Tiyatro ve sinema oyuncusu Levent Üzümcü, “Ödenekli tiyatroları zapturapt altına aldılar. Suya sabuna dokunmayan oyunlar oynatıyorlar” dedi
Aysel KILIÇ
Kadıköy Belediyesi, “Kültür Sanat Etkinlikleri” kapsamında birçok gazeteci, oyuncu ve yazarı Kadıköylülerle buluşturmaya devam ediyor. Kadıköylülerin geçtiğimiz haftaki konuğu, tiyatro ve sinema oyuncusu Levent Üzümcü’ydü. Sosyalist Enternasyonal Konsey Toplantısı’nda yaptığı konuşması ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ndan ihraç edilen Üzümcü, Caddebostan Kültür Merkezi’ndeki söyleşide sanat ve sansür politikaları üzerine konuştu.
“BEN BURADAYIM…”
Geçmişten bugüne insanların ve toplumların sanatla olan ilişkisini anlatan Üzümcü, mağara dönemine kadar gitti, “İlk sanat eseri dediğimiz şey, aslında atalarımızın ilk yaşadığı yerler olan mağaralardan gelmekte. Mağaralardaki bu komün sistem içerisinde, en basit sanat yapıtı, mağara duvarlarına ellerinin baskısını çıkaran insanla oldu. İnsanlar, ’Ben buradayım. Bu el burada olduğu sürece var olacağım’ mesajını veriyorlardı. İşte sanat, kalıcı iz bırakan şeydir. ”
“SANATÇI TARAF DEĞİLDİR”
Levent Üzümcü, sanat üzerinde baskıyı, tarihten ve dünyadan örnekler vererek anlattı: "Bir insanın kim olduğu, nereden geldiği, nasıl göründüğü, nasıl giyindiği, neye inandığı ve hangi ırktan geldiği bir sanatçı için önemli değildir. Sanatçı için yalnızca bir insanın, insan olması önemlidir. Yani, sanatçının taraf olduğu bir şey olamaz. Olursa o bir sanat eseri olmaz. Tıpkı, 1930'ların sonlarında Almanya'da yapılan sanat eserlerinde olduğu gibi. Alman ırkını yücelten, Alman ırkının ne kadar önemli bir ırk olduğunu halka pompalamaya çalışılan o gariplikte olduğu gibi.”
ÖDENEKLİ TİYATROLARIN DURUMU
“Ödenekli” tiyatroları da değerlendiren Üzümcü şöyle devam etti: “Dünya edebiyatında başyapıt haline gelmiş birçok oyunun artık ödenekli bir tiyatroda oynanabilmesi mümkün değil. Bizim vergilerimizle, ödenekli tiyatroları zapturapt altına aldılar. Ve o tiyatrolarda sadece çocuk oyunu kıvamında oyunlar oynatmaya çalışıyorlar; lafı sözü olmayan, bir derdi olmayan suya sabuna dokunmayan oyunlar bunlar. Neden bunu söylüyorum? Konumuz sanat ve sansür olduğu için bunu söylüyorum. Sanatın önünü tıkamak istiyorlar. Çünkü sanatın gücünü biliyorlar.”
“SANAT DEVLETLE MAÇ HALİNDE”
Tarihe mal olmuş sanat eserlerinden örnekler vererek sanat üzerindeki baskıları anlatan Üzümcü, "Sanat geçmişte var olabilmek için her zaman devletle, devletin başındakilerle, o sistemle bir maç halindedir. Her zaman kendi aralarında destekten gelen bir ilişki vardır. Çünkü sanat, özellikle tiyatro, opera, bale gibi sahne sanatları ve sinema gibi sanatlar yardımsız olmaz" diye konuştu.
“TİYATROLAR YAKILDI”
Osmanlı İmparatorluğu döneminde sanat üzerindeki baskıları da hatırlatan Üzümcü, “İstanbul’da yakılan ne kadar tiyatro sahnesi olduğunu biliyor musunuz? Hoşlarına gitmeyen bir şey söylendiğinde sahneler yakılıyordu. Yakılan tiyatroların haddi hesabı yoktu” dedi. Konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk’ü de anan Üzümcü, “Bu ülkenin kurucusunun sanat üzerine söyledikleri ne kadar da önemli, bunu hiç düşündünüz mü? O büyük insana ne kadar teşekkür etsek az.”
“SUSMAMALI…”
“Sanattan korkuyorlar” diyen Levent Üzümcü, baskı ve sansüre karşı sessiz kalmamak gerektiğini de söyledi: “Bir insanın susması demek, yapılan haksızlığın yanında yer alması demektir. Hiçbir şey yapmıyorsanız bile en azından yapılan haksızlıklara ve kötülüklere karşı susmamalı, sesinizi yükseltmelisiniz.”