç geçmeyecektim. Rock ve rap müziği birleştirdi ve ben de dahil oldum. Benim için başka bir deneyim oldu.” dedi.
MENGENE’YE AYRI BİR PARANTEZ
Türkiye’nin underground müzik sahnesinden Mengene grubuna da özel bir yer ayıran Sinci, grubun hem politik duruşu hem de müzikal cesaretiyle kendisine ilham verdiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Mengene ve Barış Atay ile birlikte konser verdik. Bu işbirliği sadece sahne paylaşımı değil; aynı zamanda aynı dertleri taşıyan insanların bir araya gelişi oldu.”
Son albümü “Başkası”’nın, aslında yıllardır birikmiş ama yayınlanmamış şarkıların seçkisi olduğunu söyleyen Sinci bu süreci şu sözlerle anlattı: “Yeni albüm yapmaya niyetlendim ama bir baktım 20’nin üzerinde şarkım var. Hepsi kaydedilmemiş, yayınlanmamış. Bunlardan 10 tanesini seçip toparladım. Aslında ‘Başkası’ bu şarkıların bir nevi best of’u gibi oldu.”
SANAT, ESTETİK VE DÜŞÜNSEL TAVIR
Uraz Aydın’ın yönelttiği sorular doğrultusunda estetik anlayışına da değinen Sinci, sanatın sadece biçimsel değil, aynı zamanda düşünsel bir tavırla da şekillenmesi gerektiğini şu sözlerle vurguladı: “Mesele sadece kafiyeyi doğru yapmak değil ne söylediğin neye karşı durduğun da önemli. Şarkı dediğin şey aslında kendi başına bir dünya kurmalı. Bu çağda da hâlâ postür hastalığına yakalanmamış insanlar varmış demek ki. Bu da umut verici.” dedi. Söyleşinin sonunda Sinci dinleyicilerden gelen soruları yanıtladı.