'Antikor seviyemiz ne olursa olsun korunmaya devam etmeliyiz'

Uzman Doktor Şafak Göktaş, antikor testlerinin yüzde 10 ile yüzde 30 arasında kişide yanıt vermediğini belirterek, antikor oluşmuş olan kişilerin de toplum sağlığı için kurallara uymaya devam etmeleri gerektiğini ifade etti

05 Mayıs 2021 - 00:43

Bağışıklık sistemimizin vücudumuza yönelik tehditleri tanımlamasına ve ortadan kaldırmasına yardımcı olan antikor, aşı olan ve korona virüsünü atlatmış olan insanlar tarafından sıkça araştırılıyor. Herkes vücudunun antikor üretip üretmediğini merak ediyor, kimileri ise antikor testi yaptırıyor. Uzman Doktor Şafak Göktaş, antikor ile ilgili bilinmesi gerekenleri Gazete Kadıköy’e anlattı.

ANTİKOR: VÜCUDUN SAVUNMASI

Enfeksiyon hastalıkları muayenesi ve mezoterapi uygulamaları yapan, aynı zamanda Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim görevlisi olan Uzman Doktor Şafak Göktaş, antikoru şöyle tanımlıyor: “Antikor, vücuda giren virüs, bakteri, parazit gibi mikroorganizmalara karşı insan vücudunun oluşturduğu bir savunma yanıtıdır. Bu bağışıklık yanıtı iki şekilde oluşur; 1) Antikora dayalı bağışıklık yanıtı, 2) T hücrelerine bağlı bağışıklık yanıtı. Aslında bu iki savunma yanıtı her enfeksiyonda harekete geçiriyor. Covid-19 tanısında kullanılan PCR testi, halen devam etmekte olan aktif enfeksiyonu gösterir. Antikor testi ise hastalığa karşı koruyucu düzeyde antikor gelişip gelişmediğini gösterir. PCR testi, enfeksiyonu geçiren kişilerde, enfeksiyonun başlangıcındaki birkaç hafta süresince pozitif olarak yakalanabilmektedir. Birkaç hafta içinde negatife döner. Enfeksiyonu geçiren kişilerin yüzde 80’den fazlası hastalığı belirtisiz olarak geçiriyor. Hastalığın aktif döneminde PCR testi yapılmazsa, kişinin hastalığı geçirmekte olduğu anlaşılamayabilir.”

“BAZILARINDA ANTİKOR OLUŞMUYOR”

Yapılan antikor testlerinden bahseden Göktaş, “IgM ve IgG olmak üzere iki tip antikor testi var. IgM akut enfeksiyonu gösteriyor. IgG ise geçirilmiş olan enfeksiyonu gösteriyor. Fakat yüzde 10-30 arasında kişide antikor yanıtı oluşmayabilir. Bazı hastalarda ise düşük düzeyde oluşabilir. IgG antikorunun düşük olması daha kısa, yüksek olması ise koruyuculuğun daha uzun süre olacağı anlamına geliyor. Vücutta oluşan antikor, ortalama altı ay gibi bir sürede kaybolarak negatife dönüyor” diyor ve şöyle devam ediyor: “Antikor seviyesi ne olursa olsun korunmaya devam etmemiz gerekiyor. Eğer antikor seviyeniz yüksek diye maske takmaz, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına uymazsanız virüsü başkalarına bulaştırabilirsiniz. Bu da toplum sağlığı için tehdit oluşturur. Bu yüzden, hastalığı geçirmiş olsanız da, IgG antikor seviyeniz yüksek olsa da, aşılanmış olsanız da maske, mesafe ve hijyen kurallarına uymalısınız.”

“YENİ TESTİN DUYARLILIĞI DAHA YÜKSEK”

Uzman Doktor Şafak Göktaş, yeni testlerin varlığından da söz ediyor: “Antikor testi ve PCR testi dışında yeni testler de geliştiriliyor. Bu testler son dönemde ülkemize de geldi. Korona virüsüne karşı, hücresel bağışıklığı en iyi ortaya koyan hücreler T lenfositleridir. Bunlar vücudun hafıza hücreleridir. Mikroplara karşı savaşta öncü hücreler durumundadırlar. Genelde T lenfositleri, daha uzun süreli ve kalıcı bağışıklık oluşturan hücrelerdir. Bu yeni test (T-Spot) korona virüsüne karşı spesifik olarak duyarlı hale gelmiş T hücrelerinin varlığını saptar. Dünyada yapılan çalışmalar, bu testin duyarlılığının daha yüksek olduğunu göstermektedir. Zamanla ülkemizde de daha yaygın hale geleceğini düşünüyorum.”


ARŞİV