Yeşilçam’ın emektar set fotoğrafçısı, kameramanı ve rejisörü Güngör Özsoy, geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz yönetmen Metin Erksan’ı kendi çektiği siyah-beyaz fotoğraflarıyla anlattı.
Mustafa SÜRMELİ
Türk sinemasına kazandırdığı birbirinden ses getiren eserleriyle tanınan ve yakın bir zamanda kaybettiğimiz yönetmen ve sinemacı Metin Erksan’ı, Yeşilçam’ın emektar set fotoğrafçısı, kameramanı ve rejisörü Güngör Özsoy’dan dinledik.
Yıllar önce, başrollerini Kartal Tibet, Nilüfer Koçyiğit’in paylaştığı “Ölmeyen Aşk” filminde Güngör Özsoy ile Metin Erksan’ın yolları kesişir. Metin Erksan filmin yönetmeni ve rejisörü; Güngör Özsoy ise setin fotoğrafçısıdır. Güngör Özsoy, beyefendiliğiyle Metin Erksan’ın ekibine dâhil olmayı başarmıştır. Zira Metin Erksan, herkesin çalışmak istediği ama seçiciliği ve prensipleriyle çekindiği bir yönetmendir. Güngör Özsoy o günleri şöyle anlatıyor: “Daha önce Yeşilçam’ın ünlü yönetmeni, rejisörü Çetin Karaman ile çalışıyordum. Metin Erksan ile tanışmam Çetin Karaman sayesindedir. Karaman beni Erksan’a tavsiye etti ve Erksan’ın ekibine dâhil oldum.”
Böylece ihtilal rüzgârının yaşandığı 1962’lerde başlayan bu dostluk Erksan’ın vefatına kadar devam eder.
Güngör Özsoy’un Erksan’la yollarının kesiştiği bir diğer yer de Sine-İş Sendikası. Kendisinin de kurucuları arasında bulunduğu Sine-İş Sendikası’nın başkanlığına Metin Erksan seçilir. Üyelere sendika kartı verilmektedir. Güngör Özsoy da üye olduğu için sendika üye kartına sahip olma hakkı kazananlardandır. Kartın arkasında da başkanın yani Metin Erksan’ın imzası yer almaktadır.
Güngör Özsoy, “Sendika kartımın arkasında Metin Erksan’ın imzası vardır. Hâlâ saklarım üye kartımı. O kart benim için dünyanın en kıymetli hediyesidir. Çünkü arkasında Metin Erksan’ın imzası vardır” diyerek Metin Erksan’a olan sevgi ve saygısını ifade ediyor.
SİNEMAMIZ REJİSÖRÜ ONUNLA TANIDI
Güngör Özsoy, sinemamıza ilişkin ilginç ve önemli bir anekdotu da paylaştı. O yıllarda başrol oyuncuları, yönetmenden, rejisörden daha çok tanınan kişilermiş. Ancak Metin Erksan bu anlayışı kırmayı başarmış. Nasıl mı? Gelin Güngör Özsoy anlatsın: “50 yıllık bir dostluğun öyküsüdür bizimkisi. Metin Erksan çok beyefendiydi. Çok sevilirdi. Türkiye’ye Altın Ayı ödülünü kazandırdığında Türk sinemaseverler ilk defa rejisör adını duydu onun sayesinde. Metin Erksan sayesinde artık rejisörler başrolden fazla ücret almaya başladı. Ondan sonra ‘Metin Erksan’ın filmine gittim’ demek moda oldu. Önceleri öyle denmezdi.”
Halen Erksan ailesiyle dostluklarının devam etiğini, Yeşilçam’da vefalı dostluklar kurduğunu anlatan Özsoy, Yeşilçam’dan her yıldız kayışında yüreğinde bir acı hissettiğini, gözlerinin yaşardığını belirtti.