Salgının başlangıcından bu yana yapılan çalışmalar, hastaların yaklaşık üçte birinden fazlasında nörolojik belirti ve bulgular olduğunu gösteriyor. Bazı hastalar tipik ateş, öksürük veya solunum sıkıntısı üçlemesinin aksine, koku veya tat alma duyusu kaybı, kas ağrısı ve inme gibi özgül nörolojik belirtiler veya baş ağrısı, bilinç bozukluğu, baş dönmesi veya nöbet gibi özgül olmayan nörolojik belirtilerle hastaneye başvurabiliyor.
Nöroloji Uzmanı Dr. Buket Niflioğlu, korona virüsünün nörolojik etkilerini ve nöroloji hastalarının korona virüsü sürecinde neler yapmaları gerektiği hakkında gazetemize açıklamalarda bulundu.
“NÖROLOJİK ŞİKÂYETLER SIK GÖRÜLÜYOR”
Nöroloji Uzmanı Dr. Buket Niflioğlu, korona virüsünün nörolojik etkilerini şöyle anlatıyor:
“Covid-19 nörolojik açıdan karşımıza en sık baş ağrısı şikâyeti ile çıkmaktadır. Bu dönemde yaşanan baş ağrısı şikâyetlerinde korona virüsü enfeksiyonu, mutlaka ayırıcı tanıda akılda tutulmalıdır. Covid-19’da gerek virüsün direk etkileri, gerekse bağışıklık sisteminin verdiği yanıt nedeniyle nörolojik şikâyetler çok sık görülmektedir. Bu durum Covid-19 geçiren bireylerde bilişsel yetilerde azalma, kas ağrıları, baş dönmesi, koku-tat bozuklukları, güçsüzlük ve uyku bozuklukları ile kendini gösterebilir. Bununla birlikte korona virüsü beyin damar hastalıkları, epileptik nöbetler, beyin ve zarlarının iltihabı gibi hayati risk taşıyan durumlara da neden olabilmektedir. Korona virüs testi pozitif çıkan bireylerde hiçbir şikâyet veya bulgu olmayabilir. Bazen tat-koku kaybı, baş ağrısı veya nadiren inme veya epileptik nöbet gibi ciddi bir nörolojik şikâyet ilk başvuru nedeni olabiliyor. Covid-19’u ağır geçiren, özellikle hastane yatışı olan hastaların yarıdan fazlasında çok çeşitli nörolojik belirti ve bulgular gözlendiğini biliyoruz.”
“HASTALIK DAHA ŞİDDETLİ SEYREDEBİLİR”
Nöroloji hastalarının yüksek risk grubunda olduğunu belirten Niflioğlu, “Maalesef nöroloji hastaları gerek hastalıklarının doğası gereği gerekse kullandıkları ilaçlardan dolayı Covid-19 için daha büyük risk altındadır. Bu sebeple de nöroloji hastalarının korona virüsten korunması daha büyük önem taşımaktadır. Beyin damar hastalıklarına bağlı inme geçiren hastalar ve bunama hastaları korona virüs enfeksiyonunu daha ağır geçirebilmektedir. Gribal enfeksiyonlar myastenik krizleri tetikleyebilmektedir. Bu sebeple Covid-19 myasteni gravis hastalarında daha ağır seyredebilmektedir. Her ne kadar elde yeterli kanıt olmasa da bu hastaların bağışıklık baskılayıcı ilaç kullanımlarının oluşturacağı olası riskler de göz önünde bulundurulmalıdır. Amiyotrofik lateral skleroz, multipl skleroz hastalarında şayet kalp veya solunum fonksiyon bozukluğu mevcutsa hastalık daha şiddetli seyredebilir. Birçok nörolojik hastalıkta araya giren enfeksiyon, mevcut nörolojik hastalığın seyrini olumsuz etkilemektedir. Örneğin korona virüs enfeksiyonu ile epilepsi hastalarının nöbet sıklığı artabilir, hatta hastane yatışı gerektirecek bilinç bozuklukları gözlenebilmektedir” diyor.
“HENÜZ UZUN DÖNEM ETKİLERİNİ BİLMİYORUZ”
Nörolojik hastalığı olanlar için korona virüs enfeksiyonuna karşı uyarıda bulunan Niflioğlu, “Hastalarımız için en önemli sıkıntı pandemi döneminde takip ve tedavilerinin aksaması oluyor. Epilepsi, Migren, Parkinson hastalığı gibi düzenli takip gereken durumlarda hastaların ayaktan tedaviye erişiminde yaşanan azalma, mevcut hastalıklarının alevlenmesine neden olabiliyor. Kronik nörolojik hastalık nedeniyle ilaç tedavisi almakta olan hastalar, ilaçlarını düzenli ve özenli almaya devam etmelidir. Şayet Covid-19 tedavisi için yeni bir ilaca başlanırsa, hekimleri ile ilaç bilgilerini paylaşmaları gerekir. İlaç etkileşimleri ve yan etkiler açısından hekim değerlendirmesi son derece önemlidir. Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlardan kullanan hastaların Covid-19 endişesi ile ilaçlarını azaltması ya da kesmesi son derece yanlıştır. İlaç değişikliği yalnızca hekim gözetiminde ve ciddi riskler söz konusu ise yapılmalıdır. Hastalarımız ve herkes için en önemli korunma aşılanmadır. Multiple skleroz dahil birçok nörolojik hastalığın varlığı, aşılama programında ön sıraya alınmıştır. Bu nedenle aşıya engel bir durum olmadığı sürece muhakkak aşılanma öneriyoruz. Bir diğer önemli konu da azalmış fiziksel aktivite. Maalesef hastalarımız kısıtlamalar ve önlemler nedeniyle evde izole bir yaşam sürmek zorunda. Bu yaşam hem fiziksel hem ruhsal birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Bu süreçte mümkün olduğunca ev içi önerilen fiziksel egzersizlere devam edilmeli, düzenli ve kaliteli uyunmalı ve mümkün olduğunca stresten, endişeden, umutsuzluktan uzak durulmalıdır. Fizik egzersiz yapamayacak hastaların, ev halkı tarafından egzersizlerinin düzenli uygulanması, sık pozisyon değiştirilmesi ve hijyenlerinin sağlanması çok önemlidir” dedi
Niftlioğlu, “Korona virüs enfeksiyonu geçiren hastalarda tat ve koku bozuklukları, dikkat eksikliği, kafada yoğunluk hissi, kas ağrıları gibi şikâyetler aylar boyunca devam edebilmektedir. Henüz enfeksiyonun uzun dönem etkilerini bilmiyoruz. Yeni araştırmalar, dünya çapında korona virüs enfeksiyonlarından kurtulan 27 milyon insanda bilişsel, davranışsal ve psikolojik sorunlar gibi uzun vadeli nörolojik sonuçlar olabileceğini öne sürüyor. Bu nedenle nörolojik şikayetleri olan hastaların gerekirse online takibinin yapılması ve tedavi gereksiniminde erken müdahale edilmesi çok önemli” şeklinde konuştu.