Yaşama sağlıklı bir şekilde devam edebilmenin belki de en önemli koşulu organlarımızın sağlıklı olması. Hayata yeniden tutunmak için organ bekleyen binlerce kişi var. Organ bağışının önemine dikkat çekmek ve organ bağışı hakkında farkındalık yaratmak amacıyla 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası'nda çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Organ Bağışı Haftası vesilesiyle Acıbadem İnternational Hastanesi Böbrek Nakil Merkezi Nefroloji Sorumlusu Prof. Dr. Ülkem Çakır'ı sayfamıza konuk ettik.
“TEK TEDAVİ ORGAN NAKLİ”
-Organ bekleme listesinde kaç kişi var?
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son dönem organ yetmezliklerine bağlı gelişen ölümler giderek artmaktadır. Bu tanıyı alan hastaların tek tedavi şansları ancak organ nakilleri ile mümkün olmaktadır. An itibariyle ülkemizde bekleme listesindeki 23 bin 919 kişi her an bulunacak organla hayata yeniden başlamanın hayalini kurmaktadır. Bu hastalardan 952’si kalp, 68’i akciğer, bin 715’i karaciğer, 20 bin 901’i böbrek, 283’ü pankreas beklemektedir.
- Kimler organ bağışlayabilir?
Organ bağışı, kişinin hayattayken kendi özgür iradesiyle organlarının bir kısmının veya tamamının ölümünden sonra başka hastaların tedavisinde kullanılmasını vasiyet etmesidir. 18 yaşını aşmış, akli dengesi yerinde olan herkes organ bağışında bulunabilir. Organ bağışlamak, aynı zamanda başka birine can bağışlamak anlamına gelmektedir. Ancak organ bağışı, sadece ülkemizde değil dünyada da arz ve talep dengelerinin sağlanamadığı önemli bir sorun olmaya devam etmektedir.
“KALP, BÖBREK, AKCİĞER....”
- Hangi organlar bağışlanabiliyor?
Tüm organlar bağışlanabilir. Ülkemizde böbrek, kalp, akciğer, karaciğer, pankreas ve ince bağırsak gibi organlar; kalp kapağı, gözün kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokular başarıyla nakledilebilmektedir.
- Bağışlamanın koşulları nelerdir?
Nakil için gerekli organlar ya beyin ölümü gerçekleşmiş kişilerin organlarının yakınları tarafından bağışlanması sonucu ya da gönüllü kişilerin canlı verici olmalarıyla elde edilebilmektedir. Ülkemiz canlı vericili organ nakillerinde oldukça başarılıdır, ancak organ bağışını desteklemenin en iyi yolunun beyin ölümü gelişen kişilerden alınacak organların arttırılması ile mümkün olabileceği unutulmamalıdır. Sağlık Bakanlığı’ndan alınan verilere göre beyin ölümü gerçekleşen her 4 olgudan yalnızca 1 tanesinin organlarının yakınları tarafından bağışlanması dikkat çekicidir.
- Pandemi organ bağışını ve naklini nasıl etkiledi?
Ne yazık ki 2020 başından beri tüm dünyayı esir alan Covid-19 pandemisi özellikle organ bekleyen hastaları çok olumsuz etkilemektedir. Örneğin rakamlara bakıldığında 2019 yılında gerçekleştirilen 5 bin 760 organ naklinin, 4 bin 397’si canlı vericiden, bin 363’ü beyin ölümü gerçekleşmiş vericiden yapıldığı görülmektedir. Pandemiye yoğun maruz kalan ülkemizde 2020 yılından itibaren bu sayılarda anlamlı bir düşüş gözlenmiştir. 2020 yılında 3 bin 441’i canlı vericiden, 411’i beyin ölümü gerçekleşmiş vericiden olmak üzere toplam 3 bin 852 organ nakli gerçekleştirilebilmiştir. Bu yılın ilk 10 ayında ise gerçekleştirilen 3 bin 714 organ naklinin, 3 bin 260’ı canlı vericili, 454’ü ise beyin ölümü gerçekleşmiş vericilidir.
“VİRÜS ENDİŞESİ TEDAVİLERİ ENGELLİYOR”
Yoğun bakım yataklarının pandemi hastalarına ayrılmak zorunda kalınması beyin ölümü bildirim ve dolayısıyla bağış sayılarını azaltmıştır. Diğer yandan bekleme listesindeki hastaların bir bölümü kendilerine virüs bulaşacağı endişesiyle tedavilerini yarıda kesebiliyor ve organ nakli olmaktan çekiniyor. Ayrıca nakil operasyonu sonrası kullanmak zorunda oldukları bağışıklıklarını baskılayan ilaçların kendileri için risk oluşturabileceğinden korkuyorlar.
Oysa organ nakli olması gereken hastaların tedavilerinin geciktirilmesinin kendileri için yaşamsal bir tehdit oluşturduğu ve gerekli önlemler alındığı takdirde güvenle nakil olabilecekleri bilgisi mutlaka verilmelidir. Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen güncel kurallara uyulduğunda, hastaların tetkik ve tedavileri deneyimli organ nakli merkezlerinde güvenle yapılabilmektedir. Gerek canlı vericili gerekse beyin ölümü gerçekleşmiş vericilerden yapılan organ nakillerinde rutin testlerin yanı sıra, Covid-19 antijen-antikor testlerinin yapılması, izolasyon önlemlerine uyulması süreci kontrollü hale getirmektedir. Bu bağlamda hastaların operasyon sonrası da yakından takibi önem taşımaktadır.