Özinel, yeni oyunuyla CKM'de

Tiyatro yaşamının 55. yılını geride bırakan Tuncay Özinel, ‘Padişahım Çok Yaşa’ adlı yeni oyunuyla Caddebostan Kültür Merkezi’nde seyircileriyle buluşmaya devam ediyor.

21 Şubat 2013 - 15:02

Büşra TANRITANIR

 
1974’ten bu yana oynadığı TV dizileri, sinema ve tiyatro oyunlarıyla kendini sevdiren ve benimseten Özinel, tüm zorluklara rağmen tiyatrosunu yaşatıyor.
Nice Yıllara, Yaşamın Sesi, Yüzleşme ve Hırsızistan, Ben Büyüyünce İnsan Olucam ve Uyan Uyan Gazi Kemal oyunlarının ardından Tuncay Özinel son olarak Ali Yaylı, İdil Yazgan, Kerem Keskin ve Özge Soyal’ın da kadrosunda olduğu “Padişahım Çok Yaşa” adlı komedi oyunuyla tiyatroseverlerle buluşuyor. 2 perdeden oluşan oyun, her cuma günü 20.30’da her pazar günü de 16.00’da sahneleniyor. Oyunda, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk de görüntüsü ve sesiyle seyircilerle buluşarak, Haydarpaşa Garı ve çevresindeki son gelişmeleri değerlendiriyor. Biz de Gazete Kadıköy olarak oyunu izlemeye gittik. Oyundaki siyasi söylemlerin yanı sıra yaptığı esprilerle bizimle beraber tüm salonu güldüren Özinel’e çok teşekkürler! Oyunun ardından sizin için Özinel ile tiyatro ve Kadıköy hakkında keyifli bir sohbet ettik...

-“Padişahım Çok Yaşa” adlı tiyatro oyununuzu ne kadar sürede hazırladınız? Oyun ne kadar süreyle sahnelenecek?
Bu oyunu 1 ayda hazırladık. Bu yıl oynayacağız. Belki önümüzdeki yıl da oynamaya devam ederiz.
-Tiyatronun yavaş yavaş öldüğü söyleniyor, siz ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında?
Bu konu çok derin. Aslında çok fazla konuşmak istemiyorum. Tiyatro ölmez. Hiçbir zaman, dünyanın hiçbir yerinde ölmez. Bugün Paris’te her gece 500 tiyatro perdesini açıyor. Türkiye’de ne yazık ki bir kültür ve ekonomik erozyon söz konusu. Özel tiyatrolar, devlet ve şehir tiyatrolarına göre daha ucuz. Tiyatroya gidecek bir ailenin, bir oyunu izlemek için çok büyük masraf yapması gerekiyor. Bu nedenle tiyatroya olan ilgi eskisi gibi değil. İstanbul’daki trafik de buna eklenince insanlar evinden çıkmak istemiyor. Ben 55 yıldır tiyatro yapıyorum. Tiyatro beni yaşatıyor. Demek ki hâlâ yaşıyoruz.
-Devlet ve Şehir Tiyatroları üzerindeki baskı, özel tiyatrolar için de geçerli mi ?
Devletin özel tiyatrolara desteği var. Geçenlerde karıştırırken buldum. 1982 yılında bana sormuşlar bu konu hakkında yine. Ben, “Devlet yardımı, bu biçimiyle yanlıştır. Çünkü ileride tiyatrolar üzerinde baskı getirir” demişim. Ben öyle şeyler duyuyorum ki… Tiyatroların içinde bulunduğu durumdan utanıyorum. Devlet desteği için müracaat eden bir tiyatronun, gazetenin ilk sayfasında yayınlanan Tayyip Erdoğan’ın fotoğrafı ve ‘Sayın Erdoğan’a çok teşekkür ederiz’ diye bir yazısı var. Bu durum bir tiyatroya hiç yakışmıyor. Ben biraz daha devlet yardımı alıyorum. Aşağısından veriyorlar bana. Ben devlet tarafından çok da sevilen bir tiyatro değilim. (Gülümsüyor.)
-Kadıköy’ün sizin için önemi nedir?
Ben doğma, büyüme Kadıköylüyüm. Kadıköy Belediyesi Başkanı Selami Öztürk ilk seçildiği zaman “Türkiye sizinle gurur duyuyor” adlı oyunumuzun galasına geldi. Ben alkışı durdurup “Başkan hoş geldin Kadıköy’e” dedim. Halit Akçatepe, Ercan Yalgan, Ayşen Gruda gibi birçok isim vardı. Bu duayen kadro zaman zaman evde çalışıyordu. Kadıköy gibi bir ilçede salon yoktu. “Bize söz ver, Kadıköy’e salon yapacağına dair” dedim. “Kadıköy’deki halka söz veriyorum, tiyatro salonları yapacağım” dedi Başkan. Selami Öztürk sözünü tuttu ve zannediyorum ki 6 tiyatro salonu açtı. Ben Süreyya Operası’na girerken ağladım. Çünkü çocukluğum Kadıköy’de geçti. Opera daha sonra sinema olmuş. Oranın tekrar opera olması için ne yapabileceğimi düşünüyordum. Selami Başkan tekrar opera olmasını sağladı. Ben ne kadar orada oynamayacak olsam da benim için değerliydi. Selami Öztürk, yaptırdığı salonlardan hiçbir ücret istemiyor. Buraları halk evi gibi kullanıyoruz. Bu Türk tiyatrosuna verilmiş en büyük destektir. Ben kendi çıkarım için Selami Öztürk’ün peşinde değilim. Türk tiyatrosuna bu kadar destek verdiği için hep arkasındayım. Ve çok seviyorum kendisini. Eksik olmasın. Ben bunları genel merkezde de anlattım. Bu salonların en büyük önemi ise, oynadığımız sahnelerde gençler de amatör olarak tiyatro öğreniyorlar, yapıyorlar,yaşıyorlar. Müzik öğreniyorlar. Gençlere kapı açıldı böylelikle.
-Kadıköy’de en çok nereyi seviyorsunuz?
Ben Kadıköy’ün her tarafını severim. Tabi benim çocukluğumdaki Kadıköy başkaydı.
-Sokağınıza Türk tiyatrosunun öncü isimlerinden Bedia Muvahhit’in ismini verilmesini sağlamışsınız. Bunun hikâyesini bizimle paylaşır mısınız?
Bizim sokağın ismi Lale Sokak’tı. Daha sonra sokağın ismini değiştirip Antikacılar Sokağı yapmışlar. Ama bizim sokakta antikacı yok. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne telefon açtım, “Bu sokakta antikacı yok. Antika olarak kastediyorsanız bir tek ben varım. Lütfen bunu değiştirelim” dedim. “Peki, ne olmasını istersiniz?” dediler. Ben de, “Bedia Muvahhit Sokak olsun” dedim. Sonra bütün binaları bizzat gezerek, “Sokağa hangi ismin konulmasını istersiniz” diye sordum. “Tuncay Özinel” sokak olsun diyenler de oldu. Ama tabii ki ben bunu teklif edemem. Ama çok güzel bir şey. “Ben öldükten sonra yaparsınız” dedim. Şimdi sokağımızın adı Bedia Muvahhit sokak oldu.
 
Etiketler; Tuncay Özinel

ARŞİV