“İnsan bir müzik aleti çalmayı öğrenmeden ölmemeli.” demişti bir arkadaşım. Tuzu kuruydu çünkü çalabildiği bir müzik aleti vardı. Ama haklıydı da çünkü bir müzik aleti çalmak gerçekten büyülü bir şey. Hayata başka bir dille seslenmek mesela. Başka türlü “ben varım” demek…
Leyla Alp
Benim gibi kapı zilinden başka bir şey çalamayanlar için bir müzik aleti çalmayı öğrenememiş olmak hayatın önemli “keşke”lerinden biridir. Ve yine benim gibiler “mahallede gitar kursu vardı da biz mi gitmedik” diye kendini avutabilir. Ama Kadıköy ve Ayvalık’taki çocuklar için böyle bir mazeret yok. Kadıköy Belediyesi Çocuk Sanat Merkezi 2007 yılından beri Kadıköylü çocuklara sanat ve müzik eğitimi veriyor. Bugüne kadar 17 bin çocuk, Çocuk Sanat Merkezi’nde verilen müzik, dans, drama ve resim dallarındaki eğitimlerden ücretsiz yararlandı. Kadıköy’deki bu uygulamanın benzeri bir yıldır Ayvalık’ta var.
Çocuk Sanat Merkezi’nin koordinatörü Yeşim Altınay ve Gül Gürsoy’un, sanatın büyülü dünyasına çocukluğun iyiliğini ve masumiyetini katmak için düşündükleri projeyi Ayvalık Belediyesi sahiplenmiş ve geçen yaz hemen işe başlanmış.
“KARTOPU ETKİSİ”
Kadıköy Çocuk Sanat Merkezi’nden Ayvalık’a giden gönüllü öğretmenler ve Ayvalık’ın hemen her mahallesinden 146 çocukla bir hafta boyunca müzik, ritim ve drama çalışmaları yürütülmüş. Bu çalışmalar çocukların ilgisi, gönüllü öğretmenlerinin sayısının artması ile büyümüş. Proje Koordinatörü Gül Gürsoy buna “kartopu etkisi” diyor. Her hafta Ayvalık’ın yolunu tutan gönüllü öğretmenler, sayısı gittikçe artan çocuklarla, zeytin çekirdekleri filizlenmeye başlamış. Bir yıl önce hayatında keman görmeyen çocuklar şimdi deyim yerindeyse kemanı ağlatmaya başlamış. O çocuklar geçtiğimiz hafta Kadıköy Belediyesi’nin misafiri olarak İstanbul’a geldi. Dört gün boyunca Çocuk Sanat Merkezi’ndeki çocuklarla prova yapan çocuklar hem İstanbul’u gezdi hem de bu büyük kentteki ilk konserini verdi.
Kalamış Parkı'nda yapılması planlanan konser yağmurun azizliğine uğradı; çocukların yeni konser mekânı Caddebostan Kültür Merkezi oldu. Konser öncesi oradan oraya koşturan, düşüp bir taraflarını kıracaklar diye korktuğumuz ve Yeşim Hocanın bir türlü durdurmayı beceremediği o çocukların sahneye çıktıkları anda nasıl süt dökmüş kedi gibi olduklarını görmeliydiniz.
Müzik başladığında nasıl su gibi aktıklarını, başka bir dünyaya gidip, başka bir dünyanın kapılarını açtıklarını onlar göremedi ama biz gördük. Çaldıkları aletlerle nasıl bütünleştiklerini, ruhlarını notalara nasıl kattıklarını görüp etkilenmemek ve bütün bunları 7 ayda becerebildiklerini düşünüp büyülenmemek mümkün değildi.
400 ÇOCUĞA EĞİTİM
Konser sonrası Ayvalık Belediye Başkanı Proje Koordinatörü Gül Gürsoy ve elbette çocuklarla konuştuk. Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer, proje fikrinin sosyal belediyecilik anlayışlarının bir parçası olduğunu anlattı. Gül Gürsoy bize proje fikrini getirdi. Biz de destek verdik. Şu anda Ayvalık’ın her mahallesinden 400 çocuğumuzu, ‘zeytin çekirdeği’ yaptık.” diyen Gençer, projenin adının Zeytin Çekirdekleri olmasını ise şöyle anlatıyor: “Ayvalık bir zeytin memleketi. Zeytin ve zeytinyağı Ayvalık’ın yaşam kaynağı. Bu çocuklar da bizim geleceğimiz. Ve şimdi onların nasıl filizlendiğini görüyoruz” diyor.
“AYVALIK PROJEYE İNANDI”
Ayvalık Belediyesi kültür merkezlerini ve neredeyse tüm olanaklarını “Zeytin Çekirdekleri” projesi için seferber etmiş ama Başkan “en büyük destek gönüllülerin desteği” diyor. Zeytin Çekirdekleri Derneği kurulduğunu anlatan Gençer, bizim hedefimiz 2 binin üzerinde çocuğa ulaşmak. Gelişmeyi gördükçe de ne kadar doğru bir iş yaptığımızı görüyoruz. Beklediğimizden fazla bir ilgi var. Projeye tüm şehir sahip çıktı. Ayvalık bu projeye, Zeytin çekirdeklerine inandı” diyor.
Bu proje sayesinde çocukların sosyalleştiklerini söyleyen başkanı, aniden yanımıza gelen çocuklar doğruluyor. Çocuklar “biz geldik” sesleriyle başkanın etrafını sarıyor ve başkanla sohbete başlıyor. Bu arada Başkan Gençer, çocukların tümünün hangi müzik aleti çaldığını biliyor. Bir tanesini karıştırınca da fırçayı yiyor ve hemen özür diliyor.
“İHTİYACIMIZ GÖNÜLLÜLÜK”
Proje Koordinatörü Gül Gürsoy’la biraz konuşalım diye yanına gittiğimizde onun çocuklardan biriyle ilgilendiğini görüyoruz. Biraz kaygılı. Ama belli etmemeye çalışıyor. Çocuklardan biri biraz rahatsızlanır gibi olmuş. “İlk kez ailelerinden ayrı kalıyorlar onun etkisi sanırım” diye anlatıyor. Ama bir yandan gözü çocukların üzerinde.
Gürsoy’a neye ihtiyaçları olduğunu sorduğumuzda “En önemli ihtiyacımız gönüllük. Bizim gönüllü öğretmenlerimiz İstanbul’dan geliyor. Örneğin beş tane keman hocamız var ve her hafta birisi geliyor. Bu bir bayrak yarışı gibi” diyor. Anlayacağınız Zeytin Çekirdeklerinin gönüllü öğretmenlere ihtiyaçları var. Biz Gül Gürsoy’la konuşurken yanımıza gelen 11 yaşındaki Samet, keman çalmayı öğrendiğini, çello ve gitar çalmayı da öğrenmek istediğini söylüyor. İlk kez anne babasından ayrılan Samet bu arada İstanbul’u beğendiğini de söylemeyi ihmal etmiyor. Gül Gürsoy’dan sonra günün yorgunluğunu atmaya çalışan ve kurt gibi acıktıklarını söyleyen çocukların yanına gidiyoruz. Çocuklar gazetecilere artık alışmış. “Bizimle röportaj mı yapacaksın?” diye soruyor biri hemen. Onların sordukları sorulardan sonra sıra benimkilere geliyor. Konserde vokal yapan çocukların çoğunun aslında gitar çaldığını bu arada öğreniyorum. Elinde tespih olan bir küçük arkadaşa ne çaldığını soruyorum “Keman” diyor.
Birbirlerini kurslar sayesinde tanıyan çocuklar çok iyi arkadaş olmuş. Herkes birbirinin özelliğini biliyor. “O aslında gitar da çalmak istiyor” diye anlatıyor biri öbürünü. Aileleriniz “bu ne gıy gıy diye size kızmıyor mu?” diye soracak oluyorum. “Gıy gıy” lafıma gülüp “yoook çok iyi oldu” diyorlar. “Ya dersler” diyorum. Dersleri tam aksine eskisine göre çok daha iyiymiş. Çünkü müzik onları disipline etmiş. Zeytin ağacına tırmanan, zeytin toplayan bu çocuklar şimdi kemanın, çellonun tellerine dokunuyor. Ve başka bir şey daha üretiyorlar; dehşetli güzel bir şey… Siz söyleyin bu bir büyü değilse ne?
AYVALIK’IN ŞARKISI
Yeşim Altınay’ın sözlerini yazdığı
Ayvalık Çarşı şarkısı ise dillere
destan. İşte size o şarkıdan bir
küçük kuple:
Daracık sokaklarında
Tarihi binalarıyla
Cami kilisesi
Dört mevsim Ayvalık işte
Balıkçı fırıncı, lor tatlıcı
Ah papalinası aman aman
Allah Ayvalık çarşı