“Özel tiyatrolar açılışa hazır değil”

Tiyatro Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yeşim Özsoy, “1 Temmuz’da özel olarak düşünülmüş bir program oluşturulmuş Devlet Tiyatroları için. Ama özel tiyatrolar böyle bir açılışa hazır değil. Nasıl, hangi hijyen kurallarla, nasıl bir planla, nasıl bir ekonomik düzenle?” diye soruyor

18 Haziran 2020 - 10:43

Bundan yaklaşık 1 yıl önce, mesleki alanda özel tiyatroları temsilen, tiyatro sektöründeki tüm üretim ve uygulama süreçlerinin iyileştirilmesini ve profesyonelleştirilmesini amacıyla kurulan Tiyatro Kooperatifi, henüz ilk yaşına bile varmadan büyük bir krizle karşılaştı; pandemi.

Süreç tüm sektörleri olduğu gibi tiyatrocuların dünyasını da derinden sarstı. Zira karantina tedbirleri kapsamında ilk kapatılan yerlerden biri oldu tiyatro salonları. Tiyatro Kooperatifi de bu sürecin tiyatrolar ve emekçileri açısından en az hasarla atlatılabilmesi için çalışıyor. Detayları Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yeşim Özsoy’a sorduk.

  • Pandemi sürecinin en başından beri pek çok çalışma yaptığınızı biliyorum. Önce özet geçebilir misiniz?

Öncelikle 14 Mart’ta Kültür ve Turizm Bakan’ının çağrısıyla talep ve isteklerimizi iletme sürecine girdik. Bizim dışımızda Oyuncular Sendikası ve sonrasında başka tiyatrocu ve kurumlar da dahil oldu sürece. Bizim temel isteğimiz hibe konusu ve vergilerin indirilmesi, harcamaların kısılması için neler yapılabileceği üzerineydi. Süreç devam ediyor. Genelde verilen özel tiyatrolara destekle ilgili taleplerimiz de vardı onlar karşılandı. Vergi ve kredi konusunu da halen gündeme getiriyoruz. Sürekli dosya hazırlayıp kendilerine sunuyoruz. Bunun dışında Belediyelerle görüşmelerimiz sürüyor. Yerel yönetimlerin dışında Büyük Şehir Belediyesinin yapabileceği şeyler üzerinde duruyoruz. Bu birimlerle birebir iletişime geçip talep ve arzuları iletmek ve formül üretmeye çalışıyoruz. Bunların dışında bir ekip kurduk. Var olan mevzuat ve hukuksal düzenlemelerin iyileştirilmesi üzerine öneriler geliştiriyoruz. Bu çok kapsamlı ve uzun bir yol. Özel tiyatroların tanımı, statüsü, vergi düzenlemeleri, sgk sorunu, salonların ayakta kalabilmesi için gerekli destekler, önlemler, teşvikler vs gibi çok detaylı ve çetrefilli bir süreci içeriyor.

•          Pek çok sektör zora girdi malumunuz. Görebildiğim kadarıyla Tiyatro Kooperatifi ilk aksiyon alan oluşumlardan oldu. Bu refleksi nasıl sağlayabildiniz?

Ben göreve gönüllü olarak Kasım 2019’da geldim. Ve pandemi başlamadan zaten üzerinde çalışmak istediğimiz konular belliydi. Genel anlamda tiyatroların ayakta kalması ve sürdürülebilirliği, ekonomik problemler, vergi sorunu… Ama pandemiyle birlikte kendimizi bir kriz yönetiminin içinde bulduk. Her şey inanılmaz bir şekilde hızlanmak durumunda kaldı. Her gün farklı bir çözüm üretmemiz ya da var olan gündemle ilerlememiz gerekiyor. Durumun vehameti ve tiyatrolarımızın piyasaya bağımlı olma durumu her şeyi daha elzem ve acil hale getirdi. Kaybettiğimiz her saat krizi daha da arttırıyor hissi var hepimizde. Tüm Yönetim Kurulu bu hissiyatta azami çaba gösteriyor. Zamanla yarışıyoruz.

•          Devlet nezdinde ne kadar muhattap alındınız? Gidişattan genel olarak hoşnut musunuz?

Devletle hiçbir iletişim kurmadan temel sorunlarımızın halledilebileceğine inanmıyorum ben. Bu nedenle şu an kurduğumuz ilişki bizim için çok önemli. Taleplerimizi iletebiliyoruz, muhattap alınıyoruz. Bu çok değerli. Var olan problemler baki. Senelerdir gelen kemikleşmiş reaksiyonlarımız, tepkilerimiz var. Hepimizin canı yandı bu iletişimsizlikten ve ilgisizlikten ötürü. Ama bunları çözmek için bir şekilde sesimizi duyurmak da lazım. Bu da ancak beraber aynı masaya oturabilmekten geçiyor. Diğer türlü herkes kendi köşesinde bağırıyor ve bir yol kat edilmiyor.

•          En öncelikli talepleriniz neler ve bunların ne kadarı karşılandı?

En öncelikli talebimiz tabii ki hibe ve vergilerin iptali idi. Ama Kültür ve Turizm Bakanımızla ilk yaptığımız 14 Mart’taki toplantıda bu durumun çok zor olacağını anladık. Bu şartlar içinde neler olabilir üzerine 3 kapsamlı dosya ilettik. Öncelikle tiyatrolara özel vergi indirimleri ve kredi talebi üzerine bir dosya gitti ve sonrasında kaynak nereden yaratılabilir, dünyada neler oluyor konusunda örnekler ulaştırdık. Özel tiyatrolara destek konusunun da öne çekilmesi ve bu sene oynanan oyunların oynama zorunluluğunun kalkması ilk taleplerimizdendi yerine geldi. Bu sene desteğin artmasını da önermiştik bu talebimiz de karşılandı. Normalde yüzde 50 olan destek yüzde 70e çıktı. Bunlar artılar. Ama özellikle kredi konusu ve vergi konusu hala beklemede. Hibe ve kaynakla ilgili bir formül oluşturuldu ama o da dolaylı bir şekilde gerçekleşecek. Sanırım önümüzdeki günlerde tam mahiyetini açıklarlar o zaman göreceğiz.

SEYİRCİDEN DESTEK

•          9 Mayıs’ta başlattığınız #BizdeYerinAyrı kampanyası nasıl ilerliyor?

 Bu, bizim acilen azami süratle kendi ortaklarımız için oluşturduğumuz bir formül oldu. Özel sektör ve bireysel olarak katılım mümkün. Dileyen tiyatroların ileride olacak oyunlarında yerini ayırtıyor seyircimiz. Başka kampanyalara da paydaş olarak katılıyoruz, destekliyoruz.

•          Programa dahil olan kooperatif ortağı tiyatroların sayısı 30 civarı. Bunlara eklenen var mı?

Yine ortaklar arasında her ayın 15inde katılanlar oluyor. Bu açıklığı bıraktık ki bu formülü Kooperatife ortak olan herkes değerlendirebilsin. Gönül bunun tüm Türkiye tiyatrolarına açık olmasını isterdi ama gelir dağılımı noktasında nasıl formüle edeceğimiz kendi ortaklarımız arasında bile büyük bir manevra ve koordinasyon gerektirdi. 

•          Şimdiye dek seyircinin desteği nedir?

Gayet iyi gidiyoruz. Kurumlar, özellikle Anadolu Efes 1000 Tiyatro Sever bileti aldıktan sonra teker teker sıraya girmeye başladılar. Bu çok sevindirici. Seyirci de ilgili. Daha da artacağını düşünüyoruz.

•          Verilen destek tiyatrolara bir nebze olsun nefes aldırabildi mi?

Yeni başlıyoruz. Nefes aldıracak muhakkak. Ama ne bu ne de diğer ara kısa çözümler temelde krize giren ve girecek olan tiyatroların durumunu çözmekte yeterli olmayacaktır maalesef. Aslında bu gibi kampanyalara en çok seyircinin sahip çıkması lazım.

•          Lütfen bu soruyu yanlış anlamayın ama böyle kriz dönemlerinde devletin görevi değil mi destek olmak? Siz neden seyirciye başvurdunuz yardım için?

Daha evvel de anlattığım gibi bu tek bir alan değil. Devlet, yerel yönetimler, özel sektör ve tabii ki seyirci de işin içinde. Bütün dünyada tiyatrolar kendi seyircisine sesleniyor destek için. Bu bir aidiyet duygusudur. Nasıl ki sağlık sektörü için, market çalışanları ya da başka alanlar için dayanışmayı yaratıyoruz seyirci de ait hissettiği tiyatrolar için bunu yapmalı. Bu ayıp bir şey değil. Devlet yok ve onu devreden çıkarıyoruz da demek değil. Hatta bu bakış açısının yani sanat için bireysel ve kurumsal fon geliştirme anlayışının Türkiye’de daha da fazla gelişmesi gerektiğine inanıyoruz.

“EYLÜLDEN EVVEL AÇILACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUZ”

  • Tiyatrolar 1 Temmuz’da perde açacak. Hazırlar mı?

 1 Temmuz anladığımız kadarıyla Devlet Tiyatroları’nın hazırladığı bir program kapsamında ilerleyecek. Özel olarak düşünülmüş bir program oluşturulmuş Devlet Tiyatroları için. Ama özel tiyatrolar böyle bir açılışa hiç hazır değil. Nasıl, hangi hijyen kurallarla, nasıl bir planla, nasıl bir ekonomik düzenle? Açık hava alanlarının kullanımı konusunda Kadıköy Belediyesi dahil bazı belediyelerin ön ayak olduğu projeler mevcut fakat zaten normalde tatilde olan özel tiyatroların kendilerine gelip bunlara katılması her ne kadar moral açısından iyi olacaksa da reel bir plan içermiyor şu an. Ekonomik yararı da çok kısıtlı olacaktır. Kapalı mekanların Eylül’den evvel açılacağını düşünmüyoruz. Açıldığında da çok düşük bir kapasitede açılacak. Hem şartlar ve kurallardan dolayı hem de seyircinin tiyatrodan bu dönem için elini eteğini çekmek isteyeceğinden dolayı. Bu sebeple bu ‘açılma’ durumunun var olan kriz konusunda çok büyük bir değişiklik yaratacağını düşünmüyorum.

•          Tiyatro Kooperatifi’nin bundan sonrası için yol haritası ne?

Çok detaylı bir yol haritamız var. Açıkçası alanda yapılacak o kadar çok iş var ki neresinden tutacağımızı şaşırıyoruz bazen. Daha önce de söylediğim gibi hukuk mevzuat konusundaki çalışmalar çok önemli bir kol. Tiyatrolar olarak bu dönemden hayırlısıyla sağ salim çıkmayı başaracağız ve asıl iş inşallah ondan sonra başlayacak. Tacir statümüzde iyileştirmeler olması şart. Sadece ticarete, piyasaya bağlı bir tiyatro hiçbir zaman tam bağımsız ya da etkin olamayacaktır. Vergi ve sgk sorunumuzu halletmemiz şart. Ayrıca İstanbul’un Türkiye tiyatrosuna hükümranlığını da çözmeliyiz. Bu sebeple Anadolu’da da özerk kooperatiflerin kurulmasına ön ayak olmak istiyoruz. Buna ek olarak benim de sorumlu olduğum projeler alanı var. Örneğin Telif Hakları Müdürlüğü’ne sunduğumuz ve online olarak devam etmesi muhtemel konferans dizimiz var. Bu konu alanımızda doğru bilgiyi üretmek, yaymak ve bu yolla Özel Tiyatrolarımızı kalkındırmak amaçlı. Ayrıca İngiltere’deki iki üniversite ile ortak oluşturduğumuz yine kabul edilen ve fakat sadece online gerçekleşecek Dijitalleşme ve Tiyatro üzerine bir projemiz var. Bu dönemde çok önemli olacağını, zihin açacağını düşünüyorum. Kabul edilirse bir Avrupa Birliği projemiz var; Çağdaş Gösteri Sanatları için Uluslararası İletişim Ağı (International Network For Contemporary Performing Arts) ile dünyadaki tüm bağımsız tiyatrolarının ortak toplantısını İstanbul’umuzda gerçekleştireceğimiz ve burada edindiğimiz bilgiyi ve pratiği hem İstanbul için hem de Anadolu’daki şehirlerde paylaşarak yayacağımız, Avrupa ve dünya tiyatrolarıyla karşılıklı bir iletişim alanı oluşturacağımız bir etkinlik olacak inşallah. Amacımız sadece Türkiye sınırları kapsamında tiyatromuzu geliştirmek değil aynı zamanda dünya standardında, dünyayla iletişim halinde alanın sınırlarını genişletmek.


ARŞİV